Hinduizm Nedir? Neye Tapar? Neye Dayanır? Kısaca Tarihçesi

Batıl dinler, inançlar kategorisinde yer alan Hinduizm nedir? Hinduizm neye dayanır ve neye taparlar? Hinduizm'de avatara, karma ve kast sistemi nedir? Kısaca Hinduizm'in tarihçesi...

Asılları bakımından tevhid inancı ile ilgisi bulunmayan dinlere ise batıl din veya batıl inançlar denir. Bunların kaynağı vahiy değil, insandır. Bazı toplumla­rın din adıyla uydurup, ortaya attıkları şeylerdir. Bunlarda akla, hikmete ve toplum yararına uygun bazı hükümler bulunsa bile esas itibariyle Yüce Allah'a ve O'nun bir peygamberine dayanmadığı için kutsal yönleri yoktur. Aya, güneşe, yıldızlara, kutsal saydıkları bazı hayvanlara, insanların kendi elleriyle yaptıkları putlara veya bazı tabiat güçlerine tapmak bu niteliktedir. Hindu­izm, Budizm, Mecusilik ve Şamanizm bunlar arasında sayılabilir.

HİNDUİZM NEDİR? NEYE TAPARLAR? KISACA TARİHÇESİ

Geleneksel Hint inançlarına verilen genel bir addır. Hindistan geleneğine ait bazı ortak özellikleri yansıtmakla birlikte Hinduizm, belirli bir inanç sistemi olmaktan ziyade, birçok dini geleneğe verilen ortak bir isimdir. Bu nedenle dinler tarihçileri, Hinduizm’in dini bir akımı mı yoksa Hint kültürel geleneğini mi ifade ettiği konusunda görüş farklılıkları içerisindedirler.

Hinduizm, dünyanın en eski ve en geniş kutsal metinlerine sahip olan bir gelenektir. M. Ö. 1300-800 yılları arasına ait olan Vedalar, Brahmanalar gibi metinler, Hinduizm’in kutsal metinlerini oluş­turmaktadır. Hinduizmin özellikleri arasında kast sistemi, Karma (Samsara) doktrini ve Avatara tasavvuru dikkati çeker. Tanrı düşüncesi açısından Hinduizm, ateist gruplardan teistlere ve panteistlere, monoteistlerden politeistlere kadar birçok akımı bünyesinde toplar. Ancak genellikle Hindu'­ların politeist oldukları görülmektedir.

Yüzlerce hatta binlerce tanrısal varlığa inanılmakla birlikte, yaratıcı tanrı Brahma, koruyucu tanrı Vişnu ve yıkıcı tanrı Şiva üçlüsü, tanrılar grubunun (Panteon) başını çekmektedir.

Tanrı düşüncesi konusundaki çeşitlilik, ayin ve ibadetler konusunda da görülmektedir. Hindular arasında dünyadan tamamıyla el etek çe­ken ve mutlak inzivayı yaşam biçimi edinen mistiklerden karma bir şekilde gayr-ı meşru ilişkiye girenlere, beslenme diyeti konusunda kendilerine sınırlama getirenlerden bu konuda kendilerini tamamıyla serbest bırakanlara kadar birçok farklı grubun varlığına rastlanır.

Genel olarak hindular, tanrı timsali olan heykel ve suretlere tapınır ve onlara hediyeler sunarlar. Rahiplerin yöneticiliğinde kur­ban törenleri düzenlerler, kendilerince kutsal mekanlara hac seyahatleri tertip ederler ve kutsal sularda vaftiz[1] olurlar. Hinduların çok ayrıntılı ve karmaşık zaman hesaplamaları da dikkat çekicidir.

Avatara

Hinduizm inancında avatara önemli bir yer tutar. Avatara, tanrının insan veya hayvan  şekline dönüşüp dünyevî bir varlık  suretinde yeryüzüne inmesidir. Tanrı daha çok hint tarihinde bir savaş kahramanı olan Krişna’nın suretine bürünerek yeryüzüne inmiş ve zor zamanlarda onlara yardım etmiştir.

Karma

Hinduizmin Temel prensiplerinden birisi olan Karma, bir ahlak kuralı olarak değerlendirilebilir. Karma, onlara göre ne yaparsan karşılığını görür­sün anlayışına yönelik bir sistemdir. Ruh göçüne inanmayı esas alan Hinduizme göre bütün varlıklar, sürdürdükleri hayatta ortaya koydukları başarıyla bir son­raki yaşam biçimlerini tayin ederler.

Normal yaşantıda kast değiştirmenin imkansız olduğu Hint inancında bir kişi ancak bir sonraki doğumunda kast değiştirebilir; eğer önceki hayatını iyi bir kişi olarak sürdürmüşse ölüm sonrası yeniden doğumunda bir üst kasta tabi olarak hayat bulabilir. Bunun tersi de mümkündür; kişi inançsız ve kötü bir hayat sürmüşse bir sonraki hayatında daha alt kastlardan birinde do­ğar.

Aynı şekilde bir kişi hayat tarzına göre bir sonraki hayatında sa­dece bir insan olarak değil, bir hayvan ya da bir bitki olarak da doğabilir. Çok iyi ve zahitçe bir hayat yaşayan kişiler, sonraki doğumlarında birer tanrı da olabilirler.

Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere karma, kişinin bir sonraki hayatını bizzat kendi tutum ve davranışlarının belirlemesine dayalı bir sistemdir. Bütün varlıklar (tanrılar ve evren de dahil), Karma'ya dahildir. Mesela, Hint düşüncesine göre bir dünyanın ömrü bittiğinde evren bütün olarak yok olur ve sonra yeniden doğar. Önceki hayatında evrenin iyi ya da kötü oluşu, onun yeni hayatındaki konumunu belirler.

Kast sistemi

Hinduizme göre toplum 5 ana sınıftan (kasttan) oluşur: 1) Rahipler ve bilginler grubunu oluşturan Brahmana, 2) prensler ve savaşçılardan oluşan Kşatriya, 3) tüccar ve zenginlerden oluşan Vaişya, 4) halkın geri kalan kısmını temsil eden, çiftçi ve işçilerden oluşan Sudra ve 5) bütün haklardan mahrum sayılan Paryalar.

Bu kastlar, sosyal hayatta birbirinden kesin çizgilerle ayrılmışlardır. Bir kasttan diğerine geçmek ve kastlar arası evlilik yapmak kesinlikle kabul edilmez. Kişinin hangi kasta tabi olduğu doğumuyla belirlenir ve hayat boyu değişmeden devam eder. Ancak karma yoluyla bu kastlardan kurtulabilir. Yani Hinduizmin inanç esaslarını en güzel bir şekilde yerine getirirse bir sonraki doğumunda bir üst kasta geçebilir veya üzerine düşen görevi yerine getirmezse daha aşağı bir kasta düşebilir.

[1] Vaftiz: Genel anlamıyla yeni bir inanca girmek, iman tazelemek, günahtan arınmak, herhangi bir dini törene hazırlanmak için ya tamamıyla suya  dalmak veya vücudun belli kısımlarını yıkamak suretiyle yapılan ayindir. Hıristiyanlığa göre ise Hz. İsa’ya iman edişi ve Hıristiyanlığa girişi temsil eden bir merasimdir.

İslam ve İhsan

BATIL DİNLER HANGİLERİDİR? - BATIL DİN NEDİR?

Batıl Dinler Hangileridir? - Batıl Din Nedir?

HAK DİN İSLAM

Hak Din İslam

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.