Hûd Suresi 97. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Hûd Suresi 97. ayeti ne anlatıyor? Hûd Suresi 97. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Hûd Suresi 97. Ayetinin Arapçası:
اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ فَاتَّبَعُٓوا اَمْرَ فِرْعَوْنَۚ وَمَٓا اَمْرُ فِرْعَوْنَ بِرَش۪يدٍ
Hûd Suresi 97. Ayetinin Meali (Anlamı):
Firavun’a ve onun önde gelen yakın çevresine. Fakat onlar Firavun’un idaresine uydular. Oysa Firavun’un idaresi hiç de âdil, doğru ve hakka dayalı değildi.
Hûd Suresi 97. Ayetinin Tefsiri:
Allah
Teâlâ Hz. Mûsâ’yı Tevrat’ın âyetleriyle; asâ, beyaz el, tufan, çekirge,
haşerât, kan ve benzeri mûcizelerle (bk. A‘râf
7/133; İsrâ 17/101) ve Firavun karşısında apaçık bir gâlibiyet ve
üstünlükle (bk. Kasas 28/35) gönderdiği halde Firavun’un kavmi Hz. Mûsâ’ya
değil, Firavun’un idaresine tâbi oldular. Halbuki Firavun’un idaresi hiç de
doğru ve âdil değildi. Onun emirleri, talepleri, kararları, hükümet işlerini
yürütüş şekli sonu hayra çıkacak ve hayra götürecek isabetli bir emir ve karar
değildi. Bütün işi, azgınlık ve sapkınlık idi. Halkına “Sizin en yüce
Rabbiniz benim!” (Naziât 79/24) diyor ve kendinden üstün bir rabbin
varlığını kabul etmiyordu. (bk. Kasas 28/38) Bu sebeple verdiği emirlerin,
Allah’ın emrine uygun olup olmadığını hiç düşünmüyor, yalnızca kendi arzu ve
isteklerine göre emir veriyor, verdiği her emrin en doğru emir olduğunu
zannediyordu. İşte bunlara “Firavun emri” denmekte ve Firavun ile aynı
özellikleri taşıyan bütün idareler ve idareciler de bu ifadenin kapsamına
girmektedir. Allah’ın buyruklarına uygunluğu dikkate alınmadan verilen
emirlerin ise doğru olmayacağı âşikârdır.
İşte
bu Firavun, dünyada kavminin önüne düşerek, hayra götürmeyen yanlış
kararlarıyla onları Hz. Mûsâ’nın peşinde Kızıldeniz’de kendisiyle beraber
boğduğu gibi (bk. Tâhâ 20/78-79), kıyamet günü de onların önüne geçecek,
yangınlarını dindirip ciğerlerini serinletecek su yerine, tıpkı bir davar
sürüsünün suya götürülmesi gibi, onları yakıp kavuracak cehennem ateşine
götürecektir. Nitekim bir âyet-i kerîmede: “Kıyâmet gününde her insan topluluğunu önderleriyle birlikte
çağıracağız” (İsrâ 17/71) buyrulur. İşte Firavun emrinin âkıbeti böyle
ciğer yakan hazin bir âkıbet, ona uyanlar da böyle bedbaht kimseler olacaktır.
Firavun ve ona uyanlar, sonradan da aynı yolu takip edenler hem dünyada hem de
âhirette lânete uğratılacaklar, Allah’ın rahmetinden uzak kalacaklardır.
Dünyada kendilerinden sonra gelen ümmetler onları lânetleyecekleri gibi,
kıyamet günü de bütün mahşer halkı onları lânetleyecektir. Nereye giderlerse
gitsinler lânet peşlerini bırakmayacaktır. Onlar dünyada Firavun emrinin peşinden
koştukları gibi, yaptıklarına tam bir karşılık olarak lânet de onların peşinden
hiç ayrılmayacaktır.
Anlatılan
bu ibret dolu kıssalardan çıkarılacak sonuçlara gelince:
Hûd Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Hûd Suresi 97. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...