İçi Bize Dönük Kitap 'hikemiyât'
Ebubekir Sifil Hoca’nın yeni kitabı Hikemiyât çıktı… İslam dünyasının ve Türkiye’nin içine çekildiği modern hayat çıkmazında İslam’ın güzelliklerini ve bu güzelliklerin Müslümanlara neler söylediğini İslam'ın ana kaynaklarının işaret edilerek anlatıldığı Hikemiyât kitabında dikkat çeken ana başlıklar ise şöyle: “Tasavvuf ve Pasifivizasyon, Peygamber Mirasıyla Var Olmak, Faydasız İlim Nereye Götürür?, Gayb Bilgisi, Cihada Hakkını Vermek, Fıtratı Hatırlamak, Sohbetin Önemi ve Adabı, Yaşamak İçin Dua, Kişisel Gelişim ve Tasavvuf, İbadetleri Hangi Ruh Hali İle Yapmalı, İşlerimiz Aynamızdır, Kendimiz Olmak İçin, Müslüman Kadının Kimliği.”
İslam dünyası ve Türkiye olarak din’in anlaşılması noktasında son iki asırdır hep bir arayışın, tereddüdün, şüphenin ve tartışmanın içinde bulunuyoruz. Sürekli tartışıyor, bölünü-yor, azalıyoruz. Doğru nerede, kim haklı, ne yapmalıyım?… Bunun adı “kriz”dir ve biz, bizi bu krizin içine kimlerin ittiğini dahi düşünmeden tabir yerindeyse başımızı bir o yana bir bu yana vurup duruyoruz.
Bu hay-huy içinde bizi yakîne, itmi’nana ve felaha götürecek olanın “kalb-i selîm” olduğunu akılda tutacak mecalden yoksunluğa da mahkûm ediyoruz kendimizi. Bu sebeple öğrendiğimiz hiçbir yeni bilgi, yaşadığımız hiçbir yeni durum bize sekinet getirmiyor.
Yaşadığımız aldatıcı huzur durumları olmuyor değil; ama dürüstlük gibi bir derdi olanlar, hissettiğimizin, bir “kopuş”un, bir “savruluş”un aldatıcı hazzı olduğunu itirafta tereddüt göstermeyecektir.
Bizi dışa dönük yaşamaya; ötekini, dış dünyayı, “ümmeti” kurtarmaya, Din’i “yeniden keşfetmeye” kilitleyen bu tehlikeli gidişat, yaklaşan felaketimizin işareti aslında. Kalbimizi bu şekilde ihmale devam ettikçe, genişleyen malumat dağarcığımızla birlikte hızla eriyen takva hassasiyetimiz, bilgimiz art-tıkça artan cesaretimizle beraber gittikçe yüzümüzü ahiret istikametinden çevirecek ve bir “oyun ve eğlenceden ibaret” “dünya hayat”a râm eden bu “çürüme” süreci devam edecek.
Malumat dağarcığımız genişledikçe cesaretimiz artıyor; takvamız ve ahiret endişemiz azalıyor. Oysa elde ettiğimiz “ilim” olsaydı, bizi daha temkinli/ihtiyatlı cümleler kurmaya zorlayacaktı; dünyadan uzaklaştırıp ahirete yaklaştıracaktı. Özellikle genç nesil… En iyi durumda olanlar “bu dini daha iyi nasıl yaşarım; ne yaparsam kâmil bir imana ve takvaya ulaşır ve kurtulurum”dan ziyade, “ne yaparsam daha çok şey bilen ve başkalarını kurtaran insan durumuna gelirim” diye bir arayışın içinde.
“Önceleri kişinin ilmi, dünyaya buğzunu ve onu terkini artırırdı. Bugünse kişinin ilmi, dünya sevgisini ve arzusunu artırıyor. Önceleri kişi, ilmi doğrultusunda malını infak ederdi. Şimdi ise ilmiyle para kazanıyor. Önceleri alim kişi, zahiren ve batınen kendisini geliştirirdi, bugünse pek çok ilim ehlinin, zahiren ve batınen fesada uğradığı görülüyor.”
Zünnûn el-Mısrî (rh.a) kendi dönemi için bu tesbiti yaparken bugünü de görmüş müdür bilemeyiz, ama bir şeyi çok iyi biliyoruz: Bu tesbit o günden ziyade bugünü anlatıyor.
Bizi içten içe çürüten bu gidişi durdurmak ve dengeyi yakalamak zorundayız. Modern hayat bizi vakum gibi içine çekerken ömür sermayesi her geçen gün biraz daha eriyor. Yol zorlu, yük ağır ve süre kısıtlı. Kendimiz için en hayırlı olanı yapmaya muvaffak olursak başkalarına da bir hayır ulaştırmamız mümkün olabilecek.
Elinizdeki kitapta yer alan yazılar, öncelikle yazarının şahsında bu dengeyi kurma amacına matuf olarak kaleme alınmıştır. Başkalarına da faydası olursa, lütf-u ilahî…
EBUBEKİR SİFİL KİMDİR?
Ebubekir Sifil 25.12.1960 tarihinde Kars’ın Sarıkamış ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve Ortaokulu Sarıkamış’ta, Lise’yi Kars İmam-Hatip Lisesi’nde okudu. 1978 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsü’ne (şimdiki adıyla Eğitim Fakültesi) girdi.
1980 yılında bu okuldan ayrıldı ve aynı yıl Ankara Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’na (şimdiki adıyla İletişim Fakültesi) girdi. 1984-85 öğretim yılında bu okulun Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu.
1986 yılına kadar serbest çalıştı. Bu arada kısa bir süre bir özel şirkette Arapça mütercimlik yaptı.
Aralık-1986 – Nisan-1987 tarihlerini kapsayan askerlik dönüşü bir süre yine serbest çalıştıktan sonra 1989 yılından 1993 yılı sonuna kadar Türkiye Diyanet Vakfı’nda yayın editörlüğü yaptı.
1993-1996 arası Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (Van) ve 1998-1999 arası Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (Eskişehir) Araştırma Görevlisi olarak çalıştı; her iki görevinden de kendi isteğiyle ayrıldı.
Hadis Bilim Dalı’nda yaptığı Yüksek Lisansını (Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi) 1996, Doktorasını 2006 yılında bitirdi.
Halen Yalova Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
1999-2000 arası Yeni Mesaj gazetesinde, 2000-2013 yılları arasında Millî Gazete‘de günlük yazılar yazdı.
Evli ve 3 çocuk babasıdır. Arapça ve İngilizce bilmektedir.