Hz. İbrahim’in (a.s.) Ateşe Atılırken Söylediği Son Söz
Ateşe atıldığı zaman İbrahim aleyhisselâm’ın son sözü ne olmuştur?
Abdullah İbni Abbas radıyallahu anh şöyle dedi:
“Allah bize yeter, o ne güzel vekildir” sözünü, ateşe atıldığında İbrahim aleyhisselâm söylemiştir. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de bu sözü “Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çaresine bakınız!” dediklerinde söylemiştir. Nitekim bu haber Müslümanların imanını arttırmıştı ve onlar hep birlikte “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir” demişlerdi.
Buhârî’nin Abdullah İbni Abbas radıyallahu anh’dan naklettiği bir başka rivayette Abdullah şöyle demiştir:
“Ateşe atıldığı zaman İbrahim aleyhisselâm’ın son sözü:
“Allah bana yeter, o ne güzel vekildir” demek olmuştur. (Buhârî, Tefsîrû sûre (3), 13)
Hadisin Açıklaması
Büyük sahâbî Abdullah İbni Abbas radıyallahu anh’ın bu beyanlarından, tevekkülün en kısa ve kesin ifadesi olan “hasbünallahu ve ni’mel vekîl” sözünü Hz. İbrahim aleyhisselâm ve Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in en kritik anlarda söylemiş olduklarını öğrenmekteyiz.
Hadiste söz konusu olan olayların ilki Hz. İbrahim’in aleyhisselâm, Nemrut tarafından mancınıkla ateşe atılmasıdır. İkincisi de İslâm tarihinde “Bedr-i suğra” (Küçük Bedir Savaşı) diye bilinen hadisedir. Her iki olaya da Kur’an-ı Kerim’de işaret buyurulmaktadır.
İbrahim aleyhisselâm’ın ateşe atılma olayı Kur’an-ı Kerîm’de tafsilatlı bir şekilde anlatılmaktadır. (Enbiyâ sûresi, 51-70) Ta baştan beri Allah’a tam bir güven içinde bulunan Hz. İbrahim en son anda, ateşe fırlatılırken de aynı itmi’nan ve güven ile “Allah bana yeter, ne güzel vekildir O!” teslimiyeti içinde sadece Allah’tan yardım beklediğini dile getiriyordu. Sonuç ise, gerçek tevekkülün akıllara hayret veren mutlu sonu idi: Kızgın ateşin serinlik veren bir ortama dönüşmesi... Çünkü Allah her şeye kâdirdir. Mesele O’na güvenmektedir.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile ilgili olaya ise Âl-i İmrân sûresinin 173. âyetinde işâret buyurulmaktadır. Uhud Savaşı’ndan sonra Ebû Süfyân, “Bir sene sonra Bedir’de buluşalım” demiş, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de “inşaallah” diye cevap vermişti. Vakit gelince Ebû Süfyân Mekke’li müşriklerden topladığı güçle Merru’z-zahran denilen yere kadar gelip ordugâh kurmuştu. Ancak kalbine düşen korku sonucu Mekke’ye geri dönmeye karar vermişti. Tam bu sırada Medine’ye gitmekte olan Nuaym İbni Mes’ud ve adamlarıyla karşılaştı. Henüz Müslüman olmayan Nuaym’a;
- Al sana on deve! Medine’ye gittiğinde, büyük bir kuvvetle gelmişler, seni bekliyorlar, diye Muhammed’i korkut! demişti. Nuaym Medine’de Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i harb hazırlıkları içinde buldu. Ebû Süfyân’ın isteğini yerine getirerek:
- Ebû Süfyân, Mekkelileri toplayıp gelmiş, sizi bekliyor. Giderseniz hiçbiriniz geri dönemez! diye Müslümanları korkutmak istedi. Başta Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olmak üzere ashâb-ı kirâmın Allah’a iman ve güvenleri artmış ve “Allah bize yeter, ne güzel vekildir O!” demişler ve sözleşilen yere hareket etmişlerdi. Bedir mevkiine gelince düşmanın çoktan çekip gittiğini gördüler. Panayır süresinde orada kalıp ticaret yaptılar; sonra da Medine’ye döndüler.
İbn Abbas radıyallahu anh’ın bu rivayeti bir taraftan tevekkül ve yakîn’in, peygamberlerin hayatındaki yerini gösterirken, diğer taraftan onun fevkalâde yüksek bir seviye işi olduğuna dikkat çekmiş olmakta, bu seviyeyi kazanmaya teşvikte bulunmaktadır.
Hadisten Öğrendiklerimiz
- Özellikle sıkışık anlarda Allah’a tevekkülün kıymeti büyüktür.
- Tevekkül, telaş ve paniği önler. Soğukkanlılık, Allah’a güvenden kaynaklanır.
- Propaganda ve soğuk savaşta Allah’a güven, toplumların en sağlam güvencesidir.
- Kur’ân-ı Kerîm’de anlatıldığı üzere tevekkül, peygamberlerin ha-yatlarında da önemli gelişmelere sebep olmuştur.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR