Huy Ne Demek?

Huy nedir, ne anlama gelir? Huy kelimesinin sözlük anlamı nedir? Huy değişir mi? Huy kelimesi ile ilgili cümle.

Huy, “doğuştan olan tabiat, yaratılış, mizaç” demektir.

HUY NEDİR?

Huy sözlükte, “insanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat” anlamlarına gelir.

Huy veya mizaç, psikolojide içe veya dışa dönüklük gibi bireyin kişiliğini ifade eden sıklıkla öğrenilmişten ziyade doğuştan geldiği kabul edilen davranışlardır.

HUY DEĞİŞİR Mİ?

İnsanın fıtratında bulunan huyların terbiye edilerek hakka ve hayra yönlendirilmesi elzemdir. Zira İmâm Gazâlî Hazretleri’nin tâbiriyle;

“İnsan bal mumu gibidir. Terbiye ile ona -müsbet veya menfî- istenilen şekil verilebilir.”

Meselâ hırs, dünyevî hedeflere tevcih edildiğinde çirkin ve boştur. Fakat terbiye edilip ulvî ve uhrevî gâyelere tevcih edildiğinde, hayırlı neticelere sevk eder. Bunun gibi;

  • İnat ve azim,
  • Kibir ve vakar,
  • Zillet ve tevâzu,
  • Savurganlık ve cömertlik,
  • Cimrilik ve iktisat,
  • Cür’etkârlık ve cesaret,
  • Lâubâlîlik ve samimiyet gibi huyların, aynı cevherin farklı terbiye neticesinde ortaya çıkan birbirine zıt tezâhürleri olduğu, câlib-i dikkat bir husustur.

HUY KELİMESİ İLE İLGİLİ CÜMLE

Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terkedinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:

  1. Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihânet eder.
  2. Konuştuğunda yalan söyler.
  3. Söz verince sözünden döner.
  4. Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar." (Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, îmân 106. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20)

İslam ve İhsan

HUY VE AHLÂK DEĞİŞİR Mİ?

Huy ve Ahlâk Değişir mi?

"4 HUY VARDIR Kİ BUNLAR KİMDE BULUNURSA O KİŞİ TAM MÜNÂFIK OLUR" HADİSİ

"4 Huy Vardır Ki Bunlar Kimde Bulunursa O Kişi Tam Münâfık Olur" Hadisi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.