Her Güne Bir Kur'ân Kelimesi

“Dilde Devrimcilik” adı altında milletin, Kur’an kelimelerinden uzaklaştırılmaya, ruh kökünden koparılmaya çalışıldığı bir dönemde, “Günde bir, yılda 365 Kur’an kelimesi öğrenelim” çağrısının hayata geçirilmesine yardımcı olmak gayesiyle Murat Arslan tarafından kaleme alınan “365 Kur'an Kelimesi” okuyucularını bekliyor.

Mâlumdur ki, Kur’an kelimeleri bu kitaba alınan 365 kelimeden ibaret değil. Kelime seçimi yapılırken günlük hayatta kullanılan bir kısım kelimelerle ilişkisi bulunan “Kur’ânî kavramlar”a öncelik veriliyor. Amaç, “bu Kur’ânî kavramlarla aynı kökten türeyen ve günlük dilde kullanılan kelimeler arasında irtibat kurulabilmesine yardımcı olmak”.

SEÇİLEN KELİMELERDEKİ İNCELİKLER

“Anlamı” başlığı altında seçilen kelimelerin mânâları iki ayrı madde hâlinde gösterilmiş. Bazen kelimenin, masdar mânâları ile müştaklarının (türevlerinin) nispeten değişik mânâları, bazen de aynı kelimenin –küçük ya da büyük- kendi bünyesindeki anlam farklılıkları maddelendiriliyor. Genel olarak kelimelerin âyet-i kerimelerde geçen mânâlarıyla bunların eş anlamlıları tercih edilmiş; seçilen kelimelerin “bütün mânâlarını bir arada gösterme” gayesi güdülmediği söylenebilir.

“Geçtiği âyetlerden bazıları” başlığı altında meâlleri alınan âyet-i kerimelerin Arapça asıllarında, incelenen kelimenin “kendisinin” ya da “herhangi bir sîgasının (kipinin)” mutlaka bulunmasına özel bir itina gösteriliyor ve bunların meâllerdeki karşılıkları siyah harflerle yazılıyor.

“İlişkili olduğu kelimeler” başlığı altında, seçilen kelimelerin Türkçede kullanılan değişik şekilleri ve içinde geçtiği terkip ya da deyimler gösterilmeye çalışılıyor. Aynı masdardan türeyen ve farklı mânâlara gelen hayli kelime var. Meselâ, “k-v-m” masdarından türeyen kavim, kıyam, kıyamet kelimeleri gibi. Bunların ilişkili olduğu kelimeler yazılırken k-v-m’den türeyen bütün kelimeler bir arada zikredilmiyor, -anlam yakınlıkları dikkate alınarak- seçilen kelimelerin kitaba alınan türevlerine taksim ediliyor. Maksat, bir masdardan türeyen değişik sîgalardaki kelimelerin tek bir kelime etrafında toplanmasının ya da bazı kelimelerin değişik yerlerde tekrar tekrar yazılmasının önüne geçmek.

kurannur

“Kullanım örnekleri” başlığı altında geçmişte sıkça kullanılan ama bugün unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş kelime ya da terkiplerin bazıları cümleler içinde kullanılıyor, meraklılarına yardımcı olmaya çalışılıyor.

“Açıklama-kıssa” başlığı altında meâlleri alınan âyet-i kerimelerin konusuna ve özelliğine göre ya tefsir mahiyetinde kısa açıklamaları yapılıyor ya da çeşitli hadis ve kıssalarla konuya açıklık getirilmeye çalışılıyor. Çeşitli hikâye ve menkıbelere, “derler ki” diye başlanarak bunların, “nihayet ibret için anlatılan hikâyeciklerden ibaret olduğuna” işaret edilmek isteniyor. Mâlumdur ki, “kıssa anlatmaktan maksat hisse çıkarmak”tır.

Âyet-i kerime meâlleri ya “Heyet” tarafından hazırlanıp Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayınlanan “Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali” adlı tercümeden ya da yine “Heyet” tarafından hazırlanıp Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan “Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir” adlı 5 ciltlik tefsirden alınıyor. Bu iki kaynak dışında herhangi bir mealden alıntı yapılmadığının da altını çizelim.

Her Kur’an kelimesi ayrı ayrı ele alındığına, her farklı kelimeye ayrı açıklamalar yapıldığına ve gerektiğinde kıssa ya da menkıbe anlatıldığına göre, bu çalışmaya da ansiklopedik bir mâhiyet yüklüyor.

Sonuç olarak, “365 Kur’an Kelimesi,” Kur’ân-ı Kerim dinleyen mü’minlere bazı Kur’ânî kelimelerin mânâlarını hatırlatır, günlük dilde kullanılan kelimelerle Kur’an kelimeleri arasında irtibat kurulmasına yardımcı olur, böylece duygu ve düşünceleri Kur’ân-ı Kerim’e yönlendirebilirse amacına ulaşmış olur.

365 Kur'ân Kelimesi, Murat Arslan, 632 Sayfa, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.