Her Zaman İlgi Gören 'atasözleri'

Atasözlerini konularına göre derleyip düzenlemek, onlardan hem sözde ve yazıda daha kolay yararlanmak hem de hangi atasözünün ne anlama geldiğini daha kolay kavramak bakımından önem taşımaktadır. Bu amaçla İsmail Özcan tarafından hazırlanan Atasözleri kitabı Erkam Yayınları etiketiyle gençlerle buluşuyor.

Atasözlerimiz; folklorumuzun en fazla inceleme, araştırma ve değerlendirme konusu olan öğesidir. Sahibi bilinmeyen sözlü halk verimlerinin (folklor edebiyatının), ne masalları, ne destanları, ne hikâyeleri, ne de bilmeceleri atasözlerimiz kadar ilgi çekmiş, yaygınlık kazanmıştır.

Ülkemizin en ücra köşesinde yaşayan, hiçbir eğitim ve öğretim görmemiş sade vatandaşımızın bile bildiği ve yeri geldiğinde kullandığı birkaç atasözü vardır. Atasözlerinin, gündelik hayatımızda bu ölçüde kullanım alanı bulması; onların, düşüncelerimizin, çeşitli durumlar karşısındaki tepkilerimizin daha canlı ve etkili ifadesine, daha net ortaya konmasına aracı olmasındandır.

Ayrıca her derecedeki okulda atasözlerinin işlenmesi, Türkçe ve kompozisyon derslerinde açıklamalarına yer verilmesi, yansıttığı çeşitli görüş ve felsefelerin ele alınması, toplumun her kesiminde onlara ilgiyi arttırmıştır. Bunun sonucu olarak atasözleri üzerine yazılan eserlerin sayısı hayli kabarmıştır.

Ne var ki bu eserler, atasözlerini ya alfabetik olarak derlemeyi ya da en çok dillerde dolaşan belli sayıdaki atasözünü açıklamayı amaç edinmişlerdir. Şüphesiz bunların yararı ve gereği tartışılamaz. Bununla birlikte atasözlerini konularına göre derleyip düzenlemenin yarar ve gereği de açıktır. Buna rağmen bu nokta üzerine yeterince eğilen olmamıştır. Hâlbuki atasözlerini konularına göre derleyip düzenlemek, onlardan hem sözde ve yazıda daha kolay yararlanmak hem de hangi atasözünün ne anlama geldiğini daha kolay kavramak bakımından önem taşımaktadır.

Biz bu alanda iddiasız bir başlangıç yaptık. Eksik ve kusurlarına rağmen bu çalışmanın atasözlerimizi daha rahat yararlanılır hâle getirdiğini düşünüyoruz. Bu düşünce içinde, kitapçığımızın daha kapsamlı çalışmalara öncülük etmesini, eksik ve kusurlarımızın hoşgörüyle karşılanmasını dileriz.

Atasözleri,  İsmail Özcan, 98 Sayfa, Erkam Yayınları

Kitabı sipariş etmek için tıklayınız

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.