Hümeze Suresi 2. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Hümeze Suresi 2. ayeti ne anlatıyor? Hümeze Suresi 2. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Hümeze Suresi 2. Ayetinin Arapçası:
اَلَّذ۪ي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُۙ
Hümeze Suresi 2. Ayetinin Meali (Anlamı):
Böylesi malı biriktirip yığar ve onu tek tek sayar durur.
Hümeze Suresi 2. Ayetinin Tefsiri:
Burada
Cenâb-ı Hakk’ın “veyl olsun, yazıklar olsun” tehdidine müstahak bir insan tipi
dikkatlere sunulur. Onun, Allah’ın kahır, gazap ve azabını celbedici son derece
çirkin vasıfları gözler önüne serilir:
O,
هُمَزَةٌ (hümeze) ve لُمَزَةٌ
(lümeze)dir. Hümeze, “hemz” kelimesinden gelir. Hemz; kırmak, dürtmek, yere
çalmak demektir. Buna göre “hümeze”, insanların namus, nesep ve haysiyetiyle
oynamayı, onları incitmeyi, kötüleyip kınamayı, gıybet etmeyi, şeref ve
onurlarını yaralamayı âdet edinmiş koğucu kimselerdir. Lümeze ise “lemz”
kelimesinden gelir. Lemz; mızrak saplar gibi yaralamak, ayıplamak, kaş göz
kırparak eğlenmek niyetiyle birini diğerine göstermek gibi mânalara gelir.
“Lümeze” de herkesi ayıplamayı, şuna buna ayıp ve kusur isnat ederek eğlenmeyi,
kaş göz işaretleriyle birini başkalarına göstererek aşağılamayı âdet haline
getiren kimselerdir.
Hâsılı
“hümeze” ve “lümeze”, ister arkasından ister yüzüne karşı olsun; gerek bedeni,
gerek namusu, gerek nesebi, soyu sopuyla alakalı olsun; gerek sözle gerekse el,
kaş, göz işaretleriyle olsun, duyduğunda veya gördüğünde bir insanı üzecek,
gönlünü incitecek her türlü çirkin söz, fiil ve davranışları içine almakta ve
bunların hepsini yasaklamaktadır. Bu beyân, Cenâb-ı Hakk’ın kullarını ne kadar
çok sevdiğini, onlara ne kadar çok değer verdiğini ve onların haklarını, şeref
ve haysiyetlerini korumaya ne kadar ehemmiyet verdiğini gösteren apaçık
işaretlerdir. Nitekim şu âyet-i kerîmeler, burada “hemz ve lemz” olarak hülâsa
edilen mezmûm hal ve hareketleri daha açık bir şekilde açıklayıp
yasaklamaktadır:
“Ey iman edenler! Bir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin;
belki de o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka
kadınlarla alay etmesinler; belki o alaya aldıkları kendilerinden daha
hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın; birbirinizi incitici, aşağılayıcı kötü
lakaplarla çağırmayın. Bir insan iman ettikten sonra onu fâsıklığı çağrıştıran
bir isimle çağırmak ne kötü bir davranıştır ve böyle yapıp imandan sonra
fâsıklık damgası yemek de ne kötüdür. Bu tür davranışların ardından kim tevbe
edip Allah’a yönelmezse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir. Ey iman
edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin
gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın.
Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan
tiksindiniz! Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının.
Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, engin merhamet sahibidir.” (Hucurât
49/11-12)
İnsanı
böyle günahlara sevk eden sebep, mânayı değil maddeyi sevmek, âhireti bırakıp
dünyaya sarılmak, malın mülkün çokluğu ile şımarmak, geçerli değer ölçüsü
olarak sadece maddeyi kabul edip başkalarını küçük görmektir. Bu yüzdendir ki,
o hümeze ve lümeze’nin helâl haram demeden mal biriktirdiği; cimriliğinin ve
maddeye tapan bir kişi olduğunun bir işareti olarak da onu tek tek saydığı
belirtilir. Malına öyle tapmaktadır ki, Allah’ı ve ölümü unutmakta; malının
gerçekte kendinin değil, kendisine imtihan için geçici bir süreliğine emâneten
verildiğini, bir süre sonra onları dünyada bırakıp gideceğini aklına
getirmemekte; dolayısıyla onda Allah’ın ve muhtaçların hakları olduğunu
unutmakta; durmadan “benim malım, benim mülküm” diyerek bunun kendini ebedi
yaşatacağı gafletine düşmektedir. Halbuki gerçek, onun sandığı gibi değildir.
Ölümle bütün dünya malı dünyada bırakılacak ve insan âhirette sadece
yaptıklarıyla baş başa kalacaktır:
Hümeze Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Hümeze Suresi 2. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR