İcmali ve Tafsili İman Kısaca

İcmali ve tafsili iman nedir? İcmali ve tafsili iman kısaca.

Hz. Peygamber’in Allah tarafından getirip haber verdiği şeylerin hepsine birden topluca inanmaya “icmâlî iman” denir. Burada, ayrıntıya girmeksizin inanılacak şeylere kısaca ve toptan inanmak kastedilir. Bu da tevhîd ve şehâdet kelimelerinde özetlenmiştir.

Tevhîd kelimesi şudur: “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah (Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Muhammed O’nun elçisidir).” Şehâdet kelimesi de; “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh (Ben, Allah’tan başka hiçbir ilâh olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tanıklık ederim.)” ifadesidir. Anlamını bilerek ve kalbiyle de tasdik ederek şehâdet kelimesini söyleyen kişi, bir önceki dini, inancı ne olursa olsun statü değiştirir ve mü’minlerin safına geçmiş bulunur.

Burada Allah’ı tek ilâh olarak tanıyan ve Hz. Muhammed’i O’nun peygamberi olarak kabul eden kişi, diğer iman esaslarını ve Hz. Peygamber’in getirdiği dini de toptan kabul etmiş sayılır. Buna göre, Hz. Muhammed’i tasdik etmek, getirdiği hükümleri de topluca tasdik etmek anlamına gelir. Bu şekilde toplu inanç yeterli ise de, İslâm’ın iman esaslarını ve diğer gerekli olan hükümleri öğrenmek de gereklidir.

Tafsîlî iman ise, Hz. Peygamber tarafından tebliğ olunan şeyleri ayrı ayrı bilerek tasdik etmektir. Küfürden kurtulmak için icmâlî iman yeterli ise de; kişinin iman esaslarını, namaz, oruç, hac, zekat gibi ibadetleri, anlamı apaçık olan (muhkem) âyet ve mütevâtir hadislerle sâbit olan hususların hepsini, emir, nehiy, helâl-haram hükümlerini öğrenip tasdik etmesi tafsîlî imanın kapsamına girer. Sonuç olarak tafsîlî iman; inanılması zorunlu bulunan bütün inanç, ibadet, muâmeleler ve ahlâk hükümlerine inanmayı içine alır.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

İMANIN EN KISA ŞEKLİ

İmanın En Kısa Şekli

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.