Hukuku'l-Ibâd Ne Demektir?

Hukuku'l-Ibâd ne demektir? Kısaca anlamı nedir?

Kul hakları anlamına gelen "hukuku'l-ıbâd" kavramı; temel insan hakları ifadesinin karşılığıdır. Kul hakları, başkalarına ait olan ve dokunulmaz kabul edilen maddî ve manevî imkânlara denir.

Temel insan haklarından önemli olanlarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Yaşama ve vatandaşlık hakkı,
  • Çalışma, ticaret yapma ve mülk edinme hakkı,
  • Eğitim ve öğretim hakkı,
  • İnanma ve ibadet etme hakkı,
  • Düşünce ve düşündüğünü ifade etme hakkı,
  • Bilgi edinme ve haber alma hakkı,
  • Kişilik ve onurunu korunma hakkı,
  • Seçme ve seçilme hakkı,
  • Özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı hakkı,
  • Dilediği bir yerde ikâmet etme ve seyahat hakkı,
  • Kanun karşısında eşitlik ve savunma hakkı.

MÜFLİS KİMDİR?

İslâm, insan haklarına saygı gösterilmesini ve bu hakların ihlal edilmemesini istemektedir. Hz. Adem peygamberden itibaren süregelen, Hz. Muhammed (a.s.)'ın peygamber olarak gönderilmesi ve Kur'ân'ın indirilmesi ile kemale eren hak din İslâm'ın temel amacı; malın, canın, ırzın, aklın ve dinin korunmasıdır. Bu beş esas, kul haklarını korumaya yöneliktir. Kul haklarını ihlal etmek büyük günahtır. Sözgelimi bir insanı dövmek, öldürmek, malını çalmak, gıybetini yapmak, evine izinsiz girmek kul haklarını ihlal etmektir. Kul hakkı ihlal eden kimsenin, bu haktan kurtulabilmesi için hak sahibine hakkını ödemesi ve onunla helalleşmesi gerekir. Aksi takdirde âhirette sevabından vermek veya hak sahibinin günahını yüklenmek sûretiyle kısas yapılacaktır.Bu tür kimselere Peygamberimiz (a.s.) "müflis" demektedir:

Sahabeden Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Rasûlüllah (a.s.), ashabına,

- "Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb:

- Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir, dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (a.s.),

  • "Bir insan; âhirete namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelir, bununla birlikte bu kimse birine sövmüş, bir başkasına zina isnât edip iftira etmiş, bir diğerinin malını çalıp yemiş, bir insanı dövmüş veya öldürmüştür. Bu sebeple bu kimsenin iyiliklerinin sevabı hak sahiplerine verilir. Eğer üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları tükenirse, hak sahiplerinin günahları alınır bu kimsenin üzerine yüklenir sonra da cehenneme atılır. İşte müflis bu kimsedir" buyurmuştur. (Müslim, Birr, 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet, 2)

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.