Hesap Görülecek Mübarek Vakitler

20Rabbimizin nimetlerini saymakla bitiremeyeceğimiz bir hakikattir. Yer gök onun nimetleri ile doludur. Aldığımız nefesten gözümüzün gördüğü eşyaya kadar onun nimetleri ile iç içeyiz. Elhamdülillah.

Rabbimizin nimetleri arasında bakmakta kusur etmiş olabileceğimiz çeşitlerden biri, gün ve geceler olarak bize lütfettiği ve bizim esasen ‘mübarek’ gördüğümüz zaman dilimleri olsa gerek. Gecelerden bir gece gibi geçirebildiğimiz ‘Kadir Gecesi’, bayram heyecanımızda eriyip gidebilen ‘Arefe Gecesi’ örnek olarak ele alındığında bunlar bizim için bir hesap yapmaya zorunlu olduğumuza ikna için yeterlidir. Hangi nimetin sonrasında bir hesap yoktur? Ekmek de Rabbimizin nimetlerinden bir nimettir. Ekmeği nimet diye gördüğümüz için tüketilmesini ve israfını bir hesap konusu olarak görüyoruz. Aynı şekilde sağlığımızı hesabı tutulması gerekli nimet olarak görüyoruz. Doğru olan da budur şüphesiz. Eğer bir nesne nimet özelliği taşıyorsa ve sahibi Allah Teâlâ ise onun bizde bulunması ve bizim onu tüketmemiz hesap gerektirmektedir.

‘Mübarek’ olduğunu takdir ettiğimiz zaman ve mekânları, ekmekle kıyas edilebilecek bir nimet görmemiz dahi yerinde olmayabilir. Bir ‘Kadir Gecesi’ ve ‘ekmek’ aynı değerde iki nimet olamaz. Ekmek, fani dünyamızla direkt, Ahiret'imizle dolaylı bağlantılı bir nimettir. ‘Kadir Gecesi’ ise Ahiret'imizle direkt, fani dünyamızla dolaylı bağlantılı bir nimettir. Dünya ile Ahiret arasında fanilik ve ebedîlik farkı üzerinden değerlendirdiğimizde nimet olarak ekmek ile ‘Kadir Gecesi’ arasındaki fark da anlaşılacaktır. Bu farka rağmen sahibi Rabbimiz Allah olan bütün nimetlerin nimet oluşunun takdir edilmesi kulluğumuzun gereğidir. Basit bir aile bütçesinin dahi hesapsız gelip gittiğini düşünemeyeceğimiz bir hayatta ‘mübarek’ vasfı ile andığımız zaman ve mekânları öncesinde ve sonrasında hesabını yapmadan geçirebileceğimizi düşünemeyiz. Bir ömür boyunca kaç ekmek tükettiğimizin hesabı gibi bir hesabı da kaç ‘Kadir Gecesi’ şeklinde yapabiliriz. Kaç ‘Kadir Gecesi’geçirmiş mü’min olarak dirileceğimiz bizim için önemli bir hesap konusudur.

İSLAM'DA ANNE - BABA HAKKI

Hesap konumuzu ‘Kadir Gecesi’ ile de sınırlı tutamayız. Bir âlimin huzurunda, bir velinin beraberliğinde bulunduğumuz dakikalar da nimet olması açısından hesabı ile muhatap olacağımız fırsatlardır. Mekke sokaklarında dolaşırken geçirdiğimiz saatler böyle görülmelidir. Daha açık bir örnek olarak anne babalarımızla beraberliğimiz, onların yanında geçirdiğimiz dakikalar hiç tereddüt etmeden ‘Cennet/Cehennem’ eden dakikalar değil midir? Peygamber Efendimiz, yaşlı anne babasının varlığına rağmen Cennet garantisi alamayanın burnunun sürtülmesine beddua etmedi mi? Bunun anlamı, anne baba ile geçirilen dakikalar ‘Cennet/Cehennem’ olabilir düzeyde bir nimeti takdir etmek değil midir? Bir mü’minin haccı veya umreyi nasıl geçirdiği sorulduğundaki bir nevi muhasebe ve umut dolu heyecanının benzerini, herkesin anne babası ile geçirdiği günler için de yapması iman gereği olmaz mı? Haccın mukaddes olma yönünü bize bildiren kaynak, anne ve babayı ‘Cennet/Cehennem’ düzeyinde önümüze koymuştur. Bu da bizim, anne baba beraberliğini Rabbimizin hesabı sorulacak nimetlerinden bir nimet, ferdî muhasebemiz açısından varlıkları ile beraber olduğumuz zamanı mübarek görmemizi gerektiriyor. Bu bakış kesinlikle insanî düzeyin çok üstünde bir bakıştır. İnsanî düzey, ebeveynin evladına hizmetine karşı yaşlandıklarında evladının da onlara vefakâr olması, iyiliklere karşı nankör olmamak ve benzeri başlıklarla izah edilebilecek düzeydir. Bizim anne babayı mü’min kimliğimizin gereği olarak Allah’ın önümüze koyduğu ‘Cennet/Cehennem’ etrafında dönen bir nimet görmemiz şarttır. Nimetin sahibinin büyüklüğü, nimetin kendisinin ağırlığı ancak bu ölçü ile takdir edilmiş olabilir. Bu yüzdendir ki, ayaklarına Cennet getirilmiş bir anneye-babaya yılın bir gününü saygı günü olarak belirlemeyi güneşin ışınları önünde mum yakmak kadar cılız buluyoruz.

NİMETİN HESABI

Allah Teâlâ nimet verdi ise o nimetin muhakkak hesabı olmalıdır. Biz o hesabı yapalım veya yapmayalım nimetin sahibi ‘bütün nimetlerinin hesabını soracaktır.’ O bütün nimetlerin hesabının sorulacağı gün gelmeden hesap mantıklı olmamız, yapmamız gereken bir kulluktur. Tüketen ama hesap bilmeyenlerin uçurumunda yuvarlanmamak ancak böyle olabilir.

RAMAZAN HESABI

Bir örnek olarak bu nimet hesabı bilmeyi mübarek Ramazan ayı için uygulayabiliriz. Zira Ramazan ayının nimet olduğunda hatta ömre bedel çapta bir nimet olduğunda şüphemiz yoktur. Bu muhteşem nimetin sembollerle geçiştirilemeyecek, elektrik israfı ile aydınlatılamayacak çapta büyüklüğünü de müdrikiz. Bize göre bitirilmiş hesaplarla kapatılamayacağını da müdrikiz. Sadece Ramazan nimetinden önce ne idik, sonrasında ne olduk sorgulaması bile bir hesap çeşidi olarak lehimize olacaktır. Ramazan kadar değerli bir konuyu kendi muhasebe dosyalarımıza ilave etmeliyiz: Ramazan hesabı.

Kaynak: Nurettin Yıldız, Altınoluk Dergisi, Sayı: 377, Temmuz 2017

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.