Huzurevinde Ramazan Heyecanı

Samsun'da huzurevi sakinleri, eski Ramazanları özleseler de huzurevinde ibadetlerini yerine getirip arkadaşlarıyla vakit geçiriyor.

Samsun Büyükşehir Belediyesi Huzurevinde yaşamını sürdüren vatandaşlar, Ramazan ayında ibadet edip, iftar ve sahuru birlikte yapıyor, çeşitli aktivitelerle sosyal hayattan kopmamaya çalışıyor.

Huzurevi sakinlerinden 2 çocuk babası, 5 torun sahibi 87 yaşındaki Hüseyin Kılıç, huzurevi hayatı öncesinde market işlettiğini söyledi. Yaklaşık 10 yıl önce eşi vefat ettikten sonra bir süre yalnız yaşadığını, 3 yıl önce de çocuklarının itirazına rağmen huzurevine yerleştiğini anlatan Kılıç, hayatından memnun olduğunu belirtti.

Günlerinin huzurlu geçtiğini dile getiren Kılıç, şöyle devam etti:

"İbadetlerimizi yapabiliyoruz. Namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, arkadaşlarla sohbet ediyoruz. Burada Ramazan çok güzel geçiyor. İki arkadaşla sohbet edip vakit geçiyor. Ramazan ibadetlerimizi eskiden olduğu gibi yapamıyoruz. Bacağımda platin var, sağlık sorunları yaşıyorum ama halimize şükürler olsun."

"EVİMİZDE OLSA BU RAHATLIĞI BULAMAYIZ"

Huzurevinde kalan 5 çocuk babası 74 yaşındaki Celal Deniz de 40 yıldan fazla çiftçilik yaptığını, şimdi huzurevinde rahatının yerinde olduğunu, görevlilerin kendilerine çok iyi baktığını söyledi.

Günlerinin çok güzel geçtiğini dile getiren Deniz, şunları kaydetti:

"Ramazanda daha güzel geçiyor. Allah devletimizden razı olsun. Evimizde olsa bu rahatlığı bulamayız. Köyümüze gidiyoruz, dolaşıp geliyoruz. Huzurevi çevresindeki bahçede geziyoruz, ibadet ediyoruz, dinleniyoruz. Eski Ramazanlarımız çalışmayla geçiyordu. İftara bir saat kala eve gelebiliyorduk. O günleri özlemiyorum. Neden özlemiyorsun dersen, bu günlerimiz daha iyi. O günler bize yorucu gündü. Akşama kadar sıcakta çalışıyorduk. Bu günlerimiz daha değerli, Allah'ımıza şükürler olsun."

"DERTLERİMİZE ORTAK OLUYORUZ"

"Şişko Nuri" lakaplı sinema oyuncusu Sıtkı Sezgin de 9 yıldır huzurevinde yaşadığını, burada her türlü imkana sahip olduklarını kaydetti.

İnsanların namazlarını kılıp oruçlarını tuttuğunu dile getiren Sezgin, "İsteyenler camilere gidebiliyor. Huzurlu bir aile ortamında yaşamımızı sürdürüyoruz. Dertlerimize ortak oluyoruz." ifadesini kullandı.

İki çocuk annesi 70 yaşındaki Aysel Sezen de eşinin vefatı sonrası huzurevine yerleştiğini, yaklaşık 4 yıldır burada yaşadığını belirterek, "Hür yaşamıyı seviyorum. O nedenle kimsenin yanında kalamadım. Huzurevinde çok mutluyum. Okumayı çok istedim ama durumumuz iyi olmadığı için annem okutamadı beni. Burayı yatılı bir okul gibi görüyorum. Giyiniyorum, iniyorum yemekhaneye, çok hoşuma gidiyor. Okul gibi bir hayalle yaşıyorum. Mutluyum." diye konuştu.

Ramazan günlerinin güzel geçtiğini vurgulayan Sezen, "Gece sahura kalkıyoruz. Yemeklerimizi hazırlıyorlar. Günlerimiz gülerek, eğlenerek mutlulukla geçiyor." dedi.

ESKİ RAMAZANLAR FARKLIYDI

Emekli sınıf öğretmeni Fethi Yelekin, 4 çocuğu ve 6 torunu olduğunu, yalnız yaşadığı için huzurevini tercih ettiğine dikkati çekti. Yelekin, öğleye kadar huzurevinde kitap yazdığını, daha sonra dışarıda gezdiğini, arkadaşlarıyla vakit geçirdiğini anlattı.

Huzurevi bahçesinde sebze yetiştirdiğini aktaran Yelekin, şunları söyledi:

"Bugünkü Ramazanlarla eski Ramazanlar çok farklı. Eskiden yokluk vardı. Ramazanlarda bizim özel yemeğimiz börek ve tavuklu pilavdı. Bizi sahura kaldırmazlardı çocuk diye ama sabahleyin 'Acaba börek, pilav arttı mı?' diye sofralara koşardık. Bugün sofralarda yok yok, bolluk içinde. Bugün her gün soframızda böreğimiz, tatlımız var."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.