Her Gün Yediğimiz Paketli Gıdaların İçeriğinde Neler Var?

Gıda etiketinde bulunması gereken zorunlu bilgiler nelerdir? A’dan Z’ye hazır gıdalarda kullanılan koruyucu ve katkı maddeleri nelerdir? Paketli gıdaların içeriğinde neler var? Nejla Baş yazdı.

Son yıllarda özellikle paketli gıdalardaki çeşitlilik artışı, bütün hızıyla devam ediyor. Çalışma saatlerinin yoğunlaştığı şehir hayatında büyük marketlerden alışveriş yapmak herkes tarafından doğru ve kolay bir yol olarak kabul görmektedir. Tabii, bu çok pratik bir satın alma usûlü olsa da “gıda etiketi okuma alışkanlığı” olmayanlarda yanlış beslenmeye yol açmaktadır. “Ne yediğini bilmek”, tüketicilerin en büyük hakkı olarak karşımıza çıkarken, bir yandan da gıda etiketi okuma alışkanlığının ülkemizde yeterli düzeyde olmadığını göstermiştir. Gıda etiketi okuyucusu olmanın önemini, akıllarda kalması için, bir atasözümüzü tersinden söyleyerek belirtmek istiyoruz.

“Üzümünü yemeden bağını sor.”

Bu misal, yediklerimizin, içtiklerimizin hangi kaynaklardan geldiği, hangi bileşenlerden yapıldığı, hangi metotlarla elde edildiği gibi bilgilere erişmeden o ürünü almaya karar vermememiz gerektiğine bir ışık tutacaktır.

Türkiye’de yapılan araştırmaların birçoğu, artık ürünlerin son kullanma tarihlerine bakma alışkanlığının başladığını, ancak doğru gıda seçimini belirleyen “enerji değeri” ve “besin öğeleri” etiketini okuma oranının oldukça düşük olduğunu belirtmektedir.

Gıda etiketi tüketicilere, satın almayı düşündükleri gıdanın “gıda güvenliği” hakkında bilgi veren, böylece satın almayı gerçekleştirip gerçekleştirmeme konusunda alıcıların karar vermelerine tesir eden, gıda ambalajının üzerine yapıştırılmış bir kimlik kartıdır.

GIDA ETİKETİNDE BULUNMASI GEREKEN ZORUNLU BİLGİLER NELERDİR?

Gıda etiketlemelerinde bulunması gereken, olmazsa olmaz bazı bilgiler vardır. Bunlar:

-Gıdanın adı,

-Bileşen listesi,

-Belirli bileşenlerin ve bileşen gruplarının miktarı,

-Gıdanın net miktarı,

-Alerjiye veya intoleransa sebep olan belirli madde veya ürünler,

-Son kullanma tarihi veya tavsiye edilen tüketim tarihi,

-Menşe ülke,

-Beslenme bildirimi,

-Gıda işletmecisinin adı veya ticârî unvanı ve adresi,

-Özel muhafaza ve kullanım şartları,

-İşletme kayıt numarası veya tanımlama işareti,

Hacmen %1,2’den fazla alkol içeren içeceklerde, gerçek alkol içeriğinin hacmen bilgisi.

Ambalajlardaki bilgileri doğru okuma alışkanlığına sahip olursak yaptığımız alışverişten pişman olmayız. Etiket bilgilerini incelemenin vakit kaybı, yazıların okunamayacak kadar küçük olduğu bahane edilirse, bu, ancak alıcının aleyhine olur. Sağlık, riske atılacak, hafife alınacak bir konu değildir.

Paketli gıdaların, içindekiler kısmını okuyarak ve alerjen uyarısını dikkate alarak o ürünü satın alabilir, son kullanma tarihine bakarak ne zamana kadar bitirmemiz gerektiğini anlayabilir, muhafaza şartlarına bakarak son kullanma tarihine kadar nasıl muhafaza edeceğimizi hesap edebiliriz.

Gıda israfına son verebilmek adına SKT (son kullanma tarihi) ve TETT (tavsiye edilen tüketim tarihi) farkını bilmek de önemlidir.

Çabuk bozulan gıdalar üzerinde SKT, uzun süre saklanabilecek gıdaların üzerinde TETT bulunur. SKT tarihinden sonraki gıdalar yenilmemelidir. TETT geçse bile şayet ürünün tat, koku, kalite problemi bulunmuyorsa yenilebilir.

Ayrıca üründe bir problem gördüğümüzde üretici firma bilgileri ve parti numarası ile şikâyetimizi bildirebiliriz. Gıda değerleri ve günlük alım değerlerine göre beslenmenizi düzenleyebilirsiniz. Fakat paketlerin porsiyonları da bazen fertleri yanlış yönlendirebilmektedir. Meselâ paketin üzerinde büyük harflerle “60 kalori” yazarken arkasında “1 porsiyonu 60 kaloridir, bu paket 2 porsiyon içermektedir.” şeklinde not düşülmektedir. Bundan dolayı da hem porsiyon miktarı hem de gıda etiketi okuma alışkanlığı fertler için önem arz etmektedir.

“Light ürün”, “diyet ürün” ve “diyabetik ürün” ibarelerini görünce hemen ürünün sağlıklı olduğu zannedilmemelidir. Bu ürünlerde “tatlandırıcı” (aspartam) gibi katkı maddeleri görülebilir.

“Trans yağ” ya da diğer bir adıyla “hidrojene bitkisel yağ” bulunan gıda ürünlerinden uzak durulmalıdır. Bunları önemsemeden alışkanlık hâline getirmek diyabet, kolesterol ve kalp hastalıkları gibi birçok rahatsızlık oluşturur.

Gıda etiketinin “içindekiler” kısmında miktar açısından en çok kullanılandan en az kullanılan bileşene doğru yazılır. İlk üç içerik o gıdanın içinde en çok bulunanlar hakkında bilgi verir. İçindekilerde ilk başta rafine edilmiş tahıllar, şeker ya da hidrojenize (trans) yağ içermesi o gıdanın “sağlıksız” olduğunun göstergesidir. Meselâ tam buğday ekmek ile tam buğday unlu ekmek arasında fark vardır. Tam buğday ekmeğin içerisine baktığımızda un olarak sadece tam buğday varken, tam buğday unlu ekmekte ilk sırada buğday unu daha sonra tam buğday ununu görürüz. Tam buğday unlu ekmeğin beyaz un içeriğinin daha yüksek olduğunu görmüş oluruz. İşte bu yüzden ilk üç içeriğe bakarak aslında gıdanın en çok neler içerdiğini anlarız.

Şeker, hazır gıdalarda en çok kullanılan bileşendir. Şeker olduğu hâlde şeker yerine kullanılan bileşenleri şöyle sıralayabiliriz:

Dekstrin, dekstroz, fruktoz, mısır şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu, maltodekstrin, bal, pekmez, akçaağaç şurubu, Hindistan cevizi şekeri, meyve suyu konsantreleri. Bunların hepsi eklenti şeker grubuna girer.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ortalama günlük enerji ihtiyacı, 2000 kkal olan bir kişinin şeker alımında enerji ihtiyacının %5’ini aşmaması gerektiğini, bunun da günlük 25 gr şeker olduğunu bildirmiştir.

“ŞEKER İÇERMEZ” İBARESİ NE ANLAM GELİYOR?

Paketli bir ürünün “şeker içermez” demesi ne mânâya gelir?

Günümüzde, şekerin ve şekerli ürünlerin çeşitli sağlık problemlerine sebebiyet verme algısı ile birlikte bazı gıda ürünlerinin paketlerinde “şeker ilâvesiz” veya “şeker içermez” ibareleri görülmektedir. Aslında, “şeker içermez” ifadesi, ürünün sofra şekeri (sükroz) veya glukoz, fruktoz şurup ilâvesi olmadığı mânâsına gelmektedir. Yani bu ifadeler bu ürünlerde hiç şeker veya yapay tatlandırıcı olmadığını göstermiyor. Meselâ bir meyve barının üzerinde “şeker ilâvesiz” yazıyor, ama elma suyu veya hurma konsantresi ilâvesiyle hazırlandığı okunuyor. Bu da sofra şekeri ile aynı veya daha fazla glisemik tesir bırakabilecek seviyede oluyor.

Yine şekerli bir kahvaltılık gevreğini, üretici satış maksadıyla tam tahıllıya vurgu yaparak ürünün sağlıklı olduğunu göstermeye çalışabilir. Üründe tam tahıl olsa bile, bu, içerdiği diğer sağlıksız bileşenlerden dolayı o ürünü masumlaştırmaz.

“Şeker eklentisiz” hilesine kanmayın, mutlaka içeriğini okuyun!

Üzerinde “şekersiz” ibaresi bulunan birçok ürünün aslında arkasını çevirip içindekiler kısmına baktığımızda üründe şeker ya da şeker muâdili bir ürün kullanıldığını görebiliyoruz. Bu sebeple ambalajın ön tarafına değil de arka taraftaki içindekiler kısmına bakmak önemlidir.

Gıdaların içinde doğal olarak bulunan şekerlerden korkulmamalıdır. Meyve, süt gibi ürünlerin içinde doğal olarak şeker bulunmaktadır ve bu ürünler, Dünya Sağlık Örgütü’nün sınıflandırmasına göre eklenti şeker sınıfına girmez.

Bilinçli olmak, araştırmak, gerekirse ehline sormak her zaman faydalıdır. Sağlığımız, Rabbimiz’in bize bir emanetidir. Dolayısıyla onu muhafaza etmekle ancak daha iyi bir kulluk yapabiliriz.

Hazır gıdaları satın alırken dikkat edilecek en önemli hususlardan birinin de paketin “İçindekiler” kısmının okunması olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat içindekiler kısmında, üç-beş kadar madde bulunurken, bazen de onlarca maddenin sıralandığı ürünleri görmek mümkün olmaktadır. En azından böyle durumlarda aklı başında birinden:

“-İçinde bu kadar bilmediğim maddelerin olduğu bir ürünü almaktan vazgeçmeliyim!” demesi beklenir.

Vazgeçmiyorsa, okumakta bile zorlandığı, yabancı terimlerle ve ibârelerle dolu olan ürünü, içinde neler bulunduğunu bilmeden satın alıp yiyecektir. Yeme-içmenin haz odaklı, çok vakit harcamadan, pratikçe hâlledildiği bir çağda olunmasıyla da bu durum, gayet normal karşılanmaktadır.

Elbette gıda etiketlerini okuma, belli bir bilgi birikimi gerektirir. Fakat bir müslüman olarak bu paketli gıdalarda helâl olmayan, şüpheli olan, sağlığa zararlı olan katkı maddelerinin neler olduğunu öğrenmenin de bir mesûliyet olduğunu unutmamak gerekir.

İşte bu yazımızda, İslâm Dîni bakımından helâl olmayan, mahzurlu (sakıncalı) ve sağlık açısından da zararlı gıda katkı maddelerini özet olarak anlatmayı düşünüyoruz. En azından isimlerini toplu olarak bir yazıda bulundurmakla, kolaylıkla istifade edileceğini ümit ediyoruz. Böylece marketlerden satın alacağımız ürünlerde doğru karar vermek daha da kolaylaşacaktır.

PAKETLİ GIDALARDAKİ KORUYUCU VE KATKI MADDELERİ NELERDİR?

KARMİN E120

Bu madde, aynı zamanda gıda etiketlerinde KARMİNİK ASİT veya KOŞİNEAL olarak da geçer. Böcekten ve böceklerin salgısından elde edilen karminin kullanımı, “helâllik açısından” tartışma konusudur.

Dînimizde Hanefî Mezhebi’ne göre, haşerattan olan böcekler habâisten (pis, kirli şeylerden) sayılıp helâl kabul edilmemektedir. Karmin, katıldığı gıda maddesine koyu kırmızı ya da bordo bir renk verdiği için “renklendiriciler” grubuna girer.

Kozmetiklerde, şampuanlarda, kırmızı renge yakın meyve sularında, şekerlemeler, reçeller ve jölelerde kırmızı rengin ihtiyaç duyulduğu hazır gıdalarda kullanılır. Hassas bünyelerde alerjik reaksiyona sebep olabilir. Karminin hiperaktivite, astım, egzama ve uykusuzluğa sebep olduğu ispatlanmıştır.

BHA (E320), BTH (E321), BUTİLİ HİDROKSİ ANİSOL

Hayvansal yağ ve yağlı ürünlerin acılaşmasını önlemek için kullanılan sentetik bir antioksidan ve koruyucu maddedir. Sakız, cips, tuzlu çubuk, çorba, sos, patates ve patates mamulleri, kızartma yağlarında kullanılmaktadır.

Araştırmalar bu maddenin hiperaktiviteye, astıma, uykusuzluğa, kan ve karaciğer metabolizması bozukluklarına, uyuşmaya, kansere ve kolesterol artışına sebep olduğunu ispatlamıştır. Bu sebeplerle Japonya’da yasaklanmıştır. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı ise, insanlar için “kanserojen” olarak işaretlemiştir.

(E422) GLİSERİN, GLİSEROL

Kıvam artırıcı, tatlandırıcı ve nem tutucu, yağlı, renksiz bir alkoldür. Hayvanî veya nebâtî (bitkisel) yağların alkalilerle ayrışması neticesinde elde edilir. Domuz dâhil diğer hayvanlardan da elde edilen yağlardan üretildiği gibi bitkisel yağlardan, hatta GDO’lu mısırdan da elde edilir.

Mide bulantısı, baş ağrısı, susuzluk, ishal, yüksek tansiyon, yüksek kan şekerine sebep olabilir. Öksürük şurupları, damlalar, fırın ve şekerleme ürünleri ve birçok endüstriyel üründe kullanılır. Laksatif tesire, yani ishale yol açar. Geçici şuur kaybına sebep olduğu da gözlenmiştir. Hamile veya emzikli kadınların, her hâlükârda uzak kalmaları önerilmektedir.

(E441) JELATİN

Kıvam artırıcı özelliği ile gıda endüstrisinde en yaygın kullanılan katkı maddelerinden biridir. Alerji ve astıma sebep olabilir. Şimdilerde jelatin bir “gıda bileşeni” olarak kabul edildiğinden E kodu kullanılmamakta, etiketlerde jelatin ya da gelatine olarak yazılmaktadır. Sığır, domuz ve bütün hayvanların deri ve kemiklerinden elde edilir.

Jelatin, gıda, kozmetik ve ilaç sanayiinde jelleştirme, koyulaştırma, kaplama maddesi olarak kullanılır. Kemikten elde edileni genellikle kimya sanayiinde, deriden elde edilenler ise gıda ve ilaç endüstrisinde kullanılır.

Çok değerli bir protein olarak pazarlanan jelatinin hiçbir gıda değeri ve tüketenlere hiçbir faydası olmayıp asıl kazançlı tarafı, üreticileridir. Dünyada yaygın şekilde -daha ucuz olduğu için- domuzdan elde edilir. Bazı etiketlerde yenilebilir jelatin veya sığır jelatini yazabilir. Ancak o sığırın ne şekilde kesildiği bilinmemektedir. Kesim şartları İslâmî şartlara uymuyorsa, büyükbaş ya da küçükbaş da olsa helâl sayılmamaktadır.

Özellikle çocuklar için yumuşak şeker olarak pazarlanan ürünlerde bol miktarda jelatin ve renklendiriciler bulunmaktadır.

Bununla birlikte balıklardan ve İslâmî usullerle kesilmiş hayvanlardan da yerli jelatin üretimi yaygınlaşmaktadır.

(E542) KEMİK FOSFATI

Domuz, büyükbaş, küçükbaş ve bütün hayvanların kemiklerinden üretilir. AB ülkelerinde üretimi serbest, kullanılması yasaktır. Gıda ve kozmetik ürünlerinde kullanılır. Emülgatör amaçlı ve topaklanmayı engelleyici olarak kullanılmaktadır.

Eski teknolojilerde kristal ve sıvı şekerde renk giderici, yani beyazlatıcı madde olarak kemik fosfatı E542 kullanılabiliyordu. Günümüzde yeni teknolojiye sahip firmalar kesme şekeri, su ve buharın kullanıldığı kalıplarda presleme işlemi neticesinde üretmektedirler.

(E620) GLUTAMİKASİT, (E621) MONO SODYUM GLUTAMAT (MSG)

Tat verici bir tuz maddesidir. Çin tuzu da denilmektedir. Astımlı hastalara zararlı olabilir. Bebek ve küçük çocukların gıdalarında bulunması yasaktır. Hazır çorba, sucuk, salam, sosis, bisküvi, kek, pasta vs. birçok ürüne katılabilmektedir. Bağımlılık yapmaktadır.

“MSG” olarak tanınan mono sodyum glutamat (E621), en tartışmalı ve en ürkütücü katkı maddelerinden biri olarak görülmektedir. Yaklaşık yüz yıl önce keşfedilen bu madde, her ne kadar “Çin tuzu” olarak bilinse de tuz değildir. Glutamik asidin tuzu olup lezzet artırıcı, değiştirici/geliştiricidir.

MSG, yıllık 30 milyar dolarlık bir ticarî hacme ulaşmıştır. Yakın zamanda yapılan araştırmalar göstermiştir ki, çok miktarda glutamatın sebep olduğu aşırı beyin reseptör hücre aktivasyonu, hücreleri öldürebilmektedir. Böylece fazla glutamatın, alzheimer, parkinson gibi sinir dejenerasyonu hastalıklarına sebep olabileceği üzerinde durulmaktadır.

Gıda sanayiinde en çok ilgi gören maddelerden biri, glutamin asidi / glutamattır. Neredeyse her yemek ve içecekte bu madde kullanılmaktadır. Bu maddeler, hazır gıdalarda tat değiştirici olarak kullanılmaktadır. Glutamatlar; ABD’de migrene, astıma ve diğer alerjik reaksiyonlara sebebiyet veren bir madde olarak görülmektedir.

MSG oluşturduğu özel tat sebebiyle, katıldığı ürünün tüketici tarafından beğenilmesini sağlar. Hızla bozulan ve kalitesizleşen gıdaların damak zevkini artırır. Sucuk, salam, sosisten hamburgerlere, hazır çorbalardan cips, kraker, sakız ve bisküvilere, et suyu tabletleri, köfte harçları, salata soslarından içeceklere, hazır yemeklerden lokanta ve otel yemeklerine kadar sayısız gıdada yer almaktadır.

Alkole eş değer bağımlılık yapmaktadır. Özellikle çocuk ve gençlerde alkol bağımlılığının benzerini ortaya çıkarmaktadır.

(E904) ŞELLAK

 Hindistan’da çeşitli bitlerden ve böceklerden elde edilen bir polimerdir. Yüzey sırlama maddesidir. Deney hayvanlarında alerjik reaksiyonlara ve sindirim bozukluklarına yol açmıştır. Az miktarda arsenik barındırır.

Kahve tanelerinin, çerezlerin, ceviz, fındık gibi kabuklu yemişlerin, sakızın ve şekerlemelerin yüzeylerinin parlak gözükmesi ve topaklanmayı önlemesi için kullanılabilir. Elma, armut, kavun, şeftali ve turunçgiller gibi meyvelerin yüzeylerinin kurumasını önlemek için de kullanılmaktadır.

(E920) SİSTEİN (E921) SİSTİN

Bu katkı maddeleri; hayvanî proteinler, insan saçı, domuz kılı, kuş tüyü gibi kıllardan üretilmektedir. Bir de biyoteknik metotlarla bakterilerden elde edilebilmektedir. Özellikle Çin gibi ülkelerde insan saçını çok ucuza temin etmek mümkün olduğu için, sistein üretiminde saç kullanılmaktadır. 10 kg saçtan 1 kg sistein elde edilmektedir.

Un, ekmekler, pastalar, kurabiyeler… vesâirede kullanılmaktadır. Hamurun işleme ve pişirme kalitesini artırmak ve geliştirmek maksadıyla una veya hamura ilave edilen bir katkı maddesidir. Özellikle hamburger ve tost ekmekleri en yaygın kullanıldığı ürünlerdir. Böbrek taşı oluşumunu artırır. Domuz, hattâ insan kılı ihtiva etme ihtimalini hep taşır. Sağlık ve din açısından mahzurlu olup sakınılmalıdır.

Sistein, gıda sektörünün yanı sıra, kozmetik ve ilaç sektöründe de kullanılmaktadır. Mevzuat, buğday ununda kullanılmasına izin vermemektedir. Buğday unu hâriç diğer unlar ile bebekler ve çocuklar için üretilecek bisküvilerde kullanılabilmektedir. Üretimde eğer kullanılacaksa helâl sertifikalı olanı kullanılmalıdır.

L-sistein hayvanî ve nebâtî (bitkisel) kaynaklı olabilir. Mikrobiyel kaynaklı olanları da vardır. Benzer şekilde maya ekstresi de kullanılabilmektedir. Bunlarda da GDO ihtimali mevcuttur. L-sistein mutlak gerekli bir katkı maddesi değildir. L-sistein yerine ikâme edilebilecek daha başka birçok katkı maddesi mevcuttur. Şüpheliden kaçınmak adına L-sisteinin kullanılmaması daha doğrudur.

L-sistein, hamurun çabuk olgunlaşmasına ve kolay açılıp, şekil verilmesine yardımcı olur. Hamurun olgunlaşmasını hızlandırırken, mayalanma süresini kısaltır. Âcil ekmek ve unlu mamullerin üretiminde, süreden kazanmak ve işlemeyi kolaylaştırmak için kullanılabilir. Yapışkanlığı daha düşük hamur ve daha parlak renkli son ürün görüntüsü sağladığından, özellikle makineli üretimde daha çok tercih edilir. Bilhassa kuvvetli unlardan üretilen lüks unlu mamuller, pizzalık, yufkalık, böreklik ve baklavalık hamurun olgunlaşma süresini düşürdüğü ve işlemeyi kolaylaştırıp, süreyi kısalttığı için tercih edilebilmektedir. Kullanılmadığında işleme süresi biraz uzar.

Ancak Gıda ve Tarım Bakanlığı, bu gibi katkıların ekmeklik unda kullanımını yasaklamıştır. Değirmenlerde una böyle bir katkı katılmamaktadır. Hazır katkı maddelerinin bileşiminde mevcut olup olmadığı fırıncılarımız tarafından sorgulanmalıdır. Bu katkının laboratuvar analizi ile açığa çıkarılması oldukça zordur. Çünkü L-sistein buğdayın veya unun kendisinde de doğal olarak kısmen mevcuttur.

(E951) ASPARTAM

Sentetik olarak veya GDO’lu bakteriler tarafından üretilen ve şekerden 150 ilâ 200 kez daha tatlı olan sunî bir tatlandırıcıdır. Diyet içecekler, sakız, hazır kahve kreması, şekerleme ve tatlı türleri, kekler, bisküviler, pastalar, gazozlar, meyve suları diye uzayıp giden 6.000’den fazla gıda ve 600’den fazla da ilaçta kullanılır. Türkiye’de kullanımı serbesttir.

Tüketenleri ölüme kadar giden komaya soktuğu, sinir sistemini tahrip ettiği, nörolojik problemlere yol açtığı birçok kez belgelenmiştir. Epilepsi krizi, migren, panik atak, hiperaktivite, obezite, kronik yorgunluk, kısırlık gibi daha nice hastalıklara yol açtığı sayısız kez ispatlanmıştır. Toz ve sıvı içeceklerde, ilaç sanayiinde, şekerleme ve pasta ürünlerinde şeker yerine tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır. Hafıza kaybı, beyin tümörü gibi birçok kaygı verici sendromlara sebep olmaktadır. Alzheimer riski oluşturduğu bildirilmektedir. Aspartamın içinde bulunan “fenik analin” isimli aminoasidin çocukların zekâ gelişimine olumsuz yönde tesir ettiği, klinik deneylerle ispatlanmıştır.

(E1510) ETANOL ETİL ALKOL

Çözücü bir alkoldür. Birçok içeceğin çözülmesinde kullanılır. Bağımlılık yapar. Alkolün dînimizde haram olduğu mâlumdur. Öksürük şurupları, ilaçlar, antiseptikler ve daha birçok üründe kullanılmaktadır. Genellikle alkol kelimesi ile etanol kastedilir. Alkol barındıran içecekler bundan üretilir.

Yağ ve aroma içeren kola, gazoz, aromalı içecekler, meyve suyu, aromalı maden suyu, alkolsüz etiketli biralar, şekerleme ürünleri, soslar, bazı bitkisel yağlar, ağız gargaraları gibi çok sayıda ürüne farklı oranlarda ve farklı maksatlarla ilave edilmektedir. Etikete yazılma mecburiyeti yoktur.

(E102) TARTRAZİN

Tartrazin limon sarısı veren sentetik bir boyadır. Kömür katranı türevidir. Renklendirici olarak, özellikle sarı renk, bütün dünyada kullanılmaktadır. Dondurma, buzlu şekerler, pastacılık, bisküviler, meşrubatlar, toz içecek karışımları, cipsler, sakızlar, patlamış mısırlar, marmelatlar, hazır çorbalar vb. birçok üründe kullanılmaktadır.

Tartrazin aslında kâğıt ve tekstil boyası olması gerekirken gıdalarda sıkça kullanılmaktadır. Çocuklarda hiperaktivite vakalarının büyük bir yüzdesini oluşturur. Tartrazin tüketimini takiben astım benzeri belirtiler görülmüştür.

Norveç ve Avusturya’da yasaklanmıştır. Helâl sertifikalandırma kurumları tartrazin içeren ürünlere helâl belgesi vermemektedir.

BİR ETİKET ÖRNEĞİ

Hazır bir Antep fıstıklı dondurmanın içindekiler etiketi:

‎İçindekiler: Su, Sucrose, Coarse Medium, 0.315-1.25mm, Cream sweet 40% fat H, Glukoz ve fruktoz şurubu, Yağsız süt tozu, Glucose syrup DE28 liquid KH, Roasted Chopped Pistachio pieces, 1-3 mm, Whey powder sweet demin 7 % protein H, Whey powder sweet 12 % protein H, Antep fıstığı, Whey protein concentrate 35 % protein H, Butter sour unsalted H, Guar Gum 4800-5500 mPa, Milk skimmed H, MDG 60 % Mono Sat. Palm Kosher Halal, thickener$$$, Flavour Pistachio 550842 SNI, Emülgatör (yağ asitlerinin mono- ve digliseritleri), Copper Chlorophyllin E141ii 10 % in Water+Polysorbate HK, Trigliseridler, Beta Carotene E160a(ii) Natural, SAHLEP, Stabilizör, Vitamin E, Koruyucu (sitrik asit), Asitlik düzenleyici (askorbik asit), Şeker.

Dikkat edilirse bir külah dondurma için bu kadar çok bilinmeyen maddeyi mideye kabul etmiş oluyoruz. Bu etikette zikredilen ürünlerin hayvanî mi, nebâtî (bitkisel) mi olduğu da belirtilmemiştir. Dolayısıyla ürün de şüpheli konuma düşmüştür. İşte ne olduğu belli olmayan bu ürünü satın almamak lazımdır.

Kaynak: Nejla Baş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 459, 464, 465

İslam ve İhsan

EMÜLGATÖRLER NEDİR? HANGİ AMAÇLA NERELERDE KULLANILIR?

Emülgatörler Nedir? Hangi Amaçla Nerelerde Kullanılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.