Hazret-i Ebûbekir'den Hikmetli Sözler ve Nasihatler

GÜZEL SÖZLER

Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh-’tan hikmetli sözler ve nasihatler...

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Din, nasihattir.” (Müslim, Îmân, 95)

Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa muhteşem ikrâmı, ebedî ve mükemmel mûcizesi olan Kur’ân-ı Kerim; baştan sona hikmettir, öğüttür, nasihattir, ibret dolu kıssa ve bin bir hissedir.

Başta sahâbî efendilerimiz olmak üzere, bütün Hak dostları Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in zamana yayılmış zirve mâhiyette, müstesnâ talebeleridir.

Onların hikmet dolu sözleri ve samimiyetle yaşanmış menkıbeleri;

  • Kur’ân-ı Hakîm’in âyetlerinin tefsiri,
  • Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in buyurduğu mübârek sözlerin ve yaşayışının kaydı olan Sünnet-i Seniyye’nin şerhleri mâhiyetindedir.

İnsan bu rehberliğe ne kadar da muhtaçtır!

HAZRET-İ EBÛBEKİR'DEN (R.A) HİKMETLİ SÖZLER VE NASİHATLER

–Allâh’ım!

  • Ömrümün en hayırlı devresi, sonu olsun.
  • Amellerimin en hayırlı kısmı, neticeleri olsun.
  • Günlerimin en hayırlısı da Sana kavuştuğum gün olsun. (Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 103)

HAK DOSTLARININ MEŞREPLERİ

  • Allah dostları (mizaçlarına göre) üç sınıftırlar. Her üç grup, üçer alâmetle bilinir:

Birinci grup (Hak dostları), havf hâlinde (korku hissi galip) olanlardır. Bunlar;

Dâimâ mütevâzıdırlar.

Hayır-hasenatları ne kadar çok olsa da onu az görürler.

En küçük hatalarını bile büyük görürler. (Zira kime karşı günah işlediklerinin farkındadırlar.)

İkinci grup (Hak dostları), recâ sahibi (ümit vasfı galip) kimselerdir. Bunlar da;

Her hâl ve hareketlerinde insanlara fazîlet ve güzellikler sergileyerek örnek olurlar.

Mallarını Hak yolunda sarf ederek insanların en cömertlerinden olurlar.

Allâh’ın kullarına karşı dâimâ hüsn-i zan içindedirler.

Üçüncü grup (Hak dostları) ise, aşk ve muhabbet vecdiyle Rabbine ibâdet eden (ârifler)dir. Bunlar da;

Sevdikleri şeyleri (Allah için) infâk ederler.

Her hâl ve hareketlerinde Allah rızâsını hedeflerler, bu yüzden câhillerin kınamalarına aldırmaz, onların kaba davranışlarından rahatsız olmazlar.

Nefislerine ağır gelen şeyleri nefislerinin muhalefetine rağmen îfâya çalışırlar; bütün hâl ve hareketlerinde Allâh’ın emir ve nehiylerine itaat ederler. (İbn-i Hacer el-Askalânî, Münebbihât, s. 94-95)

KONUŞMAKTA ÖLÇÜ

  • Allah, kulunun amelsiz sözünden râzı olmaz.
  • Çok söz, kişiyi unutkan yapar.
  • Ne söylediğini, ne zaman söylediğini ve kime söylediğini iyi düşün!
  • Kişinin kelâmı; aklının beyânı, fazîletinin tercümanıdır.

FAZÎLET DOĞRULUKTA

  • Akıllı kimse takvâ sahibi olan, akılsız da zâlim olandır. En doğru kimse emânete riâyet eden, en yalancı da hâinlik yapandır.
  • İnsanın doğruluğu, fazîletinin en açık delilidir.
  • İstişârede doğru söyle ki, rey doğru olsun.
  • Üzerine hakikatin konduğu bir terazinin ağır gelmesi haktır. Yine üzerine bâtılın konduğu bir terazinin de hafif gelmesi haktır.

HAYIR YOK!

  • Allah rızâsı murâd edilmeyen sözde;
  • Allah yolunda harcanmayan malda;
  • Cehâleti hilmine galip gelen kimsede;
  • Allah için yapacağı bir işte, ayıplayanın ayıplamasından korkan kimsede hayır yoktur.

AFİYETİN ŞÜKRÜ

  • Allah’tan afiyet isteyiniz.

Hiç kimseye yakînden (kat’î bir îmandan) sonra afiyetten daha fazîletli bir şey verilmemiştir.

  • Bana göre afiyette olup şükretmem, imtihan edilip sabretmemden daha makbûldür.

BENİ BENDEN İYİ BİLİRSİN!

  • Bir kimse kendisini methedince Ebûbekir t şöyle niyaz ederdi:

–Allâh’ım, Sen beni benden daha iyi bilirsin.

Ben de kendimi onlardan daha iyi bilirim.

–Allâh’ım, beni onların zannettiğinden daha hayırlı eyle!

  • Onların bilmediği hatalarımı mağfiret eyle!
  • Söyledikleri şu sözler sebebiyle de beni hesaba çekme!
    (Süyûtî, Târîhu’l-hulefâ, s. 104)

TOPRAĞA TEVÂZU YAKIŞIR

  • Kul dünya nimetlerinden bir şey sebebiyle kibirlendiğinde Allah Teâlâ, o nimet kuldan gidinceye kadar ona buğzeder.

Kendini beğenmişlikten sakının!

Topraktan yaratılmış ve yine toprağa dönecek olan, sonra da haşerâtın azığı olacak bir kimse neyle gururlanabilir ki?

  • Şöhretten kaç ki şeref seni takip etsin.
  • Ölüme karşı hazırlıklı ol ki sana hayat verilsin.

TARİH İBRET DOLU

  • Allâh’ın sizleri uyardığı azâbından sakının ve size vaad ettiği rahmetine koşun.
  • Allah, sizden öncekilerin;

Hangi sebeple helâk edildiklerini ve

Hangi vesileyle kurtulduklarını açıkça belirtmiştir.

–Ey Allâh’ın kulları!

Sizden öncekileri düşünün ve ölenlerden ibret alın.

  • Dün nerede idiler?
  • Bugün neredeler?

Nerede harp meydanlarındaki cengâverlikleriyle anılanlar? Zaman onları da tüketti ve çürümüş kemikler hâline geldiler. Artık çirkin sözlerle yâd edilir oldular. Çünkü herkes lâyık olduğuna kavuşacaktır.

Nerede yeryüzünü ekip îmar eden krallar? Bizden uzaklaştılar ve sanki hiç yaşamamışçasına unutulup gittiler. Dünya başkalarına kaldı. Onlar da yaptıklarıyla göçüp gittiler. Geride bizler kaldık.

  • Ders almayı bilirsek kurtuluruz,
  • Gafil davranırsak onlar gibi oluruz!

İRŞÂD EHLİNDEN KAÇMA!

  • Hakk’ı tanıyan âriflerin kölesi ol!
  • Sana yol göstermek isteyenden hâlini gizleme! Aksi takdirde kendini aldatırsın.
  • Kendini ıslah et ki insanlar da sana
    karşı iyi davransınlar / itimat etsinler.

SABRIN FAYDASI

  • Sabırda zarar yoktur.

Hüzün ve telâşta fayda yoktur.

  • Sabır îmânın yarısı, yakîn ise tamamıdır.

İHSAN KANDİLİNİ YAK!

  • İnsanlara iyilik etmek, kişiyi âfetlerden ve belâlardan muhafaza eder.
  • Tebessüm; emniyetin anahtarıdır, ihsânın kandilidir.

ZAYIF KİM, GÜÇLÜ KİM?

Benim nezdimde sizin en kuvvetliniz,
hakkını alıncaya kadar, zayıf olan kimsedir.

En zayıfınız da ondan başkasının
hakkı alınıncaya kadar,
güçlü kimsedir.

HAZRET-İ EBÛBEKİR’İN KASÎDESİ’NDEN

“Yâ İlâhî! Azığı az olan şu garibe lutfunla bol bol ihsanda bulun.

Ey Celîl olan Allâh’ım, iflâs etmiş olan bu kulun kapına sıdk ile gelmiştir.”

SÂLİH KULLAR

Dört kimse Allâh’ın sâlih kullarındandır:

  • Tevbe eden kişiyi gördüğü zaman (onun kurtuluş yoluna girmesin­den haz duyarak) sevinen.
  • Günahkârların affı için Rabbine yalvaran.
  • Din kardeşine gıyâbında duâ eden.
  • Kendinden muhtaç kişiye yardım ve hizmette bulunan.

ATEŞİ SÖNDÜRÜR

  • HAZRET-İ Peygamber’e salevat getirmek; günahları, suyun ateşi söndürmesinden daha çabuk yok eder.
  • Ona selâm göndermek pek çok köle âzâd etmekten daha fazîletlidir.
  • Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i sevmek ise riyâzet ve mücâhededen, Allah yolunda kılıç sallamaktan daha üstündür. (Bağdadî, Târîhu Bağdâd, VII, 161)

SIDDÎK’IN SEVİNCİ

Bana dünyadan üç şey sevdirildi:

  • Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yüzüne bakmak,
  • Kızımın O’na zevce olması ve
  • Malımı O’nun yolunda harcamak.

DÜNYA TİCARETİ

Dünya, mü’minlerin pazarıdır.

  • Sermâyeleri, gece ve gündüzdür.
  • Ticaret malları, sâlih amelleridir.
  • Kazançları, cennettir. Zararları cehennemdir.

ZAMAN İÇİNDE ZAMAN

HAZRET-İ Ebûbekir -radıyallâhu anh- halîfe olunca, daha önce yardım ettiği küçük yetim kızcağızlar endişe içine düştüler:

“–O artık halîfe oldu. Onca hizmet ve vazifesi var. Bundan sonra bizim hayvanların sütünü kim sağacak?” dediler.

Fakat HAZRET-İ Ebûbekir, hilâfetine rağmen o yetimlerin sütlerini sağmaya devam etti.

Demek ki;

Cenâb-ı Hak, kulun niyetine göre zamana bereket vermekte, zaman içinde zaman açmaktadır.

BEKLETMEYİN!

HAZRET-İ Âişe -radıyallâhu anhâ- şöyle anlatır:

“Vefât ettiği hastalığı esnasında babam Ebûbekir’in yanına girdim.

Bana;

«−Nebî -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hangi gün vefât etmişti?» diye sordu.

«−Pazartesi.» dedim.

«−Bugün günlerden ne?» diye sorunca;

«−Pazartesi.» diye cevap verdim. Şöyle dedi:

«−Benim vefâtımın da şu an ile gece arasında olmasını ümit ediyorum!». (Akabinde;)

«–Eğer bu gece ölürsem beni yarına bekletmeyiniz!

Zira benim için gün ve gecelerin en sevimlisi, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e en yakın olanıdır!» dedi.” (Ahmed, I, 8)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdetten Günümüze HİDÂYET REHBERLERİ, Yüzakı Yayıncılık