Hz. Ebû Bekir'in (ra) Gönül Gözüyle Rasûlullah
Muhabbetin zirveleşmesi neticesinde gerçek dostluk meydana gelir. İnsanlık içinde Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile gerçek dostluğun zirvesinde, hiç şüphesiz ki Ebû Bekir -radıyallâhu anh- yer almaktadır.
Hazret-i Sıddîk, Peygamber Efendimizle kalbî beraberliği zirve seviyede yaşadığı için, malını, canını, her şeyini O’na fedâ etmiştir. O’nun uğrunda cân u gönülden fedâkârlık yapabilmek, kendisi için en büyük saâdet vesîlesi olmuştur. Nitekim bu muhabbet ufku sebebiyle, şöyle buyurmuştur:
HZ. EBÛ BEKİR'E SEVDİRİLEN ÜÇ ŞEY
“Bana dünyadan üç şey sevdirildi:
–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yüzüne bakmak,
–Kızımın O’na zevce olması ve
–Malımı O’nun yolunda harcamak.”
Yani Hazret-i Ebû Bekir’in, her şeyini Allah ve Rasûlü uğruna fedâ etmesi, onun îman lezzetini zirveleştirdi. Yine Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile öyle bir râbıta hâlindeydi ki, O’nu vefâtından sonra bile her an gönlünde yaşatıyor, âdeta O’nun nefesini hissedip hissettiriyordu. Bu hâlin bir misâlini Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- şöyle nakleder:
“Bir gün Ebû Bekir -radıyallâhu anh- minbere çıktı ve:
«–Biliyorsunuz ki Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- geçen sene aranızda şu benim durduğum gibi durmuştu...» dedi. Sonra gözlerine yaşlar hücûm etti. Sonra bu sözünü tekrarladı, fakat yine hıçkırıklar boğazında düğümlendi. Üçüncü kez tekrarladığında, yine kendini tutamayarak ağladı.” (Bkz. Tirmizî, Deavât, 105)
İşte bu âşık sahâbînin, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile kalbî beraberlik hâlini bilen ârif gönüller de, her fırsatta ondan istifâde gayreti içinde bulunmuş; Efendimiz’in hâtıralarını dinlemek sûretiyle, O’na olan hasretlerini bir nebze olsun teskîn etmeye çalışmışlardır.
HİCRET YOLCULUĞU
Ashâb-ı kirâmdan Berâ bin Âzib -radıyallâhu anh- babasının her fırsatta, Allah Rasûlü’ne âit bir hâtırayı dinleyebilme iştiyâkını şöyle anlatır:
“Ebû Bekir -radıyallâhu anh- babamdan bir semer satın aldı ve onu evlerine kadar götürüvermemi ricâ etti. Babam ise:
«–Hayır! Müşrikler peşinizde sizi ararken Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile Mekke’den Medîne’ye nasıl hicret ettiğinizi anlatmadan olmaz.» dedi. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- da hicret yolculuğunu anlattı.” (Bkz. Buhârî, Ashâbu’n-Nebî, 2; Ahmed, I, 2)
Yine Hazret-i Ebû Bekir’in şu sözleri, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile kalbî beraberlik ufkunu ne güzel aksettirir:
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i sevmek, riyâzat ve mücâhededen, Allah yolunda kılıç sallamaktan daha üstündür.” (Bağdâdî, Târihu Bağdâd, VII, 161) Nitekim bunun sayısız misâli Bedir, Uhud ve Hendek Gazveleriʼnde görülmüştür.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012