Hollanda'da Müslümanlara Yönelik Ayrımcılık Sistematik Hale Geldi

Hollanda Ayrımcılık ve Irkçılıkla Mücadele Ulusal Koordinatörü (NCDR) Rabin Baldewsingh, Hollanda'da Müslümanlara yönelik ayrımcılığın sistematik hale gelip normalleştiğini belirterek "İnsanlara toplumumuzda ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmak normal değil." dedi.

Baldewsingh, Utrecht Üniversitesi ve Regioplan Araştırma Bürosu tarafından hazırlanan ve Hollanda'daki Müslümanlara yönelik ayrımcılığı ele alan raporu, AA muhabirine değerlendirdi.

Raporun kendi talebi üzerine hazırlandığını belirten Baldewsingh, "2022'de bu araştırmanın yapılmasını talep etmiştik, sonunda bu araştırma yapıldığı için memnunum. Sonuçlar hakkında heyecanlı değilim çünkü hepimiz Hollanda'da Müslümanlara yönelik ayrımcılığın son birkaç yılda muazzam şekilde arttığını biliyoruz." diye konuştu.

- "Müslümanların ayrımcılığa uğraması çok sistemli hale geldi"

Baldewsingh, ülkedeki Müslümanlara yönelik ayrımcılıkta artık münferit olaylardan söz edilemeyeceğini vurgulayarak "Bir kalıptan bahsedebilirsiniz. Şu anda Müslümanların ayrımcılığa uğraması çok sistemli hale geldi. Bunu elbette insanlarla kişisel temaslarımda da duydum." ifadelerini kullandı.

Ayrımcılığın sadece kişiden kişiye temasla sınırlı olmadığını belirten Baldewsingh, şöyle devam etti:

"Ayrımcılık farklı biçimlerde geliyor, kurumsal olarak da gelebiliyor. Bu rapor, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın toplumumuzun tüm kesimlerinde normalleştiğini gösteriyor ve bu, beni çok endişelendiriyor."

Baldewsingh, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın sonuçlarının yalnızca bu insanlar için değil, bir bütün olarak toplum için de çok rahatsız edici olduğunu vurguladı.

- "Özel sektör iş yerlerini kapsayıcı hale getirmeli"

Özellikle başörtüsü takan Müslüman kadınların eğitim ve iş piyasasında daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığına ilişkin değerlendirmede bulunan Baldewsingh, özel sektörün iş yerlerini mümkün olduğunca kapsayıcı hale getirmek için çaba göstermesi gerektiğini belirtti.

Baldewsingh, "Bu, Müslüman kadınları istihdama çekmek ve entegre etmek için çok spesifik bir politikaya sahip olmaları gerektiği anlamına geliyor. Şu anda bunu yapmıyorlar çünkü çok fazla engel var. Engellerden biri de gerçekten başörtüsüdür. Başörtüsü takıyorsanız, polis teşkilatına katılmanıza izin verilmiyor. Belirli işlere katılmanıza izin verilmiyor ve bu, çok ayrımcı bir durum." dedi.

Özel sektöre çağrıda bulunan Baldewsingh, "Özel sektör, kapsayıcı bir organizasyon olmak istiyorsa herkesi bünyesine katmak için her türlü çabayı göstermelidir. Farklı bakış açılarından bir organizasyon, özel sektör oluşturmak çok önemlidir. Bakış açıları sayesinde topluma ve insanlara şu anda olduğundan daha iyi hizmet verebilirsiniz." diye konuştu.

- "Zor zamanlar olacağını öngörüyorum"

Baldewsingh, ABD'de özellikle Donald Trump yönetiminin özel sektördeki çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını defalarca hedef aldığını söyledi.

Avrupa'daki şirketlerden de bu tür kapsayıcılık politikalarını terk etmelerini istemesinin ardından ayrımcılık vakalarının daha da artabileceği uyarısında bulunan Baldewsingh, "ABD'de olan burayı da etkiliyor." dedi.

Baldewsingh, ayrımcılık trendinin devam ettiğini ve Hollanda'nın ayrımcılık vakalarında Avrupa ülkeleri arasında üst sıralarda yer aldığını kaydetti.

Zor zamanlar yaşanacağını düşündüğünü kaydeden Baldewsingh, "Amerika Birleşik Devletleri'nde olan şey, burada Avrupa'da ve Hollanda'da da çok belirgin olacak. Bu nedenle, bu gelişmeler çok endişe verici dedim ve bunun Hollanda'daki daha geniş insan grupları için bir sonucu olacak." ifadelerini kullandı.

Baldewsingh, "Hedef olacak kişilerin, örneğin siyahi insanlar, Müslümanlar, kadınlar ve sadece Müslüman kadınlar değil, genel olarak kadınlar ve cinsiyet gruplarının büyük ölçüde hedef alınacağını bekliyorum. Bu eğilimi sadece ABD'de değil, Almanya'da ve elbette Hollanda'da da görüyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Raporun bulgularını konuşmak dahi istemiyorlar"

Hollanda parlamentosundaki sağcı kanat politikacıların raporu tartışmak istemediklerini ve raporu kötüleyerek çerçevelediklerini belirten Baldewsingh, şöyle devam etti:

"Sağcı politikacıların yaptığı şey bu. Sadece toplumumuzdaki belirli bir grubu ihmal etmekle kalmıyorlar, aynı zamanda bu raporun bulgularını konuşmak dahi istemiyorlar çünkü bunun hakkında konuşmamak onlar için daha iyi. Ancak bu elbette sorunun çözüldüğü anlamına gelmiyor. Tam tersine, sorun giderek büyüyor ve bir noktada uzaklaşmanın sonuçlarıyla karşı karşıya kalacağız."

Baldewsingh, "Tahminim, Müslümanlar için zor zamanlar olacağı yönünde yani Müslümanlar ve özellikle toplumumuzdaki Müslüman kadınlar için daha zor bir zaman olacak. Bir toplum olarak bunun farkında olmalıyız ancak hükümetlere bunun uygun olmadığına dair bir sinyal vermek için sorumluluklarımızı da almalıyız." diye konuştu.

- Hollanda'da Müslümanlara yönelik ayrımcılık raporu: Sistematik, yaygın ve normalleşmiş

Utrecht Üniversitesi ve Regioplan Araştırma Bürosu tarafından hazırlanan ve geçen ay yayımlanan kapsamlı rapor, Hollanda'daki Müslümanlara yönelik ayrımcılığın "sistematik, yaygın ve toplumun tüm katmanlarında normalleştiği"ni ortaya koydu.

Raporda, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın münferit olaylar olmaktan çıkıp bir yapı haline geldiği belirtildi. Raporda, Aralık 2023-Aralık 2024 döneminde Hollandalı Müslümanlarla yapılan görüşmeler ve daha önce yayınlanan çok sayıda araştırma ve çalışma sonuçlarının incelendiği kaydedildi.

Araştırmacılar, Müslümanların sadece komşular ve sokaktaki günlük temaslarda değil devlet kurumlarında, eğitimde, iş yerlerinde, bankalarda, sağlık sektöründe ve konut piyasasında da ayrımcılığa maruz kaldığını vurguladı.

Raporda, Müslümanların "kurumsal aşırı gözetim" mağduru oldukları belirtilerek devlet kurumları ve kamu hizmetleri tarafından daha sık ve daha hızlı şüpheli görüldükleri ve daha hızlı para cezasına çarptırıldıkları kaydedildi.

Raporda, Haga Lisesi gibi İslami okulların haksız yere devlet tarafından "antidemokratik" olarak damgalanmasına da atıfta bulunuldu.

İslam karşıtı Özgürlük Partisinin (PVV) hükümete katılımının, Müslümanların Hollanda'da geniş çapta kabul görmediğinin bir işareti olarak değerlendirildiği aktarılan raporda, Müslümanlar için ayrımcılığın çok fazla arttığı ve bazı Müslümanların Hollanda'yı terk etmeyi düşündükleri belirtildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.