Hz. Yusuf’un (as.) Rüya Tabiri

Hz. Yusuf’un (as.) rüya tabiri veya yorumu hangi ayetlerde geçiyor? Hz. Yusuf’un (as.) zindanda iki mahkumun ve Kral’ın rüyasını yorumluyor…

İslâm dininde rüya tabirine önem verilir. Allah Teâlâ’nın Hz. Yusuf’a (as.) bahşettiği mucizelerden biri rüyâ tabiri idi.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Yûsuf’a (as.) rüya yorumunun öğretildiği (Yûsuf 12/6, 21), Hz. İbrâhim ile Ya‘kūb ve Yûsuf’un (as.) gördükleri rüyaları tabir edip ona göre hareket ettikleri (Yûsuf 12/4-6; es-Sâffât 37/102) belirtilir.

HZ. YUSUF’UN (AS.) RÜYA TABİRİ

Sonra saray idaresi, Yûsuf’un suçsuz olduğunu ortaya koyan bütün o delilleri görmelerine rağmen, dedikoduları kesmek maksadıyla onu bir süre zindana atmayı uygun buldular. (Yusuf / 35. Ayet)

Onunla beraber hapse iki genç daha girmişti. Bunlardan biri: “Ben rüyâda kendimi şarap yapmak için üzüm sıkarken görüyorum” dedi. Diğeri de: “Ben de rüyâda başımın üstünde ekmek taşıdığımı ve kuşların bunu gagalayıp yediğini görüyorum” dedi. Sonra ikisi birlikte: “Ne olur! Bize bunun tâbirini haber ver; doğrusu biz senin bu işi iyi bilen kimselerden olduğunu görüyoruz” dediler. (Yusuf / 36. Ayet)

Yûsuf şöyle dedi: “Yiyeceğiniz yemek daha önünüze gelmeden önce ben o gördüğünüz rüyâların tâbirini size haber vereceğim. Bunlar, bana Rabbimin öğrettiği ilimlerdendir. Ancak tâbire başlamadan önce şunları söylemek istiyorum: Şu bir gerçek ki benim, Allah’a inanmayan ve âhireti de inkâr eden bir kavmin diniyle ve yoluyla hiçbir ilgim olmadı.” (Yusuf / 37. Ayet)

“Ey benim hapishane arkadaşlarım! Rüyâlarınızın tâbirine gelince; biriniz eskiden olduğu gibi efendisine şarap sunmaya devam edecek; diğeriniz ise asılacak ve kuşlar başından gagalayıp yiyecek. Açıklanmasını istediğiniz konu, böylece cevaplandırılıp kesin sonuca bağlanmıştır.” (Yusuf / 41. Ayet)

Bir gün Mısır kralı önde gelen bilgin ve kâhinleri toplayıp onlara: “Ben rüyâmda yedi zayıf ineğin yedi besili ineği yediğini görüyorum. Bir de yedi yeşil başak ile bir o kadar da kuru başak görüyorum. Efendiler! Eğer rüyâ tâbirinden anlıyorsanız, bu rüyâmın ne mânaya geldiğini lutfen bana anlatın” dedi. (Yusuf / 43. Ayet)

Onlar da: “Bunlar karmakarışık düşlerdir. Biz böyle karışık düşlerin tâbirini bilemeyiz” diye cevap verdiler. (Yusuf / 44. Ayet)

Tam o sırada, o iki mahkûmdan kurtulmuş olanı, nice zaman sonra Yûsuf’u hatırladı da: “Ben size o rüyânın mânasını söyleyebilirim. Hele siz beni bir hapishaneye gönderiverin” dedi. (Yusuf / 45. Ayet)

Hemen Yûsuf’un yanına koşarak: “Yûsuf, ey özü sözü doğru aziz dost! Bize, rüyâda görülen yedi zayıf ineğin yemekte olduğu yedi besili inek ve yedi yeşil başak ile bir o kadar da kuru başak hakkında bilgi ver. Ümit ederim ki, verdiğin doğru bilgiyle o insanlara dönerim; böylece onlar da hem gerçeği hem de senin kadr ü kıymetini öğrenmiş olurlar” dedi. (Yusuf / 46. Ayet)

Yûsuf şöyle dedi: “Âdetiniz üzere, hiç ara vermeden yedi sene ekin ekecek, bol ürün alacaksınız. Fakat yemek için ayıracağınız az bir miktar dışında bütün ekinleri öylece başağında bırakın!” (Yusuf / 47. Ayet)

“Çünkü, bu yedi bolluk senenin ardından yedi kıtlık senesi gelecek ve bu kıtlık, tohumluk için ayırdığınız az bir miktar dışında o zamana kadar biriktirdiğiniz bütün ürünleri yiyip bitirecek.” (Yusuf / 48. Ayet)

“Sonra bu yedi kıtlık senenin ardından bir sene daha gelecek; o zaman insanlar bol yağmura kavuşturulup sıkıntıdan kurtulacaklar ve o zaman bol bol meyveleri sıkıp, hayvanları sağacaklar.” (Yusuf / 49. Ayet)

Kaynak: kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

NEDEN RÜYA GÖRÜRÜZ?

Neden Rüya Görürüz?

RÜYA NEDİR? RÜYALAR KAÇ ÇEŞİTTİR?

Rüya Nedir? Rüyalar Kaç Çeşittir?

İSLAM'DA RÜYANIN YERİ VE RÜYA TABİRLERİ

İslam'da Rüyanın Yeri ve Rüya Tabirleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.