Hz. Peygamber’e İlk Biat

İslam tarihine "Akabe Beyati" diye geçen Akabe Biatı nasıl gerçekleşmiştir ve bu süreçte neler olmuştur? İlk Akabe Biatı’na katılanlar kaç kişiydi? Hz. Peygamber’e ilk biat: Akabe biatı.

Hazrec heyetinin görüşmesinden bir sene sonra, Bi’setin 11. senesinde Ensâr, Mekke-i Mükerreme’ye geldi ve 1. Akabe Bey’ati gerçekleşti.

İLK AKABE BİATI’NA KATILANLAR KAÇ KİŞİYDİ?

10 Hazrec’den, 2 Evs’ten 12 kişi vardı. Bir sene evvel ilk görüşmeye katılan Hazrecliler, Evs’ten bazı insanların da Müslüman olmasını sağlayarak, bu iki kabilenin İslâm sancağı altında birleşmesini başlatmış oldular.

PEYGAMBERİMİZE İLK BİAT

Birinci Akabe gecesinde bey’at eden ve on iki nakîbin biri bulunan, Bedir ashâbından Ubâde bin Sâmit (r.a) şöyle buyurur:

“Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v), etrâfında ashâbından bir cemâat olduğu halde şöyle buyurdular:

«Allâh’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek, evlâdınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla (kimseye) bühtân etmemek, mârûf olan hususlarda (idâreciye) isyân etmemek üzere bana beyʻat ediniz (yâni söz veriniz!) İçinizden sözünde duran olursa ecri (ve mükâfâtı) Allâh’ın zimmet-i fazl u keremindedir (O’na âittir). Kim de bu dediklerimden birini yapıp ondan dolayı dünyâda cezâya çarptırılırsa bu cezâ ona keffârettir. Kim de bunlardan birini yapar, ancak Allâh Teâlâ (dünyada günâhını) örterse onun işi Allâh’a kalır: (Âhirette) dilerse onu affeder, dilerse cezâlandırır.»

Biz de bu şartlar üzere O’na bey’at ettik.” (Buhârî, Îmân, 11)

Günâhların cezasıyla ilgili hükümler henüz inzâl buyrulmadığı için, bu cürümleri işleyenler Allah’a havâle ediliyor. Bu da, rivayetteki ifadelerin ilk zamanlara âit olduğunu ve Birinci Akabe Bey’atı’ndan bahsettiğini tekid ediyor. Daha sonra bu hüküm değişmiştir.

Ensâr-ı kirâm, İkinci Akabe Beyʻati’nde, evlâd ü ıyallerini nasıl müdâfaa ve himâye ediyorlarsa Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i de öylece müdâfaa ve himâye etmek üzere beyʻat etmişler ve ahidlerini bihakkın îfâ ederek kendilerinden sonra tâ kıyamete kadar İslâm’a girmiş ve girecek bütün insanlara velî nimet olmuşlardır.

Gelecek sene hac mevsiminde tekrar gelmek üzere söz verip ayrıldılar. O hâlde ilk bey’at, muvakkat, belli bir müddet için yapılan bir bey’attı. İkincisi ise, esastır ve hicret onun üzerine binâ edilmiştir. Ancak hicretten sonra tahakkuk edecek maddeler ihtivâ etmektedir.

İSLAM TARİHİNDE İLK ÖĞRETMEN

Birinci Bey’at yapılıp Ensâr Medîne’ye dönünce Allah Rasûlü (s.a.v) Mus’ab bin Umeyr’i gönderdiler ve onlara Kur’ân-ı Kerîm okutmasını, İslâm’ı öğretmesini ve onları dînî ilimlerde derinleştirmesini emrettiler. Mus’ab (r.a) vazifesini en güzel şekilde îfâ etti, İslâm onun eliyle Medîne-i Münevvere’de yayıldı. Mus’ab (r.a) İkinci Akabe Bey’atı’ndan evvel Mekke-i Mükerreme’ye döndü.[1]

Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve Müslümanların ısrarlı dâvetleri, emsalsiz sabırları ve gayretleri neticesinde beklenen meyveler, Efendimiz (s.a.v)’in kavminden uzak bir bölgeden, Kureyş hâricinden geldi. Tâ ki insanlar, İslâm’ın tabiatı ve kaynağı husûsunda şüpheye düşmesin, onu kabul etmeleri daha kolay olsun! Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’in ilk ensârı, kendi çevresinden ve kabilesinden olmadı ki insanlar O’nun dâvetini, kavminin arzuları ve çevre şartları tarafından dokunan, kabîle ve kavim asabiyetiyle ortaya çıkan bir dâvet zannetmesinler.

Yine insanların şüphe etmemesi için Efendimiz (s.a.v) ümmî idiler, okuma-yazma bilmezlerdi, kültür ve medeniyet tanımayan ümmî bir topluluk içinden gönderilmişlerdi. Ve yine bunun için Allah Teâlâ O’nu kerem, emîn olma ve nezâhet gibi güzelliklerde bütün âlemlere misâl kılmıştı.

Ashâb-ı kirâm, sadece dilde Müslüman olmamışlardı. Onlar, Efendimiz (s.a.v)’e verdikleri sözün ne mânâya geldiğini ve kendilerine ne gibi mes’ûliyetler yüklediğini biliyorlardı. İslâm’ı hayatlarının her alanına yaydılar ve hayat nizamları tamamen değişti. Bugünkü Müslümanların da aynı yolu tâkip etmesi lâzımdır.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Sana indirilene ve Sen’den önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut’a (o azgın şeytana) inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut’un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Hâlbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.” (en-Nisâ, 60)

Mus’ab bin Umeyr’in muallim olarak gönderilmesi, İslâmî dâvette sadece Allah Rasûlü’nün ve âlimlerin değil, bütün Müslümanların vazife alması lâzım geldiğini gösteriyor. Mus’ab (r.a), Medînelilere Kur’an okumayı, ahkâmını ve namazın nasıl ikâme edileceğini öğretiyordu. İslâm’a giren herkes, cihâd etmek ve İslâm’ı tebliğ etmek üzere Allah’a ve Rasûlü’ne söz veriyor demektir. Zira bunlar bütün Müslümanlara farzdır.

Dipnot:

[1] İbn-i Hişâm, I, 438.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.

İslam ve İhsan

AKABE BİATI NEDİR?

Akabe Biatı Nedir?

PEYGAMBERİMİZE AKABE’DE İLK BİAT EDEN SAHABİ

Peygamberimize Akabe’de İlk Biat Eden Sahabi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.