İdeal Öğretmenin Özellikleri

İdeal öğretmen nasıl olmalıdır? İdeal bir öğretmenin özellikleri.

Çocuklarımızın üzerine titremek, onları kuru kuru yasaklarla boğmak değildir. Bu titreyiş, mutlaka sevgi ve muhabbet iklimindeki meltemler gibi okşayıcı olmalıdır. Asla itici bir fırtınaya dönüşmemelidir.

İDEAL ÖĞRETMEN NASIL OLMALI?

Yavrularımıza sevgi dolu öyle bir eğitim vermeliyiz ki biz yanlarında olsak da olmasak da onlar kendilerini yüksek bir murâkabe (gözetim) altında tutabilmelidirler. Meselâ sergiledikleri davranışlarda onların kendi kendine:

“Acaba Efendimiz benim bu yaptığımı beğenir mi?” diye sorabilmeleri, başına dikilecek polis ve jandarmadan daha tesirli ve doğruya yönlendiricidir.

Anne-babalar, hocaefendiler ve eğitimciler, unutmamalı ki çocuklar ancak sevginin sesini duyarlar… Büyük insanlar da aslında korkudan ziyade Allâh’ı sevdikleri için günahtan çekindiklerinde daha fazla haz ve feyz ile dolmuyorlar mı? Öyleyse sevginin yeşertici üslûbu ve aşkın ihmal tanımayan gayreti, bütün eğitimcilerin en belirgin vasfı ve hasleti olmalıdır. Elimizdeki emanetlere hakkıyla riâyetin güç kaynağı da işte bu vasıf ve hasletlerdir.

İDEAL ÖĞRETMENİN ÖZELLİKLERİ

Mehmed Akif, ideal bir eğitimciyi şöyle tarif eder:

Muallimim diyen olmak gerektir îmanlı,

Edepli, sonra liyâkatli, sonra vicdanlı…

Yani bir muallim, her şeyden önce;

  1. “Îmanlı” olacak; yüreğinden rahmet taşıracak. 
  2. “Edepli” olacak; örnek bir karakter ve şahsiyet inşâ edecek. 
  3. “Liyâkatli” olacak; mesûliyet şuuruyla kendini yetiştirip vazifesinin ehli olacak. 
  4. “Vicdanlı” olacak; merhamet, şefkat, fedakârlık gibi fazîletlerle insanlığını tescil ettirecek.

Ancak böyle bir kıvam için insanın her şeyden önce kendisini zâhiren ve bâtınen eğitmesi zarurîdir. Çünkü ilmi ve irfanı zihne ulaştırmak için ağız kâfîdir, ama kalbe ulaştırmak için onun gönülden çıkması gerekir. Bunun için de olgun bir kalbe sahip olmak lâzımdır. Yoksa eskilerin tâbiriyle:

Kendisi muhtâc-ı himmet bir dede,

Nerde kaldı gayriye himmet ede?

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Muhabbet ve Marifet, Yüzakı Yayınları

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ AİLESİNİ NASIL EĞİTİRDİ?

Peygamber Efendimiz Ailesini Nasıl Eğitirdi?

GENÇLERİMİZİ NASIL EĞİTELİM?

Gençlerimizi Nasıl Eğitelim?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.