Heyetler Yılı
İslam tarihinde “Senetü'l-vüfûd” diye adlandırılan Heyetler Yılı ne demektir? Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e gelen heyet ve elçiler.
Hicretin 9. senesi, “Heyetler Yılı” olarak isimlendirilir. Efendimiz (s.a.v) 8. senenin sonlarında Huneyn’den dönünce Arap Yarımadası’nın her tarafından Arap kabilelerinin gönderdiği hey’etler, İslâm’a girdiklerini îlân ederek Medîne’ye gelmeye başladılar. Fetih gerçekleşince, her kabile İslâm’a koştu. Ama Arap kabileleri, Fetih’ten sonra İslâm’a girdikleri için şiddetle ayıplandılar.
Gelen heyetler 60’tan fazla idi.
Bunlar arasında Benî Sa’d ibn-i Bekir’in gönderdiği Dımâm ibn-i Sa’lebe (r.a) de vardı.
Enes bin Mâlik (r.a) şöyle anlatır:
“Bir defâsında Nebiyy-i Muhterem (s.a.v) Efendimiz’le birlikte oturduğumuz esnâda deve üstünde biri gelip devesini Mescid’in kapısında çökerttikten sonra bağladı. Ondan sonra:
«‒Hanginiz Muhammed’dir?» diye sordu.
Nebiyy-i Mükerrem Efendimiz (s.a.v) ashâbı arasında dayanmış oturuyorlardı.
«‒İşte dayanmış olan şu beyaz zâttır» dedik. Adamcağız:
«‒Ey Abdü’l-Muttalib’in oğlu!» diye hitâb etti. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v):
«‒Seni dinliyorum.» buyurdular.
«‒Ben sana bâzı şeyler soracağım. Amma suallerim biraz sert ve ağır olacak, gönlün benden incinmesin!» dedi.
Nebiyy-i Efham Efendimiz (s.a.v):
«‒Aklına geleni sor!» buyurdular.
«‒Sen’in ve Sen’den evvelkilerin Rabbi aşkına söyle, bütün insanlara Sen’i Allâh mı gönderdi?» dedi. Allah Rasûlü (s.a.v):
«‒Evet.» buyurdular.
«‒Allâh aşkına söyle, bir gün bir gece içinde beş vakit namaz kılmayı sana Allâh mı emretti?» dedi.
«‒Evet.» buyurdular.
«‒Allâh aşkına söyle, senenin şu mâlûm ayında oruç tutmayı sana Allâh mı emretti?» dedi.
«‒Evet.» buyurdular. Yine:
«‒Allâh aşkına, şu mâlûm olan sadakayı zenginlerimizden alıp fukarâmıza dağıtmayı sana Allâh mı emretti?» dedi. Nebiyy-i Muhterem Efendimiz (s.a.v) buna da:
«‒Evet.» buyurunca adamcağız:
«‒Sen ne getirdiysen ben ona îmân ettim. Ve ben kavmimin geride kalanlarına da elçiyim. Ben, Sa’d bin Bekir kabîlesinden Dımâm bin Sa’lebe’yim.» dedi.” (Buhârî, İlim, 6)
Diğer rivâyetlerden de anlaşıldığına göre Efendimiz (s.a.v) bu kabîleye de elçi göndermiş, onlar da meselenin aslını soruşturmak için Dımâm (r.a)’ı, Efendimiz’e elçi olarak göndermişler.
Dımâm (r.a) bütün kabilesinin îmânına sebep olmuştur. İbn-i Abbâs (r.a):
“Dımâm bin Sa’lebe’den daha faziletli ve üstün bir heyetin geldiğini aslâ işitmedik!” buyurmuştur.
Böylece İslâm bütün Arap Yarımadası’nı kapladı. Yarımada ilk defâ siyâsî olarak tek bir bayrak altında toplandı. Ferdiyetçi, kabile asabiyetiyle yoğrulmuş ve câhiliye çekişmeleri içindeki Arap Yarımada’sı, İslâm’ın temelini oluşturacak sağlam ve insicamlı bir bütünlüğe kavuştu. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) bunu 10 seneden az bir müddet zarfında gerçekleştirdiler.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.