Hizmetteyken Ruhunu Teslim Eden Sahabe

Hiz­met rû­hu­nun mu­az­zam mi­sâl­le­rin­den bi­ri Vehb bin Keb­şe'nin (radıyallâhu anh) hayat hikâyesinden muhteşem tablolar...

Bu mü­bâ­rek sa­hâ­bî­nin tür­be­si Çin’de­dir.[1] Pey­gam­ber Efen­di­miz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onu, Çin’de teb­liğ hiz­me­tin­de bu­lun­mak üze­re vazife­len­dir­miş­tir. Hâl­bu­ki o za­ma­nın şart­la­rıy­la Çin, bir yıl­lık me­sâ­fe­de­dir.

Bu sa­hâ­bî ora­ya ka­dar gi­dip uzun bir müd­det teb­liğ­de bu­lun­duk­tan son­ra gön­lü­nü ka­vu­ran Ra­sû­lullah has­re­ti­ni bir neb­ze din­di­re­bil­mek ümî­diy­le Medîne yol­la­rı­na düş­müş­tür.

Bir yıl sü­ren çi­le­li bir yol­cu­lu­ğun ar­dın­dan nur­lu Me­dî­ne’ye vâsıl ol­muş, fa­kat ne ya­zık ki Haz­ret-i Pey­gam­ber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve­fât et­miş ol­du­ğu için O’nu gö­re­me­miş­tir.

Has­re­ti bir kat da­ha art­mış ola­rak, Allah Ra­sû­lü’nün ken­di­si­ne em­ret­ti­ği hizmetin kudsiyyetinin id­râ­ki için­de tek­rar Çin’e dön­müş ve bu hiz­met­tey­ken rû­hu­nu tes­lîm et­miş­tir.

Bun­lar, an­cak bü­yük bir îman vec­diy­le tâ­kat ge­ti­ri­le­bi­le­cek muh­te­şem ve fe­dâ­kâ­râ­ne hiz­met tab­lo­la­rı­dır. On­la­rın hiz­met aşkı ve heyecanı, biz­ler için ebe­dî kur­tu­luş yol­la­rı­nı ay­dın­la­tan par­lak bi­rer yıl­dız hük­mün­de­dir.


[1] Çin’in Guangzhou şehrinde bir de Sa’d bin Ebî Vakkas t’a nisbet edilen bir makam mevcuttur. Sahâbe ve ehlullâh kabirlerinin, bulundukları bölge halkının dînî duygularının zinde tutulması ve korunmasında etkili olduğu, bilinen bir târihî gerçektir. Nitekim Orta Asya’da Semerkand, Buhara, Türkistan ve Taşkent gibi bölgelerde bunun örnekleri mevcuttur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.