İcabe Mescidi Nerededir?

İcabe Mescidi nerededir? Mescidi İcabe'nin İslam tarihindeki yeri ve önemi ve nedir? Mescidi İcabe hakkında kısa bilgiler..

Melik Faysal caddesi'nde (Şâriu's-sittîn) Cennetü'lbaki"nin yaklaşık 385 m. kuzeyinde Mescid-i Nebevî'ye 580 m. uzaklıktadır. Ensardan Benî Muâviye b. Mâlik b. Avf toprağında bulunduğu için bu adla da anılır.

Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashabından bir grupla birlikte Benî Muâviye Mescidi'ne uğramış, iki rek'at namaz kılmış ve ardından uzunca bir süre duâ ettikten sonra orada bulunanlara şunları söylemiştir: "Rabbimden üç şey istedim. Bana ikisini verdi, birini vermedi. Rabbimden ümmetimi kıtlıkla helâk etmemesini istedim, onu bana verdi. Ondan ümmetimi suda boğarak helâk etmemesini diledim, onu da verdi. Felâketlerini kendi aralarında vermemesini (tefrikaya düşmemelerini) diledim, bunu bana vermedi” (Müslim, "Fiten", 20). Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'ın duasının Cenâb-ı Hak tarafından kabulü dolayısıyla bu cami Mescid-i İcâbe diye anılmıştır.

Hicretin 9. (631) yılında Medine'ye gelen Necran heyeti ile Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- arasında hristiyanlık konusunda tartışma meydana gelmiş, nâzil olan âyet (Âli îmrân 3/61) doğrultusunda Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yanına Hz. Ali, Fâtıma, Haşan ve Hüseyin’i -radıyallâhu anhumâ- alarak Necran heyetinin yanma gitmiş ve ilgili âyetleri okuyarak kendilerini Mescid-i İcâbe’nin bulunduğu yerde mübâheleye (beddua) davet etmişti. Ancak Necranlılar Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in peygamber olma ihtimalini göz önüne alarak buna cesaret edememişlerdi. Bu olay sebebiyle adı geçen cami Mescid-i Mübâhele diye de anılır.

Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zamanında mescid haline getirilen mekânlardan olan Mescid-i İcâbe uzun süre üstü açık olarak hizmet vermişti. Burayı ziyaret edenler nâfile namaz kıldıktan sonra Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yaptığı duayı okumayı âdet edinmişlerdi. II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid zamanlarında imar gören Mescid-i İcâbe 1997'de yeniden inşa edildi ve çevresindeki sosyal tesislerle birlikte yaklaşık 1200 m2’lik bir alana ulaştı.

Kaynak: Diyanet İşleri Kutsal Topraklar Rehberi

İslam ve İhsan

MESCİDİ NEBEVİ NEDİR, NEREDE? MESCİDİ NEBEVİ'NİN ÖZELLİKLERİ

Mescidi Nebevi Nedir, Nerede? Mescidi Nebevi'nin Özellikleri

MEDİNE NEREDEDİR, ÖNEMİ NEDİR?

Medine Nerededir, Önemi Nedir?

EBUBEKİR MESCİDİ NEREDE?

Ebubekir Mescidi Nerede?

ALİ MESCİDİ NEREDE?

Ali Mescidi Nerede?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.