Hocalı Katliamı Müslüman Türk Soykırımıdır

Atatürk Üniversitesi (AÜ) Türkiye Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinin Hocalı kasabasında 25 yıl önce Ermenilerce yapılan katliama ilişkin, "Hocalı'da 3 gün boyunca katliam yaşandı. Hocalı'da savaşla yakından uzaktan hiçbir alakası olmayan dedeler, nineler ve çocuklar Taşnak Ermeni çetelerince katledildi." dedi.

Kürkçüoğlu, Hocalı katliamının 25. yılı olan 26 Şubat'ta Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinin Hocalı kasabasında bir insanlık dramının yaşandığını söyledi.

Söz konusu tarihte doktora çalışması için Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de bulunduğunu belirten Kürkçüoğlu, şöyle devam etti:

"Hocalı'da 3 gün boyunca katliam yaşandı. Hocalı'da savaşla yakından uzaktan hiçbir alakası olmayan dedeler, nineler ve çocuklar Taşnak Ermeni çetelerince katledildi. Burada 25 yıl önce insanlık dramı işlendi. Kendi coğrafyasını, toprağını korumak amacında olan bu siviller Ermeni çeteleri ve onları finanse eden batılı emperyalist devletlerin ortaklıklarıyla katledildi. Bu katliamı o dönem Azeri gazeteci Cengiz Mustafayev, yabancı basın mensuplarını götürerek dünyaya gösterdi. Orada bu katliama bütün dünya şahit oldu. Hocalı'daki katliamda 613 sivil Azerbaycan Türkü kendi evinde, obasında ve bahçesinde ermeni çetelerce katledilmiştir."

Kürkçüoğlu, 26 Şubat 1992 tarihinin bütün dünyanın yakinen şahit olduğu dram olduğunu vurgulayarak, "Hocalı'daki katliama insani açıdan bakan bazı Ermeniler dahi isyan etti ve bu katliama eserleri ve kitaplarında yer verdi." dedi.

BENİ KURTARIN DİYENLER ŞEHİT DÜŞTÜ

Hocalı'daki katliama Ermeni Yazar Daud Kheyriyan'ın da eserlerinde yer verdiğini aktaran Kürkçüoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Kheyriyan 'Haçın Hatırına' adlı eserinde diyor ki '26 Şubat'tan bir gün önce Azerbaycan'a yakın bir bölgede 100'e yakın Türk'ün katledildiği bir alana 8-10 yaşlarında bir kız çocuğu getirdiler. Bu kız çocuğu başından ve kolundan yaralanmıştı. Feryat figan (bana yardım edin) diye bağırıyordu fakat bir Ermeni askeri bu kız çocuğunu aldı ve 100'e yakın Azerbaycan Türkü'nün katledildiği alana fırlattı. O çocuk yine oradan da yüksek sesle (bana yardım edin) diye bağırıyordu. Daha sonra o bölgeyi olduğu gibi taradılar. O kız çocuğunun sesi hayatımda hiçbir zaman kulağımdan gitmeyen bir sestir.' 'Beni kurtarın ey insanoğlu, ey insanlık' diyen ses ve o da orada şehit düştü."

DÜNYA BUNU SOYKIRIM OLARAK KABUL ETMELİ

Türk milletinin insanlık anlayışında soykırım olmadığını anlatan Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, "Soykırıma, şiddetle karşıyız. Bizim tarihimizde, kültürümüzde, medeniyetimizde ve insanlık anlayışımızda kesinlikle soykırım söz konusu değildir. Soykırımı biz insanlık ayıbıdır." diye konuştu.

Kürkçüoğlu, bunu batılı devletlere de anlatmaya çalıştıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Günümüzde 26 Şubat 1992'de 613 Azerbaycan Türkü'nün katledilmesine seyirci kalmak mümkün değildir. Buradan bir Türk tarihçisi olarak diyorum ki 26 Şubat 1992'de katliam yapıldı. Dünya Hocalı katliamını bir Müslüman Türk soykırımı kabul etmeli. Elimizde bunun belgeleri var, yapılan katliam var, farklı farklı milletlerin bilim adamlarının eserleri var ve bir sürü kaynak var. Bunun bugün bu şekilde gündeme getirilmesi lazım. Bu 613 şehidimize ben Allah'tan rahmet diliyorum. Biz şehidi çok olan bir milletiz. Ağdam, Şuşa, Laçin ve Kelbecer Ermenistan'ın işgali altındadır. Bu işgal altında olan yerlerden birisi de Hocalı'dır. Hocalı'da 613 sivil katledildi ve bin 500 kaybımız var. Hocalı kasabası haritadan silinmiş durumda."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.