Hayvanlar İçin Karlı Dağları Aştılar

Kahramanmaraş'ta bir grup vatandaş, kar kalınlığının yer yer 3 metreyi bulduğu dağlarda, ayaklarına geçirdikleri "helik" ile üç kilometre yürüyerek, hayırseverlerden topladıkları yem ve cevizleri doğaya bırakıyor.

Kahramanmaraş'ta bir grup vatandaş, traktörlerle kar kalınlığının yer yer 3 metreyi bulduğu dağlara çıkıp, ardından ayaklarına taktıkları "helik" ile üç kilometre yürüyerek, yaban hayvanlarını yemliyor. Kahramanmaraş'ta son yılların en fazla kar yağışını alan Çağlayancerit ilçesinde vatandaşlar, geçen yıl Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleriyle doğaya 2 bin keklik bıraktı.

Hem kekliklerin açlıktan ölmesinin hem de ilçe merkezine kadar inmeye başlayan yaban hayvanlarının tehlike oluşturmasının önüne geçmek isteyen vatandaşlar, çalışma başlattı. Gönüllü vatandaşlar, bu kapsamda başta Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü olmak üzere hayırseverlerden yem ve ceviz topladı. 

KAR AYAKKABILARIYLA 3 KM YÜRÜDÜ

Bunları dağıtmak için ekip halinde traktörlerle yola koyulan vatandaşlar, kar kalınlığının derinleştiği noktada "helik" tabir edilen kar ayakkabılarını giyerek, yöreyi iyi bilenlerin öncülüğünde 3 kilometre yürüdü.

AA ekibinin de eşlik ettiği zorlu yolculukta vatandaşlar, zaman zaman kara saplansalar da yanlarında getirdikleri yemleri, hayvanların kolay bulabileceği kaya diplerine, ağaç kenarlarına bıraktı. Vatandaşlar, doğadaki hayvanların aç kalmaması için her fırsatta bu zorlu yolculuğa çıkıyor.

Hayırseverlerden buğday, bulgur ve ceviz topladıklarını anlatan Onaran, bunları gönüllü vatandaşlarla dağlara bıraktıklarını belirtti.

"MÜSLÜMAN ÜLKEDE KUŞLAR AÇ DEMESİNLER"

Onaran, "Hazreti Ömer'in 'Dağlara buğdaylar serpin. Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler' sözünden yol çıkararak hayvanları yemliyoruz. Görevimiz, doğadaki hayvanları yaşatmak. Hayvanlar açlıktan ilçe merkezine kadar gelmiş, çünkü açlar. Biz evimizde oturup yemeğimizi yiyoruz ama dağdaki hayvan ne yiyecek? 3 metre kar var."ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.