Hz. İsa (a.s.) Yeryüzüne İndiğinde Neler Olacak?

Ahirete İman

Hz. İsa’nın (a.s.) dünyaya/yeryüzüne tekrar gelmesi (indirilmesi) sonrasında neler olacak? Hz. İsa’nın (a.s.) yeryüzüne inişi ve yapacakları...

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuştur:

“Nefsim kudret elinde olan Allâh’a yemin ederim ki, Meryem oğlu Hz. Îsâ’nın adâlet sahibi olarak inmesi yakındır. O inecek, haçı kıracak (Hristiyanlığın hükümsüz olduğunu îlân edecek), domuzu öldürecek,[1] cizyeyi kaldıracak (din olarak sadece İslâm kalacak). O zaman mal o kadar çoğalacak ki, kendisine (zekât ya da sadaka) verilmek istenen kimse onu kabul etmeyecek.” (Buhârî, Büyû‘ 102, Mezâlim 31, Enbiyâ 49; Müslim, Îman 242, 243, 247, Hac 216, Fiten 34, 39, 110)[2]

“Ümmetimden bir grup, hak için muzaffer şekilde mücadeleye kıyâmet gününe kadar devam edecektir. O zaman Meryem oğlu Hz. Îsâ da iner.

Müslümanların idarecisi;

«–Gel bize namaz kıldır!» der.

Fakat Hz. Îsâ;

«–Hayır!» der. «Allâh’ın bu ümmete bir ikrâmı olarak siz birbirinize emîrsiniz!» (buyurur).” (Müslim, Îmân, 247)

Allah Resûlü yine şöyle buyurur:

“(Hz. Îsâ,Deccâl’i öldürdükten sonra) Allah Teâlâ, Hz. Îsâ’ya vahyederek; «Kimsenin öldüremeyeceği kullar yarattım; diğer kullarımı toplayıp Tûr’a götür!» buyurur.

Allah Teâlâ, Ye’cûc ve Me’cûc’ü yeryüzüne gönderir. Onlar tepelerden süratle inip giderler. Öncüleri Taberiye Gölü’ne varıp gölün bütün suyunu içer. Arkadan gelenler oraya vardıklarında; «Bir zamanlar burada çok su varmış.» derler.

Hz. Îsâ ile yanında bulunan mü’minler, Tûr Dağı’nda mahsur kalırlar. Onlardan her biri için bir öküz başı, sizin bugünkü paranızla yüz altından daha kıymetli olur. Hz. Îsâ ile yanındaki mü’minler, bu belâdan kendilerini kurtarması için Allah Teâlâ’ya yalvarırlar. Allah Teâlâ da Ye’cûc ve Me’cûc’ün enselerine kurtçuklar musallat eder; hepsi bir anda ölüp giderler.

Ardından Hz. Îsâ ile mü’minler Tûr Dağı’ndan inerler. Ye’cûc ve Me’cûc’ün kokmuş cesetlerinin olmadığı bir karış yer bulamazlar. Hz. Îsâ ile yanındaki mü’minler, bu belâdan da kendilerini kurtarması için Allah Teâlâ’ya yalvarırlar.

Allah Teâlâ, deve boyunları gibi iri kuşlar gönderir. Bu kuşlar, onların kokmuş cesetlerini alarak Cenâb-ı Hakk’ın dilediği yere götürüp atarlar.

Sonra Allah Teâlâ, hiçbir evin ve çadırın engel olamayacağı bol bir yağmur gönderir. Bu yağmur yeryüzünü ayna gibi pırıl pırıl temizler.

Daha sonra yeryüzüne; «Meyveni bitir, bereketini getir.» diye emredilir. O gün bir grup insan, tek bir nar ile doyar, kabuğuyla da gölgelenir. Otlamaya gönderilen hayvanların sütü de bereketlenir. Bir devenin sütü kalabalık bir grubu, bir ineğin sütü bir kabîleyi, bir koyunun sütü bir cemaati doyurur.[3]

Onlar böyle yaşayıp giderken Allah Teâlâ tatlı bir rüzgâr gönderir. Bu rüzgâr onları koltuk altlarından sarmalayıp her mü’min ve müslimin rûhunu alıp götürür. Yeryüzünde insanların en fenaları kalır. Onlar merkepler gibi birbiriyle tepişip herkesin gözü önünde cinsî münâsebette bulunurlar ve kıyâmet onların üzerine kopuverir.” (Müslim, Fiten, 110)[4]

Dipnotlar:

[1] Hz. Îsâ (a.s.) domuz eti yemeyi o kadar şiddetle yasaklar ki bunun ehemmiyetini göstermek maksadıyla domuzların yok edilmesini emreder. Bu emirde Hz.Îsâ’nın (a.s.) yolu üzere olduklarını iddia ettikleri hâlde domuz eti yemeyi helâl sayan ve onu aşırı şekilde seven Hıristiyanları azarlama da söz konusudur. Yine Hz. Îsâ’nın bu emrinde, Hıristiyanların tâzim gösterdikleri sembolleri ortadan kaldırarak, tahrif edilmiş Hıristiyanlığı iptal etmesine de işaret vardır.

[2] Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Melâhim 12, 14 (4324); Tirmizî, Fiten 21, 54, 59, 62.

[3] Cenâb-ı Hakk’ın, bu önünde durulmaz barbarları, enselerine kurtçuklar musallat ederek bir anda mahvetmesi, daha sonra yeryüzünü âdeta yeniden ihyâ ederek yaşamaya daha elverişli hâle getirmesi, şüphesiz ki Âlemlerin Rabbi’nin sonsuz kudret ve azametinin ayrı bir nişânesidir.

[4] Ayrıca bkz. Tirmizî, Fiten, 59; İbn-i Mâce, Fiten, 33.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları