İdeal Ne Demek?

İdeal: Sadece düşüncede var olan. En kusursuz, güzel ve olgun örnek, mükemmel. Ulaşılmak istenen örnek, varılmak istenen gâye, mefkûre. En kusursuz, güzel ve olgun tasavvuruna en fazla yaklaşan anlamlarına gelmektedir.

İDEAL KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Efendimiz’in ömrü boyunca yaşadığı devreler, insan hayâtındaki her türlü med-cezir tecellîleri

için pek çok ideal davranış örnekleri sergiler. Bu sebeple O’nun hayâtı, -hangi kademe ve vaziyette bulunurlarsa bulunsunlar- bütün insanlara kendi iktidar ve istîdâtları nisbetinde taklit edebilecekleri fiilî, müşahhas ve mükemmel bir örnek teşkil etmiştir. Yâni İslâm, her seviyedeki insanın rahatlıkla anlayabilmesi için, Allâh Rasûlü’nün mübârek hayâtında tatbîk sahasına konmuştur.


Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ictimâî kademeleşmenin her noktasındaki insanlar için -beşeriyet îcap ve iktidârıyla îfâ ettiği ameller cihetiyle- ideal bir örnektir.


Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sîretini lâyıkıyla öğrenmek, öğretmek ve yaşamak, insanlığa mükemmel ve ideal bir hayat numûnesi bahşedecektir.


Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ümmetine numûne olmak gibi bir vazîfesinin bulunması sebebiyle, aslında nübüvvet salâhiyeti ile yapmaya muktedir olduğu fevkalâdelikler ile hayâtını idâme ettirmemiş, böyle insan üstü hâlleri nâdiren ve ferdî olarak yaşamıştır. Hayâtını dolduran faâliyetlerin asıl büyük yekûnunu, beşeriyet îcap ve tâkati çerçevesinde gerçekleştirmiştir. Bu sebeple ideal bir tüccar, mükemmel bir âile reisi, fevkalâde bir kumandan veya idâreci olmak isteyen herkes, O’nun hayâtından kendisine rehber edineceği prensipler elde edebilir.


İslâm, bir inanç sistemi olduğu kadar, aynı zamanda bir hayat nizâmıdır. Bizim için ideal olan bütün amelî

kâideleri de muhtevîdir. Çünkü hayatın her safhasını inceden inceye tanzim eden bir “hukuk sistemi”ne, son derece hassas bir “ölçüler manzûmesi”ne ve mükemmel bir “dünya görüşü”ne sahiptir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.