Hıristiyanlıkta Ahirete İman

Hıristiyanlıkta ahiret inancı nasıldır?

Hıristiyanlar, İsa Mesih’in tekrar yeryüzüne döneceğine inandıkları için ahiretle ilgili bütün inançlarını buna göre belirlemişlerdir. Onlara göre, öldükten sonra dirilen ve göğe yükseltilen İsa Mesih, kıyamete yakın geri dönecektir. Yine onlara göre Filistinde ilahî mesih devleti kurulacak ve bu durum kıyametin başlangıcı için bir işaret sayılacaktır.

Hıristiyanlar, Hz. İsa’nın Pazar günü dünyaya döneceği ve ahiret hayatını başlatacağına inanırlardı. İlk yüzyıllar hep bu beklentiyle geçti. Fakat bu beklenti bir türlü gerçekleşmedi. Hıristiyanlıktaki ahiretin yakın olduğu inancı, zamanla insanları zühd hayatına (dünyadan tümüyle  el etek çekmeye) sevketmiştir.

Hıristiyanlığa göre adil olan Tanrı her iyiliği mükafaatlandırır, hiçbir kötülüğü de cezasız bırakmaz. Yalnız Tanrı yapılan iyilik ve kötülüğün karşılığının bir kısmını bu dünyada, bir kısmını da öbür alemde verebilir. Hıristiyanlığa göre ölünce ruh bedenden ayrılır, insanlar dünyadaki iyi ve kötü durumlarına göre değerlendirilirler. Ölümden sonra ruh ne sevap ne de günah kazanabilir. İmtihan yeri yalnız bu dünyadır.

Hıristiyanlar cennet ve cehennemin varlığına inanırlar. Fakat küçük yaşta ölen çocukların cennetle cehennem arası bir yerde bulunacakları kabul edilir. Tam olarak tevbe etmeyenler, “Purgatoire” denen bir yerde temizlenirler. Burası İslâm  inancındaki kabir hayatına benzemektedir. Ölen kişinin akrabaları, dünyada ölülerinin ruhları için dua edip sadaka verirse ölen kişi bunun faydasını görür. Fakat protestanlar gibi bazı mezhepler bunu kabul etmezler.

Günahkarlar üç türlü azaba düçar olurlar: 1-Allah’ı görmekten mahrum olurlar, 2-Cehennem ateşinde şeytan ve günahkarlarla beraber olurlar, 3-Hiç ölmeyen kemirici kurtlarla kendilerine azap edilir. Günahkarlar için Cehennem azabı ebedidir. Aynı şekilde İsa’ya inanmayanlar da ebedi azaba düçar olurlar.

Bazı hıristiyan din adamları, Hz. İsa’dan önce veya onun zamanında yaşayıp onun tebliğinden haberdar olmayanların bağışlanabileceklerini söylerler. Kıyametten önceki hayatta sadece ruhlara azap olunur. Bütün insanların dirilişinden sonraki hayatta ise hem ruh hem de bedene azap edilir. Cennete gidecek olanlar genç ve dinç olurlar.

Kıyametten önce Deccal’ın hakim olacağı bir karışıklık döneminden sonra Mesih’in çıkıp şeytanı zincire vuracağına ve böylece bin yıl imanlı Hristiyanlarla hüküm süreceğine inanılır. Yine kıyametten önce savaşlar çıkacak, salgın hastalıklar,  tabii afetler, ahlaki bozukluklar artacak, sahte peygamberler ile Deccal’ın hakimiyeti altında Yecuc ve Mecuc denen bir kavim ortaya çıkacaktır.,, Deccal’in hakimiyeti 3-5 sürecek ve sonunda ilahî müdahele  ile onun devri kapanacaktır.

Güneş ve ay ışığı sönecek, yıldızlar düşücek, ardından büyük bir bulut içerisinde İsa gökten inecek ve insanları toplayıp muhakeme edecek, sağ tarfına müminleri, sol tarafına kafirleri alacak, sağdakileri cennete, soldakileri de cehenneme gönderecektir. Eski Ahit’ten esinlenerek hıristiyanlar, dünyanın ömrünün 6 bin yıl olduğunu iddia ederler. Bunun ikibin yılı boşluk, ikibini şeriat, kanlan iki bin yılı da İsa-Mesih dönemidir.[1]

[1] Hıristiyanlıkta Ahiret inancı hakkında bk. Suat Yıldırım, Mevut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 216-220; G. Tümer-A. Küçük, Dinler Tarihi, s. 438.

Kaynak: Dr. Erdoğan Baş, Salih İnci, Ana Hatlarıyla Yahudilik  Hıristiyanlık ve İslâm, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.