Hz. Ali’nin (r.a.) Hikmetli Nasihatleri

Hz. Ali’den (r.a.) muhtelif zamanlarda nakledilen hikmetli nasihatlerden...

Hazret-i Ali’nin radıyallahu anh hikmetli nasihatlerinden bazıları...

HZ. ALİ’NİN (R.A.) HİKMETLİ NASİHATLERİ

Hamd, varlıkları yoktan var eden, gecenin içinden gündüzleri çıkaran, ölüleri, mezarlarından kaldırıp dirilten Allah’a mahsustur.

Ben şehâdet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine ben şehâdet ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve Rasûlü’dür.

Allah’a Muhalefet Etmeyin

Allah’a muhalefetten sakınınız, kulu kurtaracak olan en üstün vesileler, iman, Allah yolunda cihad, insanın tabiatında mevcut olan samimiyet, dinin direği olan namazı kılmak, Allah’ın farz kıldığı zekatı vermek, Allah’ın azabına kalkan olan Ramazan orucunu tutmak, fakirliği gideren ve günâhları döken haccı îfâ etmek, serveti bollaştıran, ömrü uzatan ve dostların sevgisini kazandıran akrabayı ziyaret etmek, hataları silen, Allah’ın gadabına mani olan, gizli verilen sadaka ve fenâ bir şekilde zuhûr edecek ölüme engel olan ve korkudan koruyan iyiliktir.

Zikirlerin En Faziletlisi

Allah’ı devamlı zikrediniz. Çünkü zikirlerin en güzeli Allah’ı zikretmektir. Müttakîlere vadedilenleri isteyiniz. Çünkü Allah’ın va’di, va’dlerin en doğrusudur. Peygamberimizin yolundan gidiniz. Çünkü o, yolların en efdalidir. O’nun sünnetlerine uyun! Çünkü O’nun sünnetleri yolların en şereflisidir. Allah’ın kitabını öğreniniz! Çünkü Allah’ın kitabı sözlerin en değerlisidir. Dini iyi anlayın! Çünkü dini iyi anlamak kalpleri parlatır. Kur’an’ın nurundan şifa isteyin. Çünkü o, gönüllerdeki marazlara şifadır. Kur’an’ı hakkına riayet ederek okuyunuz! Çünkü en güzel haberler ondadır. Kur’an okunduğu zaman dinleyiniz! Konuşmayınız! Umulur ki Allah size merhamet eder. Kur’an vasıtasıyla doğru yolu bulduğunuzda öğrendiklerinizle hidayete daim olasınız. İlmiyle amel etmeyen alim, bilgisizliğinden dolayı, doğru yolu bulamayan günahkâr cahil gibidir. Bana göre, cehaleti içinde bocalayan cahile nisbetle, ilmi ile amel etmeyen alimin vebali daha büyük ve alim daha perişandır. Her ikisi de mahvolmuş sapıklardır.

Vehme Kapılmayın!

Vehme kapılmayın! Şüpheye düşersiniz. Şüpheye düşmeyin, sonra küfre gidersiniz. İşin kolayına kaçmayın! Sonra gaflete düşersiniz. Hak’tan gafil olmayın! Sonra zararlı çıkarsınız. İhtiyatlı davranırsanız, kendinize güveniniz olur. Kendinize güveniniz olursa, gurura kapılmazsınız. Kendisine karşı en samimi olanlarınız, Rablarına karşı en itaatkâr olanlardır. Kendi kendilerini en çok aldatanlar ise Rablarına en âsî olanlardır.

Allah’a itaat edenler belalardan emin ve yaptıklarından müsterihdirler. Allah’a âsî olanlar ise her şeyden korkar, yaptıklarından dolayı da pişman olurlar. Allah’tan her hususta apaçık bilgi ve afiyet dileyiniz. Kalblerinizde olanların en hayırlısı imanı yakin ve amellerinizde de azîmeti tercih etmek gerekir.

Allah’a Verdiğiniz Sözde Durun, Kadınlara Bakmayın, Yalan Söylemeyin, Hakkı Söyleyin

Amellerin sonradan uydurulanları en zararlılarıdır. Çünkü, her sonradan uydurulan şey bid’attır. Her yeni şey uyduran bid’atçıdır. Bid’at uyduran zarardadır. Her bid’at mutlaka bir sünneti terk eder. Gerçekten aldanmak, bir kimsenin dininde aldanmasıdır. Aldanan kendisini zarara sokmuştur. Riya Allah’a bir nevi şirk koşmaktır. Samimiyet, amelin kabulüne delil ve imanın bir icabıdır. Eğlence toplantılarına devam etmek Kur’an’ın emirlerini unutturur. Oralara şeytan gelir ve insanı her türlü taşkınlığa sevk eder. Kadınlarla oturup kalkmak kalbi bozar. Gözlerinizi şeytanın tuzağı olan kadınlara bakmaktan koruyunuz! Allah’a verdiğiniz sözde sebat ediniz. Zira Allah, verdiği sözde duranlarla beraberdir. Yalandan kaçınınız. Çünkü yalanla iman bir arada bulunmaz. Doğruluk kurtuluş ve şeref vesilesidir. Yalan ise insanı tehlikeden tehlikeye atar, hakkı söyleyin ki onunla tanınasınız. Doğruluk üzere amel edin ki doğru söyleyenler zümresinden olasınız!

Emaneti Ehline Verin!

Emanetleri emin bulduklarınıza veriniz. Sizleri unutan dostları ziyaret ediniz. Size dargın olanları siz fedakarlık göstererek ziyaret ediniz. Verdiğiniz sözde durunuz. Karar vermek mevkiinde olduğunuzda adağ letli olunuz. Atalarınızla övünmeyiniz. Birbirinize lakap takmayınız. Birbirinizle alay etmeyiniz! Birbirinize buğğ zetmeyiniz! Zayıflara, zulme uğrayanlara, kimsesizlere, Allah yolunda olanlara, yolculara ve kölelere yardım ediğ niz! Dul ve yetimlere acıyınız! Birbirinize selam veriniz!

Selama Karşılık Verin!

Verilen bir selama ya aynı şekilde yahut da daha güzel bir şekilde mukabele ediniz. Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri buyuruyor:

“İyilik ve takvada yardımlaşınız. Günâhda ve düşmanlıkta yardımlaşmayınız! Allah’ın emirlerine muhalefetten korkunuz. Çünkü O’nun azabı şiddetlidir.” (Maide, 2)

Gerçek Fakih Kimdir?

Hazret-i Ali’den radıyallahu anh:

Rasûlği Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular:

– Size gerçek fakihin kim olduğunu haber vereyim mi? Halkı, Allah’ın rahmetinden ümid kesecek kadar dini zorlaştırmayan, günâh işlemelerine fırsat verecek kadar da kolaylaştırmayan, Allah’ın azabına dûçâr olabileceklerine inandırabilen, başka şeylere rağbet ederek Kur’an’ı terk etmeyen kimsedir. Dînî bilgisi olmayan kimsenin ibadetinde, anlayışı olmayanın dînî bilgisinde ve düşünmeden Kur’an okumakta hayır yoktur. (İbnği Darîş, Hilye, İbni Asâkir, Hayatü’sSahabe)

Cenazede Bağırarak Ağlamayın

Cafer bin Muhammed babasından o da dedesinden naklediyor:

Ali kerremellahu vecheh bir cenazede bulundu. Ölü mezara konunca aile efradı bağıra bağıra ağlamaya başladılar.

Bunun üzerine Hazret-i Ali radıyallahu anh:

Ne ağlıyorsunuz? Vallahi eğer ölülerin gördüklerini, görseydiniz, onları Azrail hiç kimse kalmayıncaya kadar gidip, gelecek dedi. Sonra ayağa kalkarak şu konuşmayı yaptı:

Ey Allah’ın kulları! Size güzel misaller veren, ecelinizi tayin eden Allah’a muhalefetten sakınmanızı tavsiye ederim. Allah sizlere istediğinizi dinleyebilen kulaklar, gören gözler ve gelecek olan çeşitli felaketleri sezen kalpler vermiştir. Allah sizleri boş yere yaratmadı. Sizi başı boş olarak bırakacak değil. O size güzel nimetler ikram Bol bol yardım etti. Sizin her yaptığınızı tescil ediyor. İyi ve kötü günlerinizde size yardım etti.

Yapacağınız İşlerde Azimli Olun!

Ey Allah’ın kulları! Allah’a muhalefetten sakınınız! Yapacağınız işlerde azimli olunuz! İhtiyaç ve isteklerin son bulacağı ölüme iyi ameller yaparak hazırlanınız. Çünkü dünya nimetleri geçicidir. Onun felaketlerinden emin olunamaz, aldatıcıdır. Zayıf bir gölge ve yıkılmaya yüz tutmuş bir dayanaktır. Nimetleri, yenilerini isteyerek çekip gider. Arzu ve emelleri yorarak helak eder.

Her Şeyden İbret Alın

Ey Allah’ın kulları! İbret alınması gerekenlerden hisse kapınız. Her şeyden ibret alınız. Korkunç haberlerden ders alınız. Öğütlerden istifade ediniz. Ölümün pençesine geçmek üzeresiniz! Toprak sizi bağrına basmak üzere. Sûr’un üfürülmesiyle korkunç tehlikeler etrafınızı saracak. Kabirdekiler çıkarılacak. Mahşer yerine sevk edilecekler.

Cebbar olan Allah’ın denetimi altında hesaba çekileceksiniz. Mahşer yerine giderken, herkesin yanında onu oraya götüren biri ve yaptıklarına şahitlik edecek bir de şahit bulunacak. O gün Allah’ın nuru ile yer yarılır. Amel defterleri ortaya konur. Peygamberler ve şahidler huzura getirilirler. Kimseye zulmedilmeden aralarında adaletle hükmedilir.

O gün ülkeler sarsılır, tellallar bağırır, o gün kavuşmak günüdür. Gizli olan her şey açığa çıkar, güneş tutulur. İnsanlar ve onlarda hakları olan hayvanlar aynı yerde toplanırlar. Sırlar açığa çıkar. Kötüler helak olur. Kalpleri ürperir. Cehennemlik olanlara, Allah tarafından helak edici bir darbe ve feryat ettirici bir azap gelir. Cehennem hırslı, homurtulu, korkunç seslerle, hiddet ve tehdit savurarak karşılarına çıkarılır. Ateşleri yanar, suları kaynar, sıcaklığı vücutlara işler. Ebedi cehennemlik olanlar hiç çıkamazlar. Onların pişmanlıklarının sonu yoktur. Zincirleri de kırılmaz. Onların yanında kendilerine ateşin geldiğini, cehennemin yaklaştığını haber veren melekler vardır. Cehennemlikler cemalullahı göremezler. Allah’ın dostlarından ayrılarak cehenneme giderler.

Alçak Gönüllü Olun ve Allah’tan Korkun

Ey Allah’ın kulları! Alçakgönüllü mütevazi ve Allah korkusundan dünya değiştiren kullar gibi, siz de Allah’a muhalefetten sakınınız. Onlar sakındırdıkları için çekinirler, korkarlar. İyiliği istemekte acele ederler. Tehlikelerden kaçarlar, kurtulurlar. Onlar ahiret için iyi ameller yaparlar. Azıklarını hazırlıyarak giderler.

İntikam alıcı ve ileriyi gören olarak Allah kâfidir. Davacı ve delil olarak amel defterleri kifayet eder. İyiliklerin mükafatı olarak cennet, kötülüklere karşı ceza olarak da cehennem kâfidir. Kendim için de sizler için de Allah’tan af dilerim. (Hilye 1, 77)

Ziyad b. A’rabî’den: Mü’minlerin emiri Ali b. Ebû Talib radıyallahu anh Nehrevan’da haricîlerin ayaklanmasını bastırdıktan sonra Kûfe’ye gelip minbere çıkarak bir konuşma yaptı. Allah’a, hamd ü senâdan sonra gözleri doldu. Konuşamadı. Göz yaşlarından sakalı ıslanıncaya kadar ağladı. Sonra sakalını sıvazlayarak ıslaklığını sildi. Bu sırada damlalar başkalarının üzerine düştü. O zaman biz, “onun göz yaşları kimlerin üzerine isabet ettiyse, Allah onlara cehennemi haram kılmıştır” dedik. Hazret-i Ali radıyallahu anh ağlayıp açıldıktan sonra şöyle devam etti:

Amel Etmeden Cenneti Umanlardan Olmayın

Ey insanlar! Amel etmeden cenneti umanlardan olmayın. Tûl-i emel yüzünden günâhlarına tevbe etmeyi geciktirenlerden olmayın. Zahidler gibi konuşan fakat hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya bağlananlardan olmayın. Dünya için çalışanlara ne kadar verilse doymazlar. Verilmediği zaman da kanaatkar olamazlar. Elindekilerin şükrünü îfâ edemedikleri halde daha da isterler. Başkalarına emreder fakat kendileri yapamazlar. Başkalarına men ettikleri şeylerden kendileri vazgeçmezler. Salih kimseleri severler, fakat onların yaptıklarını yapmazlar. Zalimlere buğz ederler fakat kendileri de onlardandır. Zengin olurlarsa nefislerine uyarlar. Hastalandıklarında üzülürler, fakir düştükleri zaman ümitlerini keserek gevşerler. Günâhla nimet arasında otlarlar. Sıhhatte oldukları zaman şükretmezler. Başlarına bir bela geldiği zaman sabretmezler. Sanki başkaları ölüme karşı uyarılıyor. Sanki tehdit edilenler, zorlananlar onlar değil de başkaları.

Cehennemden Kendinizi ve Ailenizi Koruyun

Ey ölümlere hedef olanlar! Ey ölümün elinden kurtulamayacak olanlar! Ey tehlikelere maruz kalanlar! Ey günlerin getirdiklerine hedef olanlar! Ey zamanın ganimetleri! Ey ölüm mahkûmları! Ey afetler içinde kalan çiçek! Ey sorguya çekildiğinde dili tutulacak olanlar! Ey etrafı fitnelerle sarılı olanlar! Ey ibret alınacak hadiselerle arasına perde gerilenler! Gerçeği söylüyorum. Sadece ve sadece kendini bilenler kurtulabilmiştir. Helak olanlar sadece elinin altındakiler yüzünden mahvolmuşlardır. Allah Teâlâ bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Yakacağı insanlarla taşlar olan cehennemden kendinizi ve ailenizi koruyunuz.” (Tahrim, 6)

Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer’e Uyun

Ali b. Hüseyin’den:

Hazret-i Ali radıyallahu anh Sıffîn Harbi’nden döndükten sonra, Haşimoğullarından bir genç ona:

Ey mü’minlerin emiri! Sen Cumalarda, Allah’ım! Hulefa-i Raşidîn’i düzelttiğin gibi, bizi de düzelt, diye dua ediyorsun. Hülefa-i Raşidîn kimlerdir? dedi.

Bunun üzerine Hazret-i Ali’nin radıyallahu ânh gözleri yaşla doldu. Sonra da şöyle buyurdu:

Ebûbekir ve Ömer’dir. O ikisi hidayet önderi, İslâm’ın ileri gelenleridir. Rasûlullah’tan sallallahu aleyhi ve sellem sonra, kendileri vasıtasıyla doğru yola girilir. O ikisine uyanlar, doğru yolu bulmuşlardır. Kim onların yaptıklarına sarılırsa, o Allah’ın taraftarlarındandır. Allah’ın taraftarı ise kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir. (Le’lekâi Ebû Talip el-İşâri)

Kaynak: Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HZ. ALİ (R.A.) KİMDİR?

Hz. Ali (r.a.) Kimdir?

HZ. ALİ’NİN (R.A.) FAZİLETLERİ

Hz. Ali’nin (r.a.) Faziletleri

HZ. ALİ'NİN (R.A.) DUALARI

Hz. Ali'nin (r.a.) Duaları

HZ. ALİ’NİN (R.A.) SÖZLERİ

Hz. Ali’nin (r.a.) Sözleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.