İbrahim Suresi 34. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

İbrahim Suresi 34. ayeti ne anlatıyor? İbrahim Suresi 34. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

İbrahim Suresi 34. Ayetinin Arapçası:

وَاٰتٰيكُمْ مِنْ كُلِّ مَا سَاَلْتُمُوهُۜ وَاِنْ تَعُدُّوا نِعْمَتَ اللّٰهِ لَا تُحْصُوهَاۜ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ۟

İbrahim Suresi 34. Ayetinin Meali (Anlamı):

Hâsılı O size, kendisinden istediğiniz her şeyi verdi. Öyle ki, eğer Allah’ın nimetlerini tek tek saymaya kalksanız, imkânı yok, onları toplu halde bile sayamazsınız. Gerçekten insan çok zâlimdir, çok nankördür.

İbrahim Suresi 34. Ayetinin Tefsiri:

Cenâb-ı Hak, bize kendisinden istediğimiz ve istemediğimiz her türlü nimeti vermiştir. Belki üzerimizde ismini bilmediğimiz, varlığından haberdar olmadığımız, aciz aklımızla tefekkürüne bile güç yetiremeyeceğimiz nice nimetler vardır. Mesela O’ndan ne bizi yaratmasını istedik; O’ndan ne güneş ne ay istedik; ne de bize baştan beri ihsan etmiş olduğu nimetlerin pek çoğunu istedik. Belki istediklerimiz, istemeyip de verilenlerin yanında çok az kalır. Rabbimiz hepsini bize bol bol lütfetmiştir. Öyle ki, bu nimetleri topluca saymak istesek bile, imkânı yok onu saymaya gücümüz yetmez. Bunları tespit edip kaydetme imkânımız da olmaz. Çünkü bunlar sayılamayacak kadar çoktur. Bütün bu nimetler sadece ve sadece Allah’tandır. Âyet-i kerîmede: “Nimet nâmına sizde ne varsa hepsi Allah’tandır.” (Nahl 16/53) buyrulur. Nimetlere şükür gerekir. Fakat insan, şükür yerine daha ziyade nankörlüğü tercih eder. Çünkü o gafil insanın yapısında zulüm ve nankörlük derin bir iz, siyah bir zift halinde yerleşmiş durmaktadır. Asıl imtihan, bu devamlı haksızlık yapma, yanlış davranma meylimizin oradan kazınması ve bu nankörlük ziftinin oradan temizlenmesidir.

Bir gün Mevlânâ Hazretlerinin hizmetçilerinden biri, malının ve parasının azlığından şikâyet etti. Hz. Mevlânâ:

“–Eğer sana bin altın verip kulağını, burnunu ve diğer bir uzvunu kesseler râzı olur musun?” diye sordu. Hizmetçi:

“–Hayır” dedi. Mevlânâ:

“–O hâlde niçin yoksulluk iddiasında bulunuyorsun. Mademki bunlara sahipsin, o hâlde fakir değil, zenginsin. Sende bu kadar kıymetli şeyler olduğu halde niçin onların kıymetini bilmiyor, şükretmiyor ve fakirlerin sabrını sermaye yapmıyorsun?” dedi. (Ahmet Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, I, 419)

Şunu unutmamak gerekir ki, Allah’ın ihsan ettiği nimetlere bütün gücüyle şükreden kullar da vardır. İşte size bunun güzel bir misali:

İbrahim Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

İbrahim Suresi 34. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...