Hûd Suresi 52. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Hûd Suresi 52. ayeti ne anlatıyor? Hûd Suresi 52. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Hûd Suresi 52. Ayetinin Arapçası:
وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُٓوا اِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَٓاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً اِلٰى قُوَّتِكُمْ وَلَا تَتَوَلَّوْا مُجْرِم۪ينَ
Hûd Suresi 52. Ayetinin Meali (Anlamı):
“Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tevbe edin ki üzerinize bol bol yağmur göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Sakın siz, günah işlemekte ısrar ederek dâvetimden yüz çevirmeyin!”
Hûd Suresi 52. Ayetinin Tefsiri:
Âyetin
ifadesine göre tevbe istiğfar bol bol yağmur yağmasına, feyiz ve bereketlere
nail olmaya, maddî olarak bolluk ve berekete, manevî olarak da izzet ve şerefe
ermeye en büyük sebeplerden biridir.
Rivayete
göre, Âd kavmi günah ve isyana devam ettikleri için Cenâb-ı Hak onlara yağmur
yağdırmadı ve kadınlarını kısırlaştırdı; üç yıl süreyle çocukları dünyaya
gelmedi. Hûd (a.s.) onlara, iman ettikleri takdirde Allah Teâlâ’nın tekrar
yurtlarını canlandıracağını, onlara mal ve evlat ihsan edeceğini söylemişti.
İşte âyette sözü edilen kuvvetten maksat budur. (Kurtubî, el-Câmi‘, IX,
51)
Anlatılır
ki Hz. Ali’nin oğlu Hasan (r.a.) Muaviye’nin yanına elçi olarak varmıştı.
Dışarı çıktığında Muâviye’nin hizmetçilerinden biri de onunla beraber çıktı.
Hz. Hasan’a: “Ben çok malı olan biriyim, ama çocuğum olmuyor. Bana bir şey
öğret, belki Allah bana bir çocuk ihsan eder” dedi. Hz. Hasan ona: “İstiğfara devam
et” tavsiyesinde bulundu. Hizmetçi çokça istiğfar etmeye başladı. O kadar ki
günde yedi yüz kere istiğfar ettiği bile oluyordu. Sonunda adamın on çocuğu
oldu. Bu olay Muâviye’nin kulağına gidince adama: “Bunu nereden öğrenip
söylediğini sorsaydın ya!” dedi. Başka bir ziyareti esnasında adam Hz. Hasan’a
bunu nereden öğrendiğini sorunca: “Hûd (a.s.)’ın: «Rabbinizden bağışlanma
dileyin, sonra O’na tevbe edin ki üzerinize bol bol yağmur göndersin ve
kuvvetinize kuvvet katsın» (Hûd 11/52) sözü ile Nûh (a.s.)’ın:
«Rabbinizden bağışlanma dileyin ki üzerinize bol bol yağmur yağdırsın.
Mallarınızı, evlatlarınızı çoğaltsın, size bağlar, bahçeler versin, sizin için
ırmaklar akıtsın» (Nûh 71/11-12) şeklindeki sözlerini duymadınız mı?” diye
cevap verdi. (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, IV, 194)
Rivayete
göre Hz. Ömer, gece yarısı namaz kılmayı çok severdi. İnsanlara ait bir sıkıntı
zuhur edince üzerindeki elbisesini çıkarır, diz kapağını örtecek kadar kısa
elbise giyer, sonra yüksek sesle ağlamaya başlardı. İstiğfara devam ederdi.
Öyle olurdu ki gözleri kızarır, bayılır düşerdi. Dul kadınlara, yetimlere
sırtında un taşırdı. Bu hâlini gören biri:
“-
Bırakın biz taşıyalım” deyince:
“-
Ya, kıyâmet günü günahımı kim taşıyacak?” derdi. (Veliler Ansiklopedisi,
I, 58)
Böyle
hassas bir gönle ve ince dinî duygulara sahip olmayı bir tarafa bırakalım,
inkâr ve azgınlığın zirvesinde olan Âd kavmi peygamberlerinin öğütlerine şöyle
karşı çıktılar:
Hûd Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Hûd Suresi 52. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...