Her Beş Kişiden Birinde Var

Zaman zaman dayanılmaz mide ağrılarına neden olan reflü, beslenme tarzı ve ve alışkanlıklarla çok yakından ilişkili.

Ülkemizde her 5 kişiden birinde görülen ve gün geçtikçe yaygınlaşan reflünün aslında çok daha fazla sayıda kişinin kapısını çaldığı tahmin ediliyor. Zira kişilerin çoğu basit diyet değişiklikleriyle veya ilaçlarla sağladıkları geçici rahatlamalar nedeniyle doktora gitmiyor.

Toplumda sık rastlanan ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren reflü, beslenme alışkanlıklarıyla çok yakından ilişkili. Mideden başlayıp boğaza kadar yayılan yanma ve ağrı hissi ise hayatı çekilmez hale getirebiliyor.

Bu nedenle yaşam tarzına dikkat etmek, zararlı alışkanlıklardan kaçınmak ve reflüyü tetikleyen besinleri deneme yoluyla  diyetten çıkarmak gerekiyor. Yani herhangi bir besini yemeden önce reflünnün tetikleneceğini düşünmek ve mideyi korumak reflüyü dizginlemenin en önemli yolu.

REFLÜ NASIL GEÇER?

İşte reflüyü kontrol altına almak için dikkat edilmesi gereken noktalar ve uzak durulmasında fayda olan besinler:

- Turunçgiller; portakal, mandalina, greyfurt, limon, üzüm, karpuz, kavun, yaban mersini, çilek, kızılcık, çekirdekli kara üzüm antioksidan açısından oldukça zengin olmalarına rağmen reflüde dikkatli tüketilmeli. Bu nedenle deneyerek sorun oluşturan besinleri diyetinizden çıkarın.

- Reflü sorununun boyutuna göre tüm çiğ sebze ve meyveler sorun oluşturabilir. Bunu deneyerek tespit edebilirsiniz. Ancak özellikle brokoli, karnabahar, lahana, brüksel lahanası, bezelye, turp, roka, salatalık midenizde ağrıya, gaz ve şişkinliğe sebep olabilir.

- Yağlı yiyeceklerin midede kalma süresi uzadıkça sindirilmesi için daha fazla sindirim enzimi salgılanıyor. Yağ ve yağlı besinler (kaymak, krema, yağlı soslar, margarin, kuyruk yağı, tereyağı), koyu çay, kahve, çikolata, nane, soğan gibi besinlerin tüketimini azaltın.

Kaynak: Haber 7

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.