İbrahim Kassâr (k.s.) Kimdir?

Adı İbrahim b. Davud, nisbesi Rakkî, künyesi Ebû İshak. Şam şeyhlerinin önde gelenlerinden. Cüneyd ve İbnü’l-Cellâ ile çağdaş ve arkadaş, ancak onlardan sonra daha uzun süre yaşadı. Şam meşayıhının çokları kendisinin talebesidir. Fakra mülazim bir sûfi idi. Vefatı 326/937 yılıdır.

SÛFÎLİK YOLUNA GİRİŞİ

İbrahim Kassar Sufilik yoluna girişini şöyle anlatıyor:

“Kur’an mahluktur tartışmalarının çıktığı sırada Ahmed b. Hanbel’i hapse atmışlar. Zünnûn Mısrî’yi de alıp götürmüşlerdi. Henüz çocuktum, ama Zünnûn’un adını çok duymuştum. Kendisini ziyarete gidenlerle ziyaretine vardım. Kılık kıyafeti ve mütevazî tavrı sebebiyle kendi kendime: “Bu kadar namlı şanlı Zünnûn bu muymuş?” diye düşündüm. Yüzünü bana çevirip dedi ki: “Allah bir kulundan yüz çevirdiği zaman, velilerine sataşması için onun dilini uzatır.” Ben bu sözün heybet ve haşyetinden düşüp bayılmışım. Su serperek ayıltmışlar, kendime geldiğimde sûfî olarak ayağa kalktım.

Müslim Mağribî adlı bir şeyhe intisab etmişti. Bunu kendisi şöyle anlatır: Sülûkümün başlangıcında Müslim Mağribî’yi ziyarete karar verdim. Mescidine vardım. İmam olmuş halka namaz kıldırıyordu. Fatiha’yı okurken bile yanlış yaptı. Kendi kendime: “Buraya kadar boşuna yorulmuşum. Emeklerim boşuna gitti” diye hayıflandım. Ertesi gün sabahleyin taharet için dışarı çıktım yolumun üstünde bir aslanın uyuduğunu görünce hemen geri döndüm. Bir başka aslanın peşimden koştuğunu hissedince bastım feryadı. Bunun üzerine Müslim hücresinden dışarı çıktı ve aslanlar onu görünce hemen boyun eğip sürünmeye başladılar. O da kulaklarından tutup sıvazlayarak şunları söylüyordu: “Ya İbrahim, işte böyle. Siz halk için dışınızı düzeltmekle meşgulsünüz. Çünkü halktan korkuyorsunuz. Biz ise içimizi Hakk için düzeltmeye çalışıyoruz. Bu yüzden de halk bizden korkuyor ve çekiniyor.”

Halkın gönlünü tasavvufa ısındırmak için otuz yıl süreyle sefere çıktığı ve halk arasında yaygın bir takım edepsizliklere karşı mücadele ettiği nakledilmektedir. Ömrünü kötülüklerin kaldırılması ve kötülerin ıslahına harcamıştır.

KIYMET VE HİMMET

Onun anlayışına göre her insanın kıymeti himmetiyle mütenasiptir. Himmeti dünya olanın kıymeti olmaz. Himmeti Allah rızası olanın ise kıymeti takdir olunamazdı.

Kendisine: “Muhabbet ehli muhabbetini açıklar mı? Yoksa saklar mı?” diye sordular.

“Durmadan akan gözyaşlarını gizlemeye kimin gücü yetişir?

Dağların kaldırabileceği ağır bir sevgi yükünü kim kaldırabilir?” mealindeki bir şiirle sevginin dışa yansıyacağını ifade etmiştir.

Der ki: Sana bu dünyada iki şeyin dostluğu yeter. Fakir ile sohbet, veliye hizmet.

Bir kimse Allah’tan başka bir şeyle aziz olursa, izzet bulduğunu sandığı şey de zillete düçar olur.

İbrahim Kassâr’a göre tevekkül, Allah’ın taahhüd ve garanti ettiği şeye güven duymaktır. Ona göre rızâ ehli ise bir talep ve istekte bulunmaz. Çünkü duâda aşırılık rızâ şartı değildir.

Marifeti şöyle tanımlardı: “Hakk’ı, vehmedilen herşeyin haricinde olduğu gibi ispat edip anlamaktır.” Çünkü Nebî aleyhi’s-selâm-.”Allah’ın zatını değil, nimetlerini düşünün” (Zağlûl, Mevsûa etrâfi’l-hadis, IV, 401) buyurmuştur.

BASAR VE BASİRET

Bir basar var bir de basiret. Basar öteleri görürse, basiret ötelerin ötesini görür. Ama basar kadar basiret güçlü değil. Allah’ın azametiyle gizlediği bir kimseyi görebilmek hiç mümkün müdür? Bütün alem ona perdedir. O da dostlarına perdedir. Nitekim Allah dostlarını bu dünyada iken tanıyamayanlar, kıyamet gününde de tanıyamazlar. “Sen onları sana bakarken görürsün, halbuki onlar seni görmezler” (el-Araf 7/198) buyrulmuştur. Bu konuda Mahmud Sebüktekin’den şöyle bir hikaye nakledilir. Bâyezid’in kabrini ziyareti sırasında orada bir derviş gören Sebüktekin sorar: “Bu üstadımızın bir sözü var mı?” Derviş: “Beni göreni ateşte yakmazlar.” der. Sebüktekin: “Öyle şey olur mu? Ebu Cehil de Muhammed’i gördü, ama cehennemde yanıyor.” Derviş: “Ebû Cehil Muhammed’i değil, Ebû Tâlib’in yetimini gördü.” dedi.

Ona göre insanların en zayıfı nefsânî arzularına karşı koymada zaaf gösterendir. En güçlüsü ise nefsânî arzularına karşı koyabilendir.

“Allah sevgisinin alâmeti, ibâdet ile tâat, Hz. Peygam­ber’e uymanın her şeye tercih edilmesidir.”

“Sana yeterli olan şey yorulmadan sana gelecektir. Bıkkınlık, aşırı yorgunluk ve ağır yükler sonucu elde ettiklerin senin için fuzûlîdir.”

“Dervişlere yeten tevekküldür. Zenginler ise illâ mallarına dayanıp güvenirler. Gِnlünde bir kıymeti olduğu sürece maddi alemden yüz çevirmenin Allah’ın nezdinde hiçbir kıymeti olmadığını bil!”

“Fakr ile maddi âlemden yüz çevirme arasında şِyle bir ilgi kurmuştu: “Fakr ِyle bir elbise ve bir ِzelliktir ki, bu vasfı kendinde tahakkuk ettiren kul, rızâ derecesine ulaşır.”

- rahmetullahi aleyh -

Kaynaklar: Sülemî, s. 319-320; Ebû Nuaym, X,354; Kuşeyrı, I, 154; İbnü’l-Cevzî, N, 197; Attâr, s. 500-501; İbnü’l-Mulakkın, s. 29-30; Câmî, s. 164-166; Şârânî, I, 87; Münâvî, I, 341.

Kaynak:  Prof. Dr. H. Kâmil YILMAZ, Gönül Erleri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.