İçişleri Bakanı Soylu Mehmetçik’le Sahur Yaptı

İçişleri Bakanı Soylu, Van’ın Başkale ilçesinde bulunan Albayrak 3. Hudut Piyade Birliğinde askerlerle sahur yaptı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Van’daki ziyaretlerinin ardından helikopterle geldiği Başkale ilçesi Albayrak 3. Hudut Piyade Birliğinde askerlerle sahur yaptı.

RAMAZAN AYI İNSANLIK İÇİN FIRSAT

İl Müftüsü Nimetullah Arvas’ın okuduğu sahur duasının ardından konuşan Soylu, Ramazan ayının insanlık için bir fırsat olduğunu anlattı.

Ramazan’da ailelerin de aynı sofrada buluştuğunu ifade eden Soylu, “Bütün bunlar bizi bir arada tutan unsurlardır. Burada yaptığınız hudut görevi esas itibarıyla bir milletin en onurlu görevidir. Kolay değildir bir göreve ‘namus’ diyebilmek. Onun için bu mübarek Ramazan ayında ve bir sahur kahvaltısını hep birlikte yaptık.” diye konuştu.

“HERKES VAZİFESİNİ İYİ YAPACAK”

Güvenlik güçlerinin çok başarılı işler gerçekleştirdiğini dile getiren İçişleri Bakanı Soylu, şu ifadeleri kullandı:

“Sizler gerçekleştiriyorsunuz ve bu başarılı işlerle bu memlekete yapılmak istenen kötülüklere fırsat vermiyorsunuz. Allah da onlara fırsat vermesin inşallah. Görüyorsunuz Filistin’de çoluk çocuk demeden katlediyorlar. Bunlar acımasız ve vicdansızdırlar. Allah muhafaza zayıf düştüğümüz andan itibaren bize kötü davranıyorlar, biz kötü davranılmayı hak eden bir millet değiliz. Türlü türlü felaketler başımıza bulaştırmak istediler ama şu tablo Türk milletimizin emeğidir. Herkes vazifesini iyi yapacak. Huduttaki Mehmetçik ile onlarla beraber kol kola mücadele eden jandarmamız, polisimiz, doktoru, milletvekili, bakanı da herkes görevini yapacak. Biz vazifemizi iyi yaparsak ve sağlam sarılırsak, sarılıp sahip çıkarsak işimizi rast getirecek Cenab-ı Allah’tır. Sizlerle birlikte bir mübarek Ramazan ayında burada bulunmaktan büyük bir onur duyuyorum. Hayatımın en güzel gecelerinden birini sizler sayesinde sahurda burada geçiriyorum.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.