İbrahim Suresinin 24. Ayeti Ne Anlatıyor?

İbrahim suresinin 24. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Ağaca benzetilen zikri bildiren âyet; İbrahim suresinin 24. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Kur’an’da şöyle buyrulur:

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَٓاءِۙ

Allah’ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Güzel sözü, kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti. (İbrahim, 14/24)

“LÂ İLAHE İLLALLAH” AĞACI

Bilgi:

Allah Teâla, bu ayette kelime-i tevhidi güçlü ve büyük bir ağaca benzetmiştir. Bu ağaç nasıl Allah’ın izniyle her zaman meyve veriyorsa “kelime-i tevhid” de aynı şekilde faydalıdır. O da müminlerin kalplerine yerleşip kökleşince onların davranışlarını etkilemekte ve imanın ürünleri, meyveleri onların üzerinde görülmektedir. Öte yandan ağacın diri kalması için nasıl bakıma ihtiyacı varsa kalpteki iman da böyledir. Eğer mümin faydalı ilim, güzel amel, zikir ve tefekkürle onu beslemezse o da zayıflayıp manevî hastalıklara yakalanabilir.

Mesaj:

  1. Kelime-i tevhid, her işin başıdır. O olmadan güzel işler meydana gelmez.
  2. Güçlü bir imana sahip bir kimseden güzel işler meydana gelir.

Kelime Dağarcığı:

Darb-ı mesel: Bir konunun daha iyi anlaşılabilmesi için örnek getirmek.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Görmüyor musun, Allah nasıl bir misâl veriyor: O, güzel sözü, köklerini sağlam bir şekilde yerin derinliklerine salmış ve dalları göklere uzanmış güzel bir ağaca benzetiyor.
  2. O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir durur. İşte Allah, düşünüp ders almaları için insanlara böyle misaller getirmektedir.

Burada güzel sözün durumunu anlatmak üzere şöyle canlı, gür ve güzel bir ağaç manzarası çizilir: Bu görünüşü, biçimi, şekli ve kokusu güzel bir ağaçtır. Meyveleri güzel, son derece lezzetli ve hoştur. Her yönüyle pek de faydalıdır. Kökleri tâ yerin derinliklerine kadar inmiş; pek sağlam, sökülmekten, kesilmekten, yıkılmaktan, yok olmaktan emindir. Kökü o kadar sağlam, toprak altındaki kökleri o kadar kuvvetlidir ki, müthiş derecede boy atmış ve dallarını göklere salmıştır. Boyu yüksek ve dalları göklerde oluşu sebebiyle yeryüzündeki pisliklerden, çöp ve atıklardan uzaktır. Dolayısıyla meyveleri bütün kir ve lekelerden temiz ve güzeldir. O, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini vermekte; meyvesiz olduğu bir an bulunmamaktadır. Böyle bir ağaca sahip olmayı kim arzu etmez? Akıllı olan bir insanın, böyle bir ağacı elde etme imkânı varken, bundan uzak durması düşünülemez.

Birinci olarak “güzel söz”den maksat tevhid sözüdür veya kelime-i şehâdettir. İşte bu söz, en güzel sözdür. Bu sözün her şeyi güzeldir. Güçlü, kuvvetli, sağlam ve meyvelidir. Onun kökleri, mü’minlerin kalplerinin derinliklerine inmiş, oralarda kök salmıştır. Hiçbir sarsıntının ve fırtınanın onu yerinden koparması mümkün değildir. Bâtıl yönlerden esen rüzgârlar ona en ufak tesirde bulunamaz. Bu söz, dallarını göklere salmıştır. Tevhid, Allah’ı tanıyıp O’nu birleme olduğundan tevhid sözünün dalları pek yüce noktalara ulaşır. Bu söz Allah’ın izniyle her an meyvesini verir. Onun meyveleri hayatın tüm alanlarında ortaya çıkan salih amellerdir, güzel ahlaktır. Onun meyve vermediği bir an mevcut değildir. Dolayısıyla hem dünyada hem âhirette sahibine sonsuz faydalar sağlar. Yegâne hak ve gerçek söz, bu sözdür.

Bir başka açıdan bakıldığında bu güzel sözden maksat imandır. Allah imanı ağaca benzetmiştir. Çünkü ağaç, ancak üç özelliği ile gerçekten ağaç diye isimlendirilir:

› Yerin derinliklerine işlemiş kökleri,

› Ayakta sapasağlam canlı ve diri olarak duran gövdesi,

› Göklere kucak açmış meyve dolu yüksek dalları.

İman ağacı da aynı şekilde ancak üç şeyle tamam olur:

› Kalbin derinliklerine kök salmış bir mârifetullah,

› Dilde yerleşmiş bir ikrar,

› Azalarla yapılan sâlih ameller.

İman ve kelime-i tevhid sözünden sonra sırasına göre söylenen bütün güzel sözler, bu temsilin muhtevasına ve ifade ettiği mânaya dâhildir. Bu bakımdan, güzele talip olan insanlar, dillerini kelime-i tevhide, sözlerin en güzeli Kur’an’ı okumaya ve hep güzel sözler söylemeye alıştırmalıdırlar. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler…” (İsrâ 17/53)

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

LA İLAHE İLLALLAH NE DEMEK?

La İlahe İllallah Ne Demek?

“LA İLAHE İLLALLAH” DİYEN CENNETE GİRECEK Mİ?

“La İlahe İllallah” Diyen Cennete Girecek mi?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.