Hiç Kimseyi Hor Görme
Rahmet insanın özellikleri nelerdir? Rahmet, merhamet insana nasıl sirayet eder? Rahmetin gözlere, ellere yansıması nasıl olur? Günümüz problemlerine ne çözüm olacak aranan kişi rahmet insanı...
Mü’min, hiç kimseyi hor görmeyecek, hiç kimseye tepeden bakmayacak. Haset dolu, ihtiras dolu bir bakışı olmayacak.
Her insanın nazarı, kalbinin keyfiyetine göre tecellî eder. Bu sebeple merhametle yoğrulan bir kalbin nazarı, baktığı kimse için rahmet olur. Evliyâullâhın nazarı gibi…
Gönlü haset hastalığına tutulmuş muhteris bir kimsenin nazarı ise, karşısındaki insanı da hasta eder.
Rahmet insanının bakışları da şefkat ve merhamet dolu olacak. Müsbet nazarla pozitif enerji yükleyecek. Yani nazarı dahî ihyâ edecek.
RAHMETİN ELE YANSIMASI
Rahmet insanının eli, devamlı infak hâlindedir. Bu el; yetimin başını okşayan, yoksulun ihtiyacını gideren, garibin yüzünü güldüren bir eldir.
Bu elden kimseye zarar gelmez. Aksine, bütün mahlûkat ondan fayda görür.
Yine bu el; harama asla uzanmayan, israftan kaçınan, helâli de kendine biriktirmeyen, yani infâk ederek âhiret sermayesi hazırlayabilen bir eldir. Yoldan eziyet verici şeyleri kaldıran, yardım eden, musâfaha eden, hiçbir hayırdan yorulmayan bir eldir.
RAHMETİN DİLE YANSIMASI
Mü’minin dili, rahmet dili olacak. Gönülleri ihyâ edecek. Onları aslâ incitmeyecek. Hiçbir zaman gönüllere diken batırmayacak.
Cenâb-ı Hak ne buyuruyor:
قَوْلًا كَرِيماً, yani ikramkâr ve iltifatkâr söz söyle![1]
قَوْلًا مَيْسُوراً, yani gönül alıcı, rûhu dinlendirici, tesellî edici bir söz söyle![2]
قَوْلًا مَعْرُوفاً, yani güzel söz ve tatlı dille konuş![3]
Yine; قَوْلًا مَعْرُوفاً, yani yerinde ve uygun bir söz söyle![4]
قَوْلًا لَيِّناً, yani yumuşak söz söyle! Bir zâlime karşı bile yumuşak konuşacaksın.[5]
Mü’minin, nâzik ve latîf bir dili olacak. Bir rahmet insanı, aslâ kaba olmayacak. Zira;
“Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lokman, 19)
Mü’minin; incitici ve ezâ verici değil, gönle şifâ verip hâli ıslâh edici bir dili olacak.
Ebu’l-Hasan Harakānî Hazretleri der ki:
“Bir din kardeşini incitmeden sabahtan akşama çıkan bir mü’min, o gün akşama kadar Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ile beraber yaşamış gibidir. Eğer bir mü’mini incitirse Allah Teâlâ onun o günkü ibadetini kabul etmez.”
Mevlânâ Hazretleri de:
“Tatlı suyun başı kalabalık olur.” buyuruyor. Eğer tatlı su gibi olursak, o zaman bir rahmet insanı olmuş oluruz.
Yine rahmet insanının, imhâ eden değil, inşâ eden bir dili olacak. Yani fitne-fesat çıkaran değil, gönüllerde dostluk ve muhabbet köprüleri inşâ eden bir dili olacak. Münâkaşa çıkaran değil, sulh, selâmet ve ülfet oluşturan bir dili olacak.
Mü’min, münâkaşaya mahal vermemeli, münâkaşa ortamında da bulunmamalıdır. Zira âyet-i kerîmede buyrulur:
“Rahmân’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara lâf attığında (incitmeksizin) «Selâm!» derler (geçerler).” (el-Furkân, 63)
[1] Bkz. el-İsrâ, 23.
[2] Bkz. el-İsrâ, 28.
[3] Bkz. en-Nisâ 5, 8.
[4] Bkz. el-Ahzâb, 32.
[5] Bkz. Tâhâ, 44.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Genç Dergisi, Yıl: 2020 Ay: OcakSayı: 160