İbadetin Şekil ve Niyet Yönü Ne Demektir?
Hemen her ibadetin iki yönü vardır. Bunlar ibadetin dış yönü yani “şekli” ve ibadetin iç yönü yani “özü”dür.
İBADETİN DIŞ YÖNÜ NEDİR?
İbadetin dış yönü, onun dışardan görünen “yapılış şekli”ni ifade eder. Her ibadet belli bir takım davranış ve şekillerden oluşur. Dışarıdan bakıldığında bizi ibadet adına ilk karşılayan şey, bu şekil ve davranışlardır. Kurban ibadeti de dışardan bakıldığında, bir hayvanın kesilerek kanının akıtılmasıyla yerine getirilir. Bu, ibadetin hareketle ve şekille ilgili yönüdür. İbadetin dış boyutu, onun varlık şartı yani ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu, şekil kısmı olmadan bir ibadetin varlığından veya yapılmış olduğundan söz edilemez.
İBADETİN İÇ YÖNÜ NEDİR?
Bir ibadeti yerine getirmiş olmak için, belli hareketlerden oluşan bu şeklî kısım yeterli olmaz. İbadetin bir de iç yönü ve özü var. Bu öz, ibadeti yapan kişinin o esnadaki ruh halinde kendisi gösterir. Kişinin, ibadete vücut veren davranış ve hareketleri yaparkenki niyeti, samimiyeti, Rabbiyle olan manevi yakınlığı, yapılan davranışa ibadet değeri ve anlamı katar. İşte bu hal, o ibadetin özünü ifade eder. İbadette bu öz, bu kalbî boyut güçlü olmazsa, geriye sadece içi boş bir takım anlamsız hareketler kalır. Kurban kesen kişinin o esnadaki niyeti, Rabbine olan yakınlığı bu ibadetin manevi boyutunu yani özünü oluşturur.
Yani kurban ibadetinin özü, bu ibadeti yerine getirirken duyacağımız ihlas ve samimiyetimizdir. Kurbanı hem keserken ve hem de etini ihtiyaç sahiplerine dağıtırken Yüce Rabbimizin rızasına ve sevgisine ermeyi ummak, O’na (c.c.) karşı kalbî bir yakınlık ve bağlılık hissi içerisinde olmak, yaptığımız ibadeti, her şeyin sahibi ve hâkimi O “Sonsuz Kudret” huzurunda makbul kılar. Böylelikledir ki kurban kesen kişi, Allah’a itaat etmenin ve onun arzusunu yerine getirmenin manevi zevkini tadar ve ibadetten beklenen gayeyi gerçekleştirmiş olur.
BİR İBADETİ NASIL HAKKIYLA YERİNE GETİRİRİZ?
Allah Teala, kurban keserken içinde bulunmamızı istediği duygusal derinlik ve gönül iklimiyle ilgili şu güzel hatırlatmada bulunur: “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. Allah’a sadece sizin ihlâs ve samimiyetiniz ulaşır” (Hac, 22/37).
Bu ifade, tam da biz kurbanımızı kıbleye doğru yatırmışken, yaptığımız işin, bize, Allah’a yakınlaşma ve onunla buluşma fırsatı sunduğunun müjdesidir bir yönüyle. Dolayısıyla bütün ibadetlerde olduğu gibi kurbanda da önemli olan husus, insanın niyeti, samimiyeti, gönül rızası ve hoşnutluğuyla Yaratan’a yönelmesi, kulun Allah’la beraber, Allah için hayırlı bir iş yapma huzurunu duymasıdır.
Hâsılı, bir ibadetin yerine getirilmesiyle elde edilecek manevi olgunluk ve kazançlar, ahlaki ve kalbi güzellikler, o ibadetin hem “şekil” hem de “duygu” boyutu hakkıyla yerine getirildiğinde mümkün olur.
KAYNAK: Dr. Recep ÖZDİREK, Kurban İbadeti, Erkam Yayınları, 2007, İstanbul