Hicret: İdealler Uğruna Çıkılan Kutlu Bir Sefer

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Hicret: İdealler Uğruna Çıkılan Kutlu Bir Sefer” başlığıyla yayınlandı.

“Hicret: İdealler Uğruna Çıkılan Kutlu Bir Sefer” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, Müslümanların yeni hicri yılı tebrik edilirken, hicri takvimin ilk günü olarak belirlenen önemine değinildi.

Hutbede, hicretin asıl gayesinden bahsedildikten sonra, son günlerde artan orman yangınlarına karşı toplumun duyarlı olması istendi.

21.07.2023 tarihli cuma hutbesi...

HİCRET: İDEALLER UĞRUNA ÇIKILAN KUTLU BİR SEFER

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İman edip hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; onlara kucak açıp yardım edenler var ya! İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bağışlanma ve büyük bir lütuf vardır.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların zarar görmediği kişidir. Muhacir ise Allah’ın yasaklarını terk eden kimsedir.”[2]

Değerli Müminler!

Yüce Allah’ın lütuf ve keremiyle geçtiğimiz Çarşamba günü hicri 1445. yıla girdik. Bizleri yeni bir hicri yıla daha kavuşturan Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Hicri yeni yılımız hayırlı ve mübarek olsun.

Hicri takvimin ilk yılı, Peygamber Efendimiz (s.a.s) ile ashabının Mekke’den Medine’ye hicret ettiği 622 yılıdır. Bu yıl, Allah Resûlü (s.a.s)’in öncülüğünde Müslümanlar, Mekke’deki çileli günlerin ardından İslam’ı daha rahat yaşayabilmek için Medine’ye hicret etmişti. Hz. Ömer, bu hadisenin yaşandığı yılı, halifeliği döneminde hicri takvimin başlangıcı kabul etmişti.

Kıymetli Müslümanlar!

Hicret, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Hicret, sıradan bir göç değildir. Hicret, geçici menfaatler uğruna bir diyardan başka bir diyara gidiş de değildir. Hicret, can ve mal korkusuyla bir şehirden kaçış hiç değildir. Bilakis hicret, Allah rızası uğruna her türlü dünyevi beklenti ve gayeyi bir kenara bırakarak çıkılan kutlu bir yolculuktur. Hicret, ideallerle yücelen bir hayatı mümkün kılmak için başlanan mübarek bir seferdir. Hicret, insanı yaratılış amacından uzaklaştıran her şeyi geride bırakmaktır. Kötülükten iyiliğe, zulüm ve haksızlıktan adalet ve hakikate kararlı bir yöneliştir. Hicret, insanı Allah’a kulluktan alıkoyan her türlü nefsani arzu ve istekten yüz çevirmektir. Haram ve günahlardan kaçınmaktır. Tövbe ve dua ile Rabbimizin engin rahmetine sığınmaktır.

Kıymetli Müminler!

Hicretin gayesi, sorumluluk sahibi, bilinçli, faydalı bireyler yetiştirebilmek için gayret etmektir. Erdemli, huzurlu, güvenli ve barış içerisinde yaşayan bir toplum inşa etmek için çaba göstermektir. Hicretin gayesi, sevgi, merhamet ve yardımlaşma gibi değerleri tüm insanlıkla buluşturmak için mücadele etmektir.

Ne mutlu hicretin asıl gayesini idrak edebilenlere. Ne mutlu sözünde özünde dürüst olanlara. Allah’a hakiki kul olanlara. Ne mutlu İslam’ın hakikatlerini hayatına hâkim kılanlara.

Aziz Müslümanlar!

Önemli bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Son zamanlarda sık sık orman yangını haberleri alıyoruz. Bu yangınlarla ciğerlerimiz dağlanıyor. Ormanlarla birlikte nice canlılar yok oluyor. Ormanlık alanlarda piknik amacıyla bile olsa ateş yakmayalım. Yangına sebebiyet verecek atıkları ormanlarda bırakmayalım. Ormanlarımıza kasteden kötü niyetli kişilere karşı uyanık olalım. Yangın ve afetler konusunda yetkililerin uyarılarını dikkate alalım. Onların işlerini kolaylaştıralım. Allah Resûlü (s.a.s)’in  “Kıyamet kopuyor olsa dahi elinizdeki fidanı yere dikin.”[3] emrine uyarak, yanan ormanlarımızın yerine yenilerini yetiştirelim. Unutmayalım ki ormanlarımız ve çevremiz bize emanettir. Emanete sahip çıkmak ise hepimizin ortak görevidir. Yüce Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afet ve felaketten muhafaza eylesin.

Dipnotlar:

[1] Enfâl, 8/74.

[2] Buhârî, Îmân, 4.

[3] İbn Hanbel, III, 184.

Din Hizmetlerin Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

İSLAM TARİHİNDE İLK HİCRET NEREYE YAPILMIŞTIR?

İslam Tarihinde İlk Hicret Nereye Yapılmıştır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.