İbn Ataullah İskenderi Hazretlerinin Münacatları

İbn Ataullah İskenderi Hazretlerinin muhtelif zamanlarda yaptığı münacatlardan bir demet.

İlâhî! Ganîliğinde fakir olan benim, fakirliğimde nasıl fakir olmayayım? İlahi, bilgimde cahil olan benim. Cehilim içinde nasıl koyu cahil olmayayım?

İlâhî! Mukadderatın birbirlerine benzeyişleri ve kaderlerin sür’atle hulûl edişleri, ârif olan kullarını insanlara karşı sükûn bulmakdan ve belâda senden me’yus olmaktan men eylemiştir.

İlâhî! Benden sâdır olanlar kendi alçaklığıma ve senden gelecekler senin keremine lâyık olan şeylerdir.

İlâhî! Sen benim itimad edeceğim Allah’ım olduğun halde, beni kendi nefsime nasıl itimad ettirirsin? Sen benim yardımcım olduğun halde, benim hakkım nasıl eksilebilir? Yahut sen beni çevrelemiş olduğun halde nasıl ümitsiz olabilirim?

İlâhî! büyük cehlimle beraber bana ne kadar lütufkarsın! İşimin çirkinliği ile beraber bana ne kadar merhametlisin…

İlahi! Eserlerin birbirlerine benzeyişlerinden ve tavırların değişikliğinden anlıyorum ki benden istediğin tek şey her şeyde bana bilinmekliğindir. Tâ ki hiç bir şeyde seni bilmemiş olmayayım.

İlahi! Benim alçaklığım, muhalefet ve isyanım her zaman beni dilsiz etti ise de kerem ve ihsanın beni söyletti. Benim vasıflarım beni me’yus ettikçe minnetlerin beni ümidlendiriyor.

İlâhi! Nice taatler yaptım. Nice sağlam haletler kurdum. Fakat bunlara itimadımı adlin yıktı. Senin fazl-u ihsanın beni kurtardı.

İlâhi! Senin yerine başka bir bedele razı olanın eli boş kalmış ve senden gayrı bir dayanak arayan hüsrana düşmüştür.

Kaynak: Sadık Dana, İslam Kahramanları 1, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

MEVLANA HAZRETLERİNİN ALLAH’A YAKARIŞI

Mevlana Hazretlerinin Allah’a Yakarışı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.