Hz. İlyas’ın Azrail Aleyhisselam İle Konuşması

Hazreti İlyas (a.s) Azrâil -aleyhisselâm ile ne konuşuyor? İlyas -aleyhisselâm- ölüm meleğininin sorusuna nasıl cevap veriyor? İbretlik hadiseden çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Rivâyet olunur ki;

İlyas -aleyhisselâm- ölüm meleğini görünce dehşetle ürpermişti. Azrâil -aleyhisselâm- bunun sebebini merak ederek;

“−Ey Allâh’ın Peygamberi! Ölümden mi korktun?” diye sordu.

İlyas -aleyhisselâm- cevâben şöyle dedi:

“−Hayır! Ölümden korktuğum için değil, dünya hayatına vedâ edeceğim için bu hâldeyim…

Dünyada Rabbime kulluk etmeye, iyilikleri emredip kötülüklerden menetmeye gayret ediyor, vaktimi ibâdet ve amel-i sâlihlerle geçiriyordum. Güzel ahlâk üzere yaşamaya çalışıyordum. Bu hâl benim huzur kaynağım oluyor, gönlüm sürur ve mânevî neşelerle doluyordu. (Bu amellerle Rabbime yaklaşıyordum.)

Öldüğümde bu kazanç ve lezzetlerden mahrum kalacağım ve kıyâmete kadar mezarda rehin olacağım için üzülmekteyim!”

Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’nin şu sözü de bu hakikatin şerhi mâhiyetindedir:

“Dünyanın bir günü, âhiretin bin yılından hayırlıdır. Zira kazanç ve kayıp keyfiyetleri bu dünyaya aittir. Âhirette artık kazanmak veya kaybetmek yoktur.”

Ubeydullah Ahrâr Hazretleri’nin naklettiğine göre bir aziz zât, dünyadan ayrıldıktan sonra Bahâüddin Nakşibend Hazretleri’ni rüyasında görmüş ve ona;

“–Ebedî kurtuluşumuz için ne yapalım?” diye sormuş. Hâce Hazretleri de şu hikmetli cevabı vermiş:

“–Son nefeste neyle meşgul olmak gerekiyorsa onunla meşgul olun!”

Ömür sermâyesinin ihyâ edilmesi geciktikçe başka mâniler de çıkar. Şu hadîs-i şerif ne güzel îkaz buyurur:

“Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganîmet bil:

  • İhtiyarlığından önce gençliğini,
  • Hastalanmadan önce sıhhatini,
  • Fakirliğinden önce zenginliğini,
  • Meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve
  • Ölümünden önce hayatını!” (Hâkim, Müstedrek, IV, 341; Buhârî, Rikāk, 3; Tirmizî, Zühd, 25)

İslam ve İhsan

İLYAS PEYGAMBERİ KORKUTAN ŞEY

İlyas Peygamberi Korkutan Şey

İLYAS ALEYHİSSELÂM'IN EN BÜYÜK ÜZÜNTÜSÜ

İlyas Aleyhisselâm'ın En Büyük Üzüntüsü

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.