Hutbenin Sahih Olması İçin Gerekli Şartlar
Sahih hutbe nedir? Sahih hutbenin şartları nelerdir?
Cuma namazının sıhhat şartlarından biri olduğu için hutbenin belli bazı şartlara uygun olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartlar, dört fıkıh mezhebince farklı sayıda tespit edilmiş bulunmaktadır.[1] Malikilere göre Hutbenin sıhhat şartları dokuz tanedir:
- Hutbeler, namazdan önce okunmalıdır.
- Namaz, hutbelere bitiştirilmiş olmalıdır.
- Hutbelerin birincisi, ikincisine bitiştirilmelidir.
- Hutbeler, Arapça okunmalıdır.
- Hutbeler seslice okunmalıdır.
- Hutbeler mescid içinde okunmalıdır.
- Hutbelerin ikisi de Arapların hutbe diye adlandırdıkları ifade tarzına uygun olmalıdır.
- Her iki hutbede de, işitmeseler bile, Cuma namazı şartlarını üzerlerinde taşıyan on iki kişi hazır bulunmalıdır.
- Hutbe ayakta okunmalıdır. Bazıları bunun sünnet olduğunu söylemişlerdir. Her iki görüş de mûtemed sayılır. En ihtiyatlısı, ayakta okumaktır.[2]
Hutbe, Cuma namazının sıhhat şartlarındandır ama kendisi namaz değildir. Namaz olmadığı içindir ki, hutbe irâd ederken kıbleye değil, cemaate dönülür. Abdestsiz hutbe okumak ve kıbleye dönmek mekruh’tur. Eğer gerçekten hutbe, namaz hükmünde olsaydı, mutlaka abdestli olmak ve kıbleye dönmek şart olurdu. Hutbenin yarı namaz demek olduğuna dair mevcut olan rivayet “sevap” açısından bir açıklamadır.
Uygun görülmemekle birlikte hatibin hutbe irad ederken, hutbe arasına bir başka söz katması, cemaatten herhangi birine özel olarak hitab etmesi mümkündür. Nitekim Peygamber Efendimiz, mescide yeni gelen bir sahabiye minberden hitab ederek konuşmuştur. Yine Hz. Ömer, bir keresinde mescide geç gelen Hz. Osman’a mescide niçin geç kaldığını sormuştur. Ancak hatib hutbe irad ederken cemaatin konuşması, hatta konuşana “sus” demesi bile, susma emrinin çiğnenmesidir ve Cuma namazının faziletinden kişiyi mahrum bırakır. Konuya âit hadisin anlamı şöyledir:
-“ …Bana Saîd İbnu’l-Müseyyeb haber verdi ki, ona da Ebû Hureyra (ra) şöyle haber vermiştir. Resulullah (sas): “Cuma günü hatib hutbe irad ederken, arkadaşına yalnızca “sus”, dinle” desen bile lağvetmiş (cumanın sevabını kaybetmiş) olursun.”[3] buyurdu.
Dipnotlar:
[1] Bkz. Abdurrahman Cezirî, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı Çağrı Yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 1993
[2] Abdurrahman Ceziri, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı, c. 2, 553-557.
[3] Buhâri, Cuma 36; Müslim, Cuma 12; Ebû Davud, Salat 1 29; Tirmizi, Cuma 16; Nesâi, Cuma 22; İbn Mâce, İkame 86; Muvatta, Cuma 6