Huşû Ne Demektir? Kısaca Anlamı

Huşû ne demektir? Kısaca anlamı nedir? Huşû nasıl kazanılır?

Sözlükte "sâkin olmak, gözünü ve boynunu eğmek", sesini kısmak ve tevâzu göstermek anlamına gelen huşû, din ıstılahında, mütevâzi, sâkin, saygılı, ihlaslı ve itâatkâr olmak, boyun eğmek ve söz dinlemek, Allah'a yönelmek ve ibâdet etmek demektir. Huşû' sahibine hâşi' denir. Çoğulu, hâşiûn ve hâşiîndir. Huşû kavramı Kur'ân'da; mü'minleri, dağları ve yeryüzünü övme, âhirette kâfirlerin durumunu bildirme bağlamında kullanılmıştır.

Zekeriya ve Yahya Peygamberler, (Enbiyâ, 21/90) îmân eden kitap ehli (Âl-i İmrân, 3/99) hâşiîn vasfı ile övülmüşlerdir. Kur'ân'da bu vasıf ile, îmân edip itâat eden, Allah'ın emir ve yasaklarına karşı saygılı olan, asla kibirlenmeyen, Allah'a karşı gelmekten sakınan ve korkan, Allah'ın va'd ve vaîdini doğrulayan mü'minler kastedilmiştir.

Huşû'un aslı, kalpte; tezâhürü, bedende olur. Kalp Allah'a boyun eğerse azalar da boyun eğer. Hadîd sûresinin 16. âyetinde "kalbin huşûu", Mü'minûn sûresinin 2. âyetinde "namazda huşû" söz konusu edilmiştir. Kalbin huşûu, imân edip Allah'a saygı duyması, onu övmesi, anması ve ona karşı gelmekten sakınmasıdır. Zıddı katı kalplilik yani dinî değerler karşısında duyarsız, dinî öğütler karşısında vurdum duymaz olması ve İslâmî inanç ve düşünceyi savunmamasıdır. Namazda huşûu, namazı Peygamberin bildirdiği şekilde, farz, vacip, sünnet ve adabına uyarak, kemal-i edep, huzuru kalp ve ihlâsla kılmaktır. "Dağ ve arzın huşûu" (Haşr, 59/21; Fussilet, 41/39); ilâhî yasalara uymasıdır. Dünyada kibirlenip Allah'a boyun eğmeyen, ilâhî emir ve yasaklara uymayan, Allah ve Peygamber'e baş kaldıran kâfirlerin; suçluluğun göstergesi olarak âhirette zilletten boyunlarını ve gözlerini öne eğecekleri ve seslerini kısacakları "huşû" kavramı ile ifade edilmiştir (Kamer, 57/7-8; Kalem, 68/43; Me'âric, 70/44; Tâ-hâ, 20/108; Şûrâ, 42/45).

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

NAMAZDA HUŞU NASIL YAKALANIR?

Namazda Huşu Nasıl Yakalanır?

HUŞU NE DEMEKTİR? HUŞU NASIL OLUR?

Huşu Ne Demektir? Huşu Nasıl Olur?

İBADETLERDE HUŞU NASIL OLMALIDIR?

İbadetlerde Huşu Nasıl Olmalıdır?

İBÂDETLERDE HUŞÛ NASIL SAĞLANIR?

İbâdetlerde Huşû Nasıl Sağlanır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.