Hayrat Sahibi Anneler

Hayrat sahibi annelerin fazileti ve önemi...

Allâh’ın nasîb ettiği imkânları, âhireti kazanma malzemesi olarak gören sâliha hanımlar, gönüllerindeki derin merhamet ve şefkatle dâimâ mahrumların eksikliklerini telâfiye koştular.

Harun Reşîd’in hanımı Zübeyde Hatun, çok büyük hayırlar işledi. Büyük bedeller ödeyerek Arafat’a su yolları yaptırdı. Onun hayrâtından hâlâ huccac istifâde hâlindedir. Aynı yolları Mihrimah Sultan tamir ettirdi. Osmanlı’nın son döneminde de yine sâliha hanımların gayretleriyle yenilendi.

Padişahların hanım ve kızları olan sultan hanımlar, büyük vakıflar inşâ ederek dâimâ halka ikramda bulunmuş ve nümûne-i imtisâl olmuşlardır.

Meselâ;

Hatice Turhan Sultan, Ramazanlarda Yeni Cami çeşmelerinden bal şerbeti akıtılmasını vakfiyesine koymuştu. Hem de zamanın en iyi balıyla hazırlanması şartıyla… Bu ikram; saray çevresine değil, cami cemaati olan herkese takdim ediliyordu.

Bezmiâlem Vâlide Sultan; kaba ve görgüsüz kimselerin yanında çalışan hizmetkârların kırdıkları veya zarar verdikleri eşya yüzünden azarlanıp haysiyetlerinin rencide edilmemesi için, onların zararını tazmin eden bir vakıf kurmuştur.

Osmanlı’da kayıt altına alınmış olanlardan 1.400 vakıf, hanımlara ait idi.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Şubat, Sayı: 216

İslam ve İhsan

SALİHA ANNELERİN FAZİLETİ

Saliha Annelerin Fazileti

ASR-I SAÂDETTE SÂLİHA HANIM

Asr-ı Saâdette Sâliha Hanım

KUR’ÂN’DA BİLDİRİLEN SÂLİHA HANIMLAR

Kur’ân’da Bildirilen Sâliha Hanımlar

KUR'AN'DA İSMİ GEÇEN TEK KADIN KİMDİR?

Kur'an'da İsmi Geçen Tek Kadın Kimdir?

SALİHA ANNEDEN KIZINA 10 NASİHAT

Saliha Anneden Kızına 10 Nasihat

SALİHA ANNELİK VE KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Saliha Annelik ve Kız Çocuklarının Eğitiminin Önemi

SALİHA HANIMIN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Saliha Hanımın Özellikleri Nelerdir?

SALİHA KADININ ÖZELLİKLERİ

Saliha Kadının Özellikleri

İSLAM'DA KADIN

İslam'da Kadın

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.