Hud Suresinin 75. Ayeti Ne Anlatıyor?

Hud suresinin 75. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Hz. İbrahim’in (ra.) şahsiyetini anlatan âyet; Hud suresinin 75. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Kur’an’da şöyle buyrulur:

فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ اِبْرٰه۪يمَ الرَّوْعُ وَجَٓاءَتْهُ الْبُشْرٰى يُجَادِلُنَا ف۪ي قَوْمِ لُوطٍۜ

İbrahim cidden ağır başlı, hassas ruhlu, kendini Allah’a vermiş biriydi. (Hûd, 11/75)

ÖRNEK ŞAHSİYET: HZ. İBRAHİM (A.S.)

Bilgi:

Hz. İbrahim -aleyhisselâm-, Kur’an’da adı çokça geçen, hayatı ve mücadelesiyle müminlere örnek olmuş büyük bir şahsiyettir. Bu üstün özellikleri sebebiyle Allah Teâla onu seçkin kılmış, ona güzellikler nasip etmiş ve ahirette onun sâlihlerden olacağını bildirmiştir. Ağır başlı, halim selim bir kişiliğe sahip olan İbrahim -aleyhisselâm-, ayrıca Allah’a yürekten bağlılığı, sadakati, ikramı, misafirperverliği ile Kur’an’da methedilmiş ve model gösterilmiştir. Hz. İbrahim -aleyhisselâm- örneği üzerinden “Allah katında değerli bir kul nasıl oluruz?” sorusunun cevabı da verilmektedir.

Mesaj:

  1. Peygamberler bizler için rol modeldir.
  2. Peygamberlerin hayat hikâyelerini öğrenmeliyiz.

Kelime Dağarcığı:

Halîm: Yumuşak huylu, kızgınlıkla muamele etmeyen; Allah’ın isimlerinden biri.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Nihâyet İbrâhim’den korku gidip müjdeyi de alınca, hemen Lût kavmi hakkında elçilerimizle tartışmaya başladı.
  2. Gerçekten de İbrâhim olabildiğince yumuşak huylu ve sabırlı, çokça âh edip inleyen ve kendisini tamâmen Allah’a vermiş birisi idi.
  3. Melekler ona şöyle dediler: “Ey İbrâhim! Sen bu tartışmadan vazgeç! Çünkü Rabbinin hükmü verilmiş ve hatta icrâya konmuş bulunuyor. Artık onların başına geri çevrilmez bir azap mutlaka gelecektir.”

Meleklerin geliş maksadını öğrendiğinden korkusu zail olan Hz. İbrâhim, belki iman ederler ümidiyle Lût kavmine mühlet verilmesi için meleklerle tartışmaya başlar. Bu tartışma zayıf olanın kuvvetliyle, hatta muhtaç ve fakir olanın zengin ve cömert biriyle yaptığı tartışma kabilindendir. Hz. İbrâhim bu tartışmayı, günahkâr da olsalar insanların kurtulmasını istediğinden, onlara acıyıp şefkat gösterdiğinden dolayı yapmıştır. Çünkü o şu mümeyyiz hasletlere sahip seçkin bir peygamberdir:

›    Halîmdir; olabildiğince yumuşak huylu, sabırlı, ağır başlı, cezalandırmakta acele etmeyen, teennî ile hareket eden bir insandır.

›    Evvâhtır; son derece yufka yürekli, başkalarına acıdığından dolayı çokça âh çeken, içi yanan, yalvaran, içli bir kişidir.

›    Münîbdir; bütün varlığıyla Allah’a yönelen, O’na teslim olan ve tevbe eden biridir.

Böyle olduğu için işledikleri günahlar sebebiyle artık helak edilmeleri kaçınılmaz olan Lût kavminin bile helâkine gönlü razı olmamıştır. Fakat melekler, artık tartışmanın bir faydası olmayacağını ve o kavmin kesinlikle helak edileceğini bildirerek Hz. İbrâhim’e boşuna uğraşmamasını ve bu tartışmadan vazgeçmesini söylemişlerdir.

Bu sûrede peş peşe kavimlerin helakinden bahsedilirken arada Hz. İbrâhim’in hayatından içinde birtakım müjdelerinde de bulunduğu sözkonusu kesitin sunulması, bütün yıkımların ortasında dünyanın geleceği adına toprağa düşmüş bir muştu tohumunun bulunduğunu hatırlatmak için olsa gerektir. Bir yanda bazı topluluklar korkunç yıkımlarla tarihe karışırken, beri yanda Hz. İbrâhim’in iki oğlu dünyayı teşrif buyuruyordu. Bu iki oğulla birlikte insanlık tarihi bambaşka bir safhaya girecek ve onların nesillerinden büyük peygamberler gelecekti. Bunu haber vermekle Kur’ân-ı Kerîm, Mekke’de çok zor şartlar altında bulunan Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’i ve beraberindeki mü’minleri, ayrıca her dönemde aynı şartlar altında bulunan mü’minleri teselli etmekte, onların sabrını ve şevkini artırmakta ve her zaman aynı hâdiselerin yaşanabileceğini, zorlukların altında büyük muştuların bulunduğunu dikkatlere sunmaktadır.

Meleklerin yüzde yüz kesinlik bildiren bu sözleri üzerine İbrâhim (a.s.) gerçeği anladı ve Rabbinin hükmüne boyun eğdi.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

HZ. İBRAHİM (A.S.) ALLAH'A NASIL DOST OLDU?

Hz. İbrahim (a.s.) Allah'a Nasıl Dost Oldu?

HZ. İBRAHİM’İN (A.S.) HAYATI VE MUCİZELERİ

Hz. İbrahim’in (a.s.) Hayatı ve Mucizeleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • YAZIM HATANIZI DÜZELTİNİZ HZ . İBRAHİM A.S
    YAZILMASI GEREKEN KISIMDA
    HZ.İBRAHİM ( R.A. ) YAZILMIŞ
    Hud suresinin 75. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Hz. İbrahim’in (ra.) şahsiyetini anlatan âyet; Hud suresinin 75. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.