Hz. İbrahim'in (a.s.) 3 Vasfı

TARİHİMİZ

Hazret-i İbrâhîm, inkârcılara gelecek olan umûmî felâket ve gazaba Lût -aleyhisselâm- ile O’na inananların da uğrayacaklarından korkuyor, bu sebeple azâbın kaldırılması için ısrarla Allâh’a yalvarıyordu.

“Çünkü İbrâhîm, cidden yumuşak huylu, yüreği yanık, kendisini tamâmen Allâh’a vermiş biri idi.” (Hûd, 75)

Bu âyet-i kerîmede İbrâhîm -aleyhisselâm-’ın üç mühim vasfı zikredilmektedir:

Hilm: Çok sabretmek ve hatâ işleyen kimselerden hemen intikam almayıp sabır ve tahammül göstermektir.

Evvâh: Âh u enîni çok olup insanların kötü hâllerine ve hazin âkıbetlerine son derece teessüf etmektir.

Münîb: Allâh’a kalbiyle yönelen, O’na rücû eden demektir. Hazret-i İbrâhîm bütün işlerinde Cenâb-ı Hakk’a mürâcaat eder, O’na güvenip dayanırdı.

İbrâhim -aleyhisselâm-, daha önce göğe çıkarıldığında, orada âsîler için yaptığı helâk duâları sebebiyle kendisine vâkî olan îkâz-ı ilâhî neticesinde kalbi kullara karşı son derece merhametle dolmuştu. Bu yüzden Lût kavmine gelecek azâbın kaldırılması için Hakk’a ilticâ ediyordu. Ancak Lût kavmi, rahmet-i ilâhiyeye tamâmen sırt dönmüş ve o derecede azgınlaşmış idi ki, artık azâbın gelmesi kaçınılmazdı. Çünkü onlar, azâbın gelmesini ısrarla istemişler, bunun için de yapageldikleri mel’anetlerine devâm etmişlerdi. Hattâ temiz insanları aralarında görmek bile istemiyorlar; “Temizler aramızdan çıksın!” diyorlardı. Dolayısıyla:

“Melekler dediler ki: «Ey İbrâhîm, bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin (azâb) emri gelmiştir. Ve o (münkirlere), geri çevrilmez bir azâb mutlakâ gelecektir!” (Hûd, 76)

Bu hakîkat, Zâriyât Sûresi’nin 24-30. âyetlerinde ehemmiyetine binâen farklı bir üslûb ile tekrâr edilmektedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları