Helal ve Haram Kavramlarının Sınırı Nedir?

Helal ve haram kavramlarının sınırı nedir, çeşitleri var mıdır? Bir şeyin mübah ve helal olduğu veya haram oluşu nasıl belirlenebilir?

Allah tarafından yapılmasına izin verilen veya âyet ve hadislerde yasak edilmeyen her şey, fiil ve davranış helal sayılır. Zıddı haram olup, Allah tarafından kesin bir delille yasaklanan şeydir. Bir şeyin yasak oluşu kesin emirle değil de, zannî delille sâbitse o şey mekruh adını alır. Helâla daha yakın olan mekruha, tenzihen; harama yakın mekruha ise tahrîmen mekruh denir.

Eşyada asıl olan helal olmaktır. Hakkında bir hüküm gelmemiş olan şeyler helal sayılır. Kur’an’da şöyle buyurulur: “Yeryüzünde bulunan her şeyi sizin için yaratan O’dur.” [1] “Allah’ın göklerde ve yerde bulunan her şeyi, sizin emrinize verdiğini ve size nimetlerini açık ve gizli olarak bol bol bağışladığını görmüyor musunuz?” [2]

BİR ŞEYİN MÜBAH VEYA HELAL OLDUĞU NASIL BELİRLENEBİLİR?

Bir şeyin mübah ve helal olduğu şu üç yoldan birisiyle sâbit olur:

1. Günah olmadığı bildirilmekle. Kur’an’da murdar et, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanların haram kılındığı bildirildikten sonra, darda kalan kimsenin, aşırı gitmemek ve sınırı aşmamak şartıyla bunlardan yiyebileceği belirtilir.[3] Bu konuda “zarûretler sakıncalı olan şeyleri mübah kılar” kuralı geçerlidir.

2. Haram olduğuna dair bir delil bulunmamakla.

3. Helâl olduğuna dair nass bulunmakla. Temiz olan şeyleri yiyip içmek gibi. Âyette, “Bugün size temiz olan şeyler helâl kılındı.” [4] buyurulur.

İslâm’ın kesin olarak yapılmasını istemediği şeyler haram sayılır. Dinî nitelikli bir yasağı ancak Allah ve Rasûlü koyabilir. Şu âyet bu konuda bir ölçü getirmektedir: “Kendi dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak, “bu helâl, şu haramdır” demeyin. O zaman Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz.” [5]

BİR ŞEYİN HARAM OLMASI NASIL BELİRLENEBİLİR?

Bir şeyin haram oluşu şu yollarla belirlenebilir:

1. Bu konuda açıkça yasak bildiren bir âyet veya sağlam bir hadisin bulunması.”Size analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz… (ile evlenmeniz) haram kılındı.” [6]

2. Helallığın kaldırıldığının belirtilmiş olması.”Artık bundan sonra güzellikleri hoşuna gitse bile, ne başka kadınlar, ne de eşlerini başkalarıyla değiştirmen sana helâl değildir.” [7]

3. Nehiy sıygasının kullanılması. “Zinaya yaklaşmayın, çünkü o rezilliktir, kötü bir yoldur.” [8]

4. Fiilden sakınmayı ifade eden bir üslûbun kullanılması. Şarap, kumar ve benzerlerinin şeytanın işinden bir pislik olduğu belirtildikten sonra, “Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz” [9] buyurulması böyledir.

HARAMLAR KAÇA AYRILIR?

Haram doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılır.

a) Doğrudan haram (haram li zâtihî): Allah ve Rasûlü’nün eşyanın kendi yapısındaki bir kötülükten dolayı yasak kıldığı haram bu niteliktedir. Zina, ölü hayvan eti satma, evlenme engeli bulunan birisiyle evlenme gibi. Bunlar korunması gerekli olan beş şeye, yani can, mal, akıl, din ve nesle zarar veren fiil ve davranışlardır.

b) Dolaylı haram (haram li gayrihî): Temelde meşru olması gerekirken, dış bir sebepten dolayı haram kapsamına giren fiil ve davranışlardır. Meselâ, zina doğrudan haram, zinaya karşı bir önlem olan örtünmeyi bırakmak dolaylı bir haramdır. Yine Cuma namazı sırasında alış veriş yapmak dolaylı bir yasaktır, çünkü temelde alış veriş helâldir.

Dipnotlar:

[1] Bakara, 2/29. [2] Lokman, 31/20. [3] bk. Bakara, 2/173. [4] Mâide, 5/5. [5] Nahl, 16/116. [6] Nisâ, 4/23. [7] Ahzâb, 33/52. [8] İsrâ, 17/32. [9] Mâide, 5/90.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM’DA HELAL VE HARAMLAR

İslam’da Helal ve Haramlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.