İbrahim bin Ethem Hazretleri’nin Hac Yolculuğundan Çıkarılacak İbretler
İbrahim bin Ethem Hazretleri’nin yaşlı hâliyle ve yaya olarak, tek başına yaptığı hac yolculuğundan çıkarılacak ibretler.
Bir Hak dostunun zâhirî zorluk ve meşakkatler karşısındaki dirâyet, metânet ve gönül huzurunu ifade eden kıssa:
İbrahim bin Ethem Hazretleri, hacca niyetlenir ve yaya olarak yola çıkar. Yolda giderken, cins devesi üzerine kurulu, mağrur bir kabîle reisine rastlar. Reis, İbrahim bin Edhem Hazretleri’nin yaşlı hâliyle tek başına yola çıkmasına ve görünürde de bir azığının olmamasına çok şaşırır. Bu sebeple de tuhaf bakışlarla sorar:
“–Ey ihtiyar, nereye gidiyorsun böyle?”
İbrahim bin Ethem Hazretleri ise sükûnetle:
“–Haccetmek niyetiyle Kâbe’ye gidiyorum.” der.
Aldığı bu cevap üzerine kabîle reisinin tuhaf bakışları, yerini alaycı bir tebessüme bırakır. Bir müddet böyle devam eder. Sonra da küçümseyici bir tavırla:
“–Be hey ihtiyar! Deli misin, dîvâne misin? Bineğin yok, azığın yok! Yol ise uzun, hem de çook uzun! Sen bu zayıf ve ihtiyar hâlinle Kâbe’ye nasıl varacaksın? Bu uzun yola nasıl dayanacaksın?” der.
İbrahim bin Ethem Hazretleri, karşısındaki gâfil insanın gönlünü uyandırabilmek ümidiyle:
“–Aslında benim birçok bineğim var; ama sen onları göremiyorsun…” cevâbını verir.
Bu sözler üzerine reis, alaycı tavrına devamla:
“–Ne olur onları açıkla da ben de bileyim…” der.
İbrahim bin Ethem Hazretleri anlatmaya başlar:
“–Benim «sabır» adlı bir bineğim vardır ki başıma bir belâ geldiğinde onunla yoluma devam ederim.
«Şükür» adlı bir bineğim vardır ki nîmete kavuştuğum zaman onunla nice menziller geçerim.
Yine önleme imkânım olmayan ve kusurum bulunmayan bir kazâya uğradığım zaman kendi kendime; «Ben gaybı bilmiyorum, olanda benim için hayır vardır.» derim, «rızâ» adlı uysal bineğimle maksûduma ererim.”
Bunları dinleyen reisin alaycı tavrı, yerini şaşkınlığa bırakır. Hayretle tekrar sorar:
“–Daha başka neyin var?”
“–Bir de şu var ki nefsim dünyevî bir arzuya yöneldiği vakit; kabirlerde benden çok daha küçük yaşta, hattâ gencecik insanların yattığını düşünerek, nefsime uymaktan sakınırım. Zira her insan ölecek yaştadır!”
Bu sözlerle derin bir tefekküre dalan kabîle reisi, İbrahim bin Ethem Hazretleri’ne uzun uzun bakar ve sonra dudaklarından şu sözler dökülür:
“–Desene, asıl yaya benmişim de hakîkatte binekli olan senmişsin ey muhterem pîr! Var yoluna devam et. Zira bu zarif ve hakîkate vâkıf gönlünle sen, nasıl olsa murâdına ereceksin.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları