İdeal Anne-Baba Tutumu Nasıl Olmalı?

İdeal anne-baba nasıl olmalı, çocuklarına nasıl davranmalıdır? Demokratik veya mûtedil anne-baba (aile) tutumu şöyle olmalı…

Anne-babanın evlâtlarına karşı hoşgörülü ve güven verici, mûtedil olması en sağlıklı ve îtidalli olan tutumdur. Literatürde “demokratik tutum” tabiri kullanılsa da “itidalli yahut mûtedil aile tutumu” demek daha doğru olur.

İDEAL ANNE-BABA TUTUMU

Fıtrata en uygun anne-baba tutumudur. “İdeal aile” ortamı da denilebilir. Bu tip ebeveynler, evlâtlarını sevgi ve güven temelli, huzurlu bir aile ortamında yetiştirirler.

Anne-babanın görüş ve tutumları uyum içindedir. Çocuk ve aile ile ilgili kararlar birlikte alınır, birlikte uygulamaya konulur. Birinin “ak” dediğine diğerinin “kara” demediği, farklı fikirler olsa da uzlaşma yoluna gidildiği aile ortamıdır.

Ebeveynler çocuğa sınırlarla beraber serbest bir alan sağlar, çocuğa doğruyu-yanlışı gösterir, hayatı ve çevresini tanıması için fırsatlar verir. Çocuğa kurallar; “neyi, niçin yapması” ya da “yapmaması gerektiği” şeklinde izah edilir. Çocuğun kendisini ifade etmesine müsaade edilir.

Aileler çocuklarına temel terbiyeyi verip onu desteklerler. Çocuk, anne-babaya bağlıdır ama bağımlı değildir. Güvenli bağlanma ilişkisi kurulmuştur. Bu ailelerde çocuklara karşı emir verme, azarlama, şiddet, baskı, yargılama gibi tutumlar sergilenmez. Çocuk şımartılmaz, ama gevşek de bırakılmaz.

Bu ailelerde yetişen çocuklar özgüvenli, kararlı, istikrarlı ve genellikle de başarılıdır. İletişim becerileri ve sosyal ilişkileri gelişmiştir. Böyle bir aile ortamında yetişen çocukların güvenli bağlanmayı gerçekleştirdikleri, kendilerine saygı duydukları ve değer verdikleri görülür; böylece başkalarına karşı da saygılı olmayı öğrenmişlerdir. Kendilerini rahatlıkla ifade edebilirler, daha sakin, mutlu ve başarılı olurlar.

Kaynak: Fatma Çatak, Altınoluk Dergisi, Sayı: 445

İslam ve İhsan

ANNE-BABANIN SORUMLULUKLARI NELERDİR?

Anne-Babanın Sorumlulukları Nelerdir?

ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Çocuk Yetiştirirken Dikkat Edilecek Hususlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.