Hüdayi Hazretlerinin Sultan 3. Murat’a Yazdığı Mektuplar
Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretlerinin Sultan 3. Murat Hân’a yazdığı mektuplar.
Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin İstanbul’a geldiği yıllarda Osmanlı tahtında Sultan 3. Murat Han bulunmaktaydı. Bu pâdişah, başlangıçta gerek Devlet-i Aliyye’nin geniş sınırlarına ve ihtişâmına, gerekse yaşının gençliğine ve zindeliğine aldanarak aşırı bir güven ve rahatlık içinde hareket ediyordu. Bu sebeple birtakım noksanlıklar da hâliyle yaşanıyordu.
İşte bunu fark eden Hüdâyî Hazretleri, hiç kimsenin cür’et dahî edemeyeceği bir vazifeyi, yani sultânı irşad vazifesini zarûreten üstlendi. 3. Murat Hân’a, onu Hak ve hakîkate yönlendirici mektuplar yazdı.
AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİNİN MEKTUPLARI
Bu mektupların, mâhiyetlerine göre, gerektiğinde yumuşak, gerektiğinde sert bir üslûbu hâiz olması, Hazret-i Hüdâyî’nin bu irşad vazifesinde ne kadar salâhiyet, tasarruf, nüfûz ve tesire mâlik olduğunu göstermesi bakımından câlib-i dikkattir. Zira celâdeti sebebiyle Sultan 3. Murat’a bu îkazların, yüksek seviyede bir mânevî tasarrufu bulunmayanlar tarafından yapılması mümkün değildi. Muhtelif zamanlara âit mektuplardan bâzı bölümler şöyledir:
“Sultânım! Şerîat gemisine binip takvâ yelkenlerini açarak hakîkat denizinde Hakk’a muhabbet rüzgârıyla îtidâl ve istikâmet üzere yol al! Zâhirin ve bâtının şartlarını, yani şerîat ahkâmı ile tarîkat ve hakîkat esaslarını tam olarak yerine getir! Adâlet dedikleri, işte budur!..”
“Saâdetli Pâdişâhım! Sizin saltanatınız zamanında olan kuvvet, kudret ve şevket hiçbir zaman olmamıştır... Ancak biliniz ki, Allah ve Rasûlü’nün biricik arzusu, zulmün kaldırılıp adâletin ikàmesidir. Bid’atlerin atılıp Sünnet’lerin icrâsıdır.”
“Sultânım! Allâh’ın kulları sizden şefkat ve merhamet bekler. Eğer halka şefkat ve merhametle muâmelede bulunmazsanız ihânet etmiş olursunuz! Bu durumda onlar, kırık gönüllerle nefret içerisinde sizden yüz çevirirler. Yapageldikleri hayır-duâyı da keserler...”
“Sultânım! Sakarya suyunu geçip odun tedârikini murât etmişsiniz. Halk bundan çok memnun olmuştur. Zira ihtiyaç çoktur. Merhum dedeniz Sultan Süleyman Han, Kâğıthâne suyunu getirip halka bununla ziyâfet çekmişti. Siz de odun getirerek fukarâyı sevindirdiniz.”
“Sultânım! Bizim işimiz ashâb-ı gurur ve gaflet olanları nasihat ve vaaz ile îkaz ve irşâd eylemektir. Takvâ yoluna girip amel-i sâlih işlemeye teşviktir. Böylece ıslâh edici sâlihlerden olmak, Cenâb-ı Allah’tan murâdımızdır. Müfsid ve müstedriclerden olmaktan Allâh’a sığınırız.”
Bu şekilde kıymetli nasihat ve irşadlarıyla başta sultan olmak üzere bütün devlet ricâli arasında tesir ve nüfûzu artan Hüdâyî Hazretleri, Ferhad Paşa ile Tebriz seferine de katılmış ve orduya mânevî kumandanlık yapmıştır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları