Her Hadis ile Amel Edilir mi?

Her hadis ile amel edilir mi? Alimler bunun için nasıl yol izlemektedir? Halit Çalışkan Hoca anlatıyor...

Peygamber Efendimizin (s.a.v) hadislerinin her birisi, hiç şüphesiz Müslümanların hayatını şekillendirme noktasında oldukça değerlidir ve kıymetlidir. Fakat bu hadisler rivayetleri itibariyle değerlendirildiğinde yer yer sanki birbiriyle çelişen muhtevaya sahipmiş gibi bir algı da zaman zaman ortaya çıkar. Nitekim cenazeyi yıkayan kişinin gusletmesi gerektiğini, cenazeyi taşıyanların abdest almaları gerektiğini ifade eden hadisler yanında bunun gerekmediğini ifade edenler de vardır.

Hacamat yaptıranın da yapanın da orucunun bozulacağını ifade eden hadisler bulunduğu gibi bunların orucu bozmayacağını ifade eden hadis-i şerifler de vardır. Ayakta su içmeyi yasaklayan hadisler , Peygamber Efendimizin (s.a.v) ayakta su içtiğini ifade eden hadisler de vardır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

BÖYLESİ BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYA KALAN BİR MÜMİN NE YAPACAK?

Dolayısıyla şimdi her bir hadisle amel edilir ve edilmelidir denildiğinde, böylesi bir durumla karşı karşıya kalan bir mümin ne yapacak? Mesela hacamat sebebiyle orucunun bozulduğunu düşünüp ona göre orucunu kaza etmesi gerekecek mi ya da ayakta su içme, bunu nasıl değerlendirecek? İlla bir zorunluluk mu bu durum? Bizi ister istemez hadisler değerlendirilirken de bir metodolojik yaklaşım benimsemenin kaçınılmaz olduğuna götürüyor. İşte burada alimlerin fonksiyonu karşımıza çıkıyor. Alimler bu rivayetlerin tamamını bir usul çerçevesinde değerlendirip, sonuçta Bize şu hadisin hükmü benimsenilmesi gerekir. Çünkü diğeri bununla yürürlükten kaldırılmıştır ya da bu onu tahsis etmiştir, daraltmıştır anlamını daraltmıştır gibi bunlarla ilgili yapılan çalışmalar sonucunda bir sonuca götürüyor. Bir neticeye götürüyor.

Aksi takdirde her bir hadisle amel edilir demek sünnet karşı bir güvensizlik de doğurur. Çünkü görünüşteki çelişik durumlara bakan kişiler, hâşâ Peygamber Efendimizin (s.a.v) sözlerinin kendi içerisinde tutarsız olduğu, çelişik olduğu gibi bir anlayışa da varabilirler.

Dolayısıyla bu iş bir uzmanlık gerektiriyor ve bir metodolojik tahlil gerektiriyor. Selef ulemamızdan İmam-ı Malik'in yakın öğrencilerinden bazıları derler ki: “Ben o kadar çok hadisi şerif topladım ama sonrasında büyük bir şaşkınlık içerisinde kaldım. Ne yapacağımı bilemedim. İyi ki İmam Malik vardı ve gittim ona sordum da sonuçta bana o şununla amel et, bununla amel etme, amele esas olan budur diğeri değildir şeklinde açıklamalarda bulundu. Böylece o gerilimden kurtuldum.” der. Selef döneminden bu tür ifadeler nakleden bize çokça alim vardır. O halde her bir hadisle amel edilmesi doğru bir yaklaşım biçimi olmaz. Bu öncesinde bir ilmi metodolojik bir yaklaşımı gerektirir değil ise Müslümanın gerilimler ve çelişkiler içerisinde kalması, bunun devamında da Hz. Peygambere (s.a.v) ve sünnete karşı güvensizlik ortaya çıkması gibi bir tehlike baş gösterebilir.

İslam ve İhsan

HADİSİN BÖLÜMLERİ

Hadisin Bölümleri

HADİS VE SÜNNET NEDİR?

Hadis ve Sünnet Nedir?

SÜNNETİN DİNDEKİ YERİ

Sünnetin Dindeki Yeri

SÜNNETİN İSLAM'DAKİ YERİ

Sünnetin İslam'daki Yeri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.