Hüdayi Külliyesi Yükseliyor

Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin başlattığı hizmetlerin devamı için “Hüdayi Külliyesi” yakın zamanda açılıyor. Sizin de bir tuğlanız olsun...

Azîz Mahmud Hüdâyî Hazretleri tarafından 1589 yılında o zamanki adıyla Doğancılar Ahmed Çelebi Mahallesinde bir tepe üzerinde bulunan arsanın satın alınmasıyla inşaatına başlanan Hüdayi Külliyesi, 1595 yılında tamamlanmış ve o gün bugün yoksulların ve gelip geçen misafirlerin karınlarının doyurulduğu bir sosyal yardım merkezi olmasının yanı sıra kafaların ve kalplerin de doyurulduğu bir eğitim yuvası olma hüviyetini halen devam ettirmektedir.

425 yıldır maddi ve manevi şefkat ve merhamet yuvası olan ve Hüdayi Hazretlerinin türbesinin de içinde yer aldığı Külliye, artan taleplere cevap verebilmek ve ihtiyaç sahiplerine, öğrencilere ve Hüdayi Hazretlerinin ziyaretçilerine daha güzel hizmet verebilmek için genişletiliyor.

  • 1.000 kişilik Aşevi
  • 350 kişilik Konferans Salonu
  • Kur’an Kursu
  • Öğrenci Yurdu
  • Çok Amaçlı Salon
  • Misafirhane
  • Hüdayi Hazretlerinin ziyaretçileri için Otopark

ve diğer müştemilatlarıyla daha fazla kişiye hizmet verecek bu külliye inşaatına sizler de dilediğiniz miktarda katkıda bulunabilirsiniz.

BAĞIŞ yazıp 4832’ye SMS atarak da 15 TL katkıda bulunabilirsiniz.

Havale ve EFT yoluyla bağış için HESAP NUMALARI İÇİN TIKLAYINIZ

ONLİNE BAĞIŞ İÇİN TIKLAYINIZ

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • esselamu aleykum ... Allah bu çeşitten hizmetler için infakta bulunanlardan ve vesile olanlardan razı olsun... amin ecmain....

    Emeği geçen herkesden ALLAH RAZI OLSUN.SADAKA İ CARİYE'MİZİN AÇIK OLMASI NİYETİYLE.

    selamünaleyküm
    çok seviniyoruz böyle değerlerin yükselmesine elimizden geldiği kadar katkıda bulunmaya çalışıyoruz Allah sayılarını artırsın ve tüm yardımı geçenlerden razı olsun ahirette mizanimiza konsun
    Allah yar ve yardimciniz olsun

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.